Copyright (c) 2010 Mizah-i Geveze. Design by Wordpress Themes Park
19 Aralık 2010 Pazar
Ben ölünce ne derler ?
Yukarıdaki videoyu izleyince ilk aklıma gelen soru bu oldu : " Ben ölünce arkamdan ne derler ? "
Böyle güzel , sadık bir eş bulabilecek miyiz bilmiyorum ama herşeyin hayırlısı olsun be. Bu kadar güzel konuşmasa da birkaç güzel şey söylesin en azından. Bu hanımefendi gibi yatakta olanları anlatmasın yalnız ele güne ! Lütfen !
" İnanır mısınız komşular bu adam varya pisin pasaklının tekiydi. Sıçardı temizlemezdi , çorabını çıkartır sağa sola fırlatırdı. Tencerelerin içinden çıkardı çorapları, 10 günde bir duş alırdı, tırnağını o yırtınan gitarlı zibidiler gibi bir metre uzatırdı. Ben olmasam çok daha önceleri ölmüştü zaten. "
Böyle bir kadında çıkabilir yani belli olmaz. Ya arkadaşlarım ?
" Otobüse binerdik bunda hiç para olmazdı hep biz öderdik. Yer içer bir de gelip yüzümüze geğirirdi. Evde olsak osururdu. Salona sıçar kaçardı. Düğüne gittik yaş pastanın yarısını yemiş daha damatla gelin kesmeden. Bayramda nineye gittik kadının kolunu kırdı elini öperken. Yontulmamış odundu. Hayvandı. Reenkarnasyonla insan olur da dünyaya geri döner umarım. "
Bu da olabilir. Şimdilik kimseden kötü birşey duymadık. Yaşıyoruz ya tabi kimsenin maçası yemiyor böyle konuşmaya. Ama durun siz , hele bir kötü konuşun arkamdan rüyalarınıza girip amansızca peşinizden kovalayacağım. Kan ter içinde kalkacaksınız, o terin bacaklarınızdan paçalarınıza aktığını görücem. Hadi bakalım.
İşin şakası bir yana ben ölmeden bile bu işlere dikkat ederim. Eğer kafamı yastığa koyduğumda " Şu anda hiç kimse benden yana şikayetçi değildir ve hiç olmamıştır" diyorsam tamamdır. Öldükten sonra çokta sikimde değil hani. Ağzınız torba değilki düzelim arkadaş..
(Not : Düzelim kısmını yanlış olduğunu bildiğim halde düzeltmek istemedim. Öyle daha anlamlı oldu sanki. )
Hayırlı günler ...
24 Ekim 2010 Pazar
Galatasaray, Fenerbahçe , Rijkaard , Hagi
Önce izninizle yukarıdaki pozisyonun kritiğini yapmak istiyorum. Hani 69 desen değil , Misyoner desen değil , Dogy Style desen hiç değil ... Hah buldum valla buldum . Threesome diyorlar buna gavurlar ..Üçlü grup ... Sabri'de maşallah ilaç mı yutmuş krem mi sürmüş Niang'ı bitirmiş Dia'ya saldırıyor...
Şimdi lamı cimi yok... Galatasaray bildiğiniz ezdi arkadaşlar. Bizim sevincimiz takımımızı uzun zaman sonra iyi top oynarken gördüğümüzdendir.Beraberlik sebebiyle değil.O Fenerlilere mahsus. Onların üzülecek çok şeyi var. Böyle Galatasaray'ı bilmem bir daha ne zaman bulurlar ?
Kah Pino'nun şutları ile ayaklandık kah Cana'nın cengaverlikleriyle çoştuk. Benim adım Elano diyen bir futbolcu vardı sahada. Brezilyalıları her ne kadar sevmesemde , döktürdü kreta. İlk yarı tamamen ezdik. İkinci yarı Niang'ın bir pozisyonu dışında koca Fenerin Karıköy'de bir yüzde yüz pozisyonu yok. Ofsaytları pozisyondan sayan arkadaşları kendi haline bıraktım ...
Bugüne gelene kadar haftaiçi yaşadığım hüzünü atlayamam. Rijkaard gitti ben bittim resmen ... İlk defa birinin Galatasaray'dan ayrılışına üzüldüm. Ne Terim , ne Şükür , ne de paranın uşağı Emre ... Rijkaard bambaşkaydı , adam gibi adamdı. Gördüğüm en karakterli insandı. Futbolcular ihanet etti. Buna adım gibi eminim. Balta, Sarp, Servet , Arda, Elano bunların hepsi hoca gitsin diye uğraştı .Tek dileğim Servet ibnesinin başı önünde bu takımdan gittiğini görmektir.
Eskiden yeniye geçersek , Hagi ile yeni bir maceraya yelken açtık , iyide başladık. Tugay yanına cuk oturmuş. Kuru fasulye ve pilav gibiler. Sahadakilerin bazılarına gaz vermişler, gaz yapmışlar... Bazıları ise Rijkaard gitti diye zil takıp oynadı o ayrı. Öyle veya böyle alnının akıyla Hagi macerasına iyi başladı.
Sözün özü şudur ki Fener ile deplesmanda ön sevişmeyi bitirdik artık devamı önümüzdeki seneye... Bir şey daha var. Bastırdıkları ve götlerinde patlayan Dejavu t-shirtlerini atmasınlar. Türkiye kupası finalinde lazım olur ...
Hayırlı günler...
7 Ekim 2010 Perşembe
5 Kişiye Sorduk : Fatmagül'ün Suçu Ne ?
Evet bir kamuoyu araştırması ile daha birlikteyiz sevgili okuyucular. Resmin Fatmagül ile bir alakası olmadığını biliyorum ama sonuçta konu bakımından aynıdır. Keçiye evlilik müessesinde şans ve sabır dileyip halkın arasına atılıyoruz.
Bora-MAN : " Bakar mısınız ? Sizce Fatmagül'ün suçu nedir ? "
Beşiktaş Taraftarı : " Abi bence kesin Fenerbahçeli ! İşte öyle site site adam ederler !!! OOoooo bir manitamm olsaaa !!! Saçları sarıı olsaaaaa !!! Fenerbahçelii olsaaa !!! Bir koysamm Kartall olsaaa !!! OOOOOooooooo .... "
Bora-MAN : " İyi günler arkadaşlar !!! Kusura bakmayın maçtan önce rahatsız etmek istemem ama bir soru sorabilir miyim ? Fatmagül'ün suçu ne ? "
Ankaragücü Taraftarları :
" Hapı attık patladık , Fatmagül'e rastladık
Fatmagül'ün suçu yok , Biz onu Bihter sandık "
Bora-MAN : " Pardon Behlül Bey !! Bakar mısınız ?!! Behlül bey !!! Fatmagül'ün suçu ne ?! "
Behlül : " Fatmagül'ün bir suçu yok ama Kanal D ailesine teessüf ederim. Gerçekten çok kırıldım . Yıllarca beraber çalıştığım arkadaşlarımdan , meslektaşlarımdan bunu beklemezdim. Bir arayıpta " gel Beren'e atlıyoruz , bu sefer daha farklı , çok eğleneceğiz lan ! " demediler. Neyse zaten sıkılmıştım Beren'den...
Bora-MAN : " Biliyorum sizin için konuşmak çok zor ama lütfen bu elim olaydan sonraki duygu ve düşüncelerinizi paylaşır mısınız Fatmagül hanım. "
Fatmagül : " Sevgilime el sallayacağım diye çıktım karşılığında millet neler salladı neler ... Benim suçum neydi !!!??? Neyyydiiii !!!! NEydiiii !!! Zenci bari olaydı içlerinde !! Kötünün de kötüsü !!! "
Son olarak'da daimi yorumcumuz küçük Kerkcan'a soruyoruz : " Söyle bakalım Kerkcan Fatmagül'ün suçu ne ? "
Kerkcan : " Şiiiimmmdiiii buulaarrr toplanmışşş içeeeleeeğğken aaaa biii de kimi gööösünlerrr Bihteeee Bihteeeee bi beeenn kaldımm Bihteeee bir kereee emmemmiii sütündeeennn Bihteeeeee... Aaaa pipimmmm harekettt ettiii Boraa abbbbiii bak ! "
Bora-MAN : " Bakar mısınız ? Sizce Fatmagül'ün suçu nedir ? "
Beşiktaş Taraftarı : " Abi bence kesin Fenerbahçeli ! İşte öyle site site adam ederler !!! OOoooo bir manitamm olsaaa !!! Saçları sarıı olsaaaaa !!! Fenerbahçelii olsaaa !!! Bir koysamm Kartall olsaaa !!! OOOOOooooooo .... "
Bora-MAN : " İyi günler arkadaşlar !!! Kusura bakmayın maçtan önce rahatsız etmek istemem ama bir soru sorabilir miyim ? Fatmagül'ün suçu ne ? "
Ankaragücü Taraftarları :
fatmagül tezahüratı fatmagülün suçu yok biz onu bi | izlesene.com
" Hapı attık patladık , Fatmagül'e rastladık
Fatmagül'ün suçu yok , Biz onu Bihter sandık "
Bora-MAN : " Pardon Behlül Bey !! Bakar mısınız ?!! Behlül bey !!! Fatmagül'ün suçu ne ?! "
Behlül : " Fatmagül'ün bir suçu yok ama Kanal D ailesine teessüf ederim. Gerçekten çok kırıldım . Yıllarca beraber çalıştığım arkadaşlarımdan , meslektaşlarımdan bunu beklemezdim. Bir arayıpta " gel Beren'e atlıyoruz , bu sefer daha farklı , çok eğleneceğiz lan ! " demediler. Neyse zaten sıkılmıştım Beren'den...
Bora-MAN : " Biliyorum sizin için konuşmak çok zor ama lütfen bu elim olaydan sonraki duygu ve düşüncelerinizi paylaşır mısınız Fatmagül hanım. "
Fatmagül : " Sevgilime el sallayacağım diye çıktım karşılığında millet neler salladı neler ... Benim suçum neydi !!!??? Neyyydiiii !!!! NEydiiii !!! Zenci bari olaydı içlerinde !! Kötünün de kötüsü !!! "
Son olarak'da daimi yorumcumuz küçük Kerkcan'a soruyoruz : " Söyle bakalım Kerkcan Fatmagül'ün suçu ne ? "
Kerkcan : " Şiiiimmmdiiii buulaarrr toplanmışşş içeeeleeeğğken aaaa biii de kimi gööösünlerrr Bihteeee Bihteeeee bi beeenn kaldımm Bihteeee bir kereee emmemmiii sütündeeennn Bihteeeeee... Aaaa pipimmmm harekettt ettiii Boraa abbbbiii bak ! "
21 Eylül 2010 Salı
Ölüm
Uzun süredir yazmadığımı biliyorum ama bu sizi hiç ilgilendirmez !!!! Yavşaklaşmayın !!! Neyse ..
Kusura bakmayın neden yazmadığımı bende bilmiyorum ama şimdi işte yazmanın vaktidir. Haydi Bora haydi Bora haydiii tamm zamanııı tamm zamanııı şimdiii ... Kutuma gidiyorum da kutum yok.
Ölüm ile bile doşşak geçerim. Demirden korksam trene binmezdim zaten. Nereden aklıma geldi bu konu ? Sabahleyin köyümden gelen vir vefaat haberi ile ... Akrabalarımızdan biri yaşamını yitirmiş. Olsun canı sağolsun. Bayramda son birkez elini öpmüştüm. Mekanı cennet olsun.
Bir kere hayat çok kısa .. Bak nerden hatırlayacağım , geçen gün Türk takımlarının avrupadaki mucizevi galibiyetlerini gösteren bir klip yapmışlar. tabiki Galatasaray çoğunluklu... Daha dün oynandı dediğim maçlar oynanalı 10 yıl, 15 yıl olmuş ... Mahalleye çıkıyorum , dün donuna işeyip evine koşturan çocuk bugün yanına karıyı kızı almış sükse yapıyor. Ayrıca benim tipte de değişiklikler oldu. Saç sakal karışıyor dikkat etmeyince.. Bir tek saç sakal karışsa iyi ...
Sonuç şudur ki hayat üzülerek, ağlayarak, saçma sapan işlerle uğraşarak , çalışıp didinip insanları ihmal ederek geçirecek kadar kısa. İşte en iyi arkadaşlarım ayrılıyor yarın öbür gün. 10 yıllık kardeşlerim... Nolurdu iki daha fazla buluşsak Allah bilir nelerle uğraşıyorduk ? Ben kesin tuvaletteyimdir de onları bilmiyorum. Götünüz kalkmasın beyler...
Ölüm yaklaştı mı hayatınız biz film şeridi gibi gözünüzün önünden geçecek diyorlar. Lan olm benimki normalde bu playboylar kesin diğer tarafa cenabet gidecek o zaman. Bildiğin ölmeden önce porno film izleyecek adamlar. A bu Banu bu Ebru ... Kamyon devrilmeden ölseler bari.
Etrafınızdaki insanların kıymetini iyi bilin, bilinki bir zaman gelecek onlarda olmayacak , siz de olmayacaksınız. Ona göre yaşayın , ona göre sevindirin veya kırın insanları. Bir başka hayatınız yok. Reenkarnasyon diyene de bir çift sözüm var. İnşallah dünyaya tekrar klozet olarak geri gelirsin.
Hayırlı günler...
4 Eylül 2010 Cumartesi
Bok Boku Bulur
"Hoca hocayı tekkede , hacı hacıyı Mekke'de deli deliyi dakkada bulurmuş " diye çok güzel bir söz var. Ben o "deli" kısmını değiştirip hep " bok " ' u kullanırım. Çünkü bu dünyada deliren insan çok olsaydı ilk beni bulurdu. Kişiliğe hitaben " bok " kelimesi daha uygun oluyor. Bokluk içinde yaşayan insanların sayısı bir hayli fazla çünkü.
"Ya arkadaşım hep mi beni bulur bu kızlar !! Tam diyorum namuslusunu buldum yine kaşar yne aldatma yeter artık !!!
"Ayseeelllll inanmazsın ama ben yine aldatıldım. 22 yıllık hayatımda 22 kere aldatıldım Aysel ! Hiç haketmiyorooommm biliyor musuunnnn höhöhöhallalalal "
Bu sadece başlangıç. Birde bu tür insanlar artık o saatten sonra her insanı , o tanıdıkları dangalakların yerine koymaya başlarlar. Adam ağzıyla zenci tutsa yaranamaz. Her an karşısındakinden bir aldatma ve yalan bekleyen biri nasıl sevebilir ?
O yüzden hiç böyle artisliklere gerek yok arkadaşlar. Bir zamandan sonra anlayınki bok boku bulur abicim. Demekki sizde de bokluk var. Önce bir aynaya geçin " LAn ben nasıl , ne tür bir insanımda hep bu mallar beni buluyor ? " diye sorgulayın. Mutlaka bokluk sizde çıkacaktır. Bu bokluğu çoğunuz kabul etmeyeceksiniz ama olurda kabul eden olursa sevabı bana .
Ondan sonra gecenin bir yarısı beni arayıpda " Abi kız böyle böyle yapıyor ne zaman arasam şöyle böyle diyor, Abi bu kız ele güne veriyor galiba !! " demeyin. Ne kadar ekmek o kadar köfte .. Tencere yuvarlanmış kapağına koymuş .
" Her gittiğin yer bok kokuyorsa , şikayetci olma. Kesin altına sıçan sensindir."
Bu da benim lafım.
Hayırlı günler ...
30 Ağustos 2010 Pazartesi
30 Ağustos ve Güzel İzmir
Tüm bu vatan uğruna canını veren şehitlerimizin ruhu şadolsun. Rahat yatın daha biz ölmedik. Biliyorum, götü boklu zenci Amerikan başkanı ile meydanlarda atan tutan siyasetciler bizleri hiç bir zaman hesaba katmaz ama zamanı gelirse herkes görecektir elbet. Aynı senin dediğin gibi Atam bu millet , bu Anadolu devlet yıkıp, tekrar takrar yeni bir devlet kuracak kadar güçlüdür, vatanseverdir.
30 Ağustos ZAFER BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN ! Böyle bir günde olay mahalinde yaşamak insanın tüylerini daha bir dikiyor. Bir İzmirli olarak en ufak gösteride hemen duygulanmamak elde değil. Anlatılmaz yaşanır. Hala daha arkadaşlarla Kordon boyuna balık tutmaya gittiğimde misinaya yunanlılar takılıyor. Düşünün ne kadar büyük zafer. İbnelerin ölüsü bile zarar , bütün kurşunları koparttırdılar çekerken oltayı ...
Birazda İzmir'im hakkında konuşmak istiyorum. İnsan bir kızı severde bırakamaz, sürekli yanında olmak ister ya aha aynen öyle seviyorum İzmir'i. İki gün dışarı gideyim döndüğümde çocuk gibi sırıtarak giriyorum sınırlarından. Sevginin bu kadarı zararlı. Kordon,Alsancak , geceleyin güneşsiz Cennet gibi. Hurisiz değil ama ...
Evet İzmir'in kızlarını anlatmaya gerek yok. Hani o TV de gördüklerinizin beş katı hergün burada pijamayla bakkala gidiyor. Gel birader gel gör ! Yalan söylemiyorum ya ! Hani Scarlett mi İzmir kızlarımı deseniz İzmir kızları derim. Bu son cümlede bir yanlışlık var ama olsun İzmir iyidir iyi...
İzmir'in en çok sevdiğim yanıda her türlü insanı içermesi. Her görüşten her ideolojiden insan var ve iç içeler. Ateist ile müslüman aynı masada şakalaşabiliyor, Kamyoncular ile travestiler .... Aaa yok tamam bu zaten normal. Neyse ... İşte öyle güzel bir şehir. İnsanları temiz ve vatansever. Özgürlüğü hissedebileceğiniz nadir şehirlerden. Mini etek giymek ile bayılana kadar içmek dahil ama özgürlük bundan ibaret değil tabi. Hatta çimlerde bile sevişen var lan. Ramazan bitsin , fotolarını çekip koyucam.
Hayırlı Günler ...
24 Ağustos 2010 Salı
Taraftar Olmak
Karikatür: Umut Sarıkaya (Sadece baloncukları okuyup geçmeyin , taraftarların suratlarına ve futbolcunun baklava dilimli çorabına dikkat ! )
Severek yaptığım, artık bir nevi görev gibi gördüğüm konuya gelelim. Taraftar olmak. İlla bir futbol takımı için değil aslında bu kavram. Bir akım , bir tarikat, bir kadın (Bkz. Larissa Riquelme) içinde taraftar olunabilir... LAlalalalalaaayyyy Salldırrr Larii Riquelmee !!! Laalaaalaalaaalaayyyy Daldıırrr Larii Riquelmeee !!!
Galatasaray taraftarıyım. Yarışmaya İzmir'den katılıyorum. Takımıma aşığım. Başka hiç bir şeyin taraftarlığını yapmadım yapmamda. Ne bir siyasi partinin ne bir cemaatin ne bir grubun ne de bir grubun. Bu sondaki grup başka grup. Çok kurcalamayın. İzlemekten büyük zevk aldığım ve beni sevinçten ilk defa ağlatan takımın taraftarıyım. Bir de milletim ile dinim. Bu üçü yeter bana.
Türkiye'de taraftarlar arasında kültür farkı çok olmadığından açılan pankartlar olsun söylenen tezahuratlar olsun çok eğlenceli oluyor. Hele karşılıklı atışmalar paha biçilemez. Geri kalan herşey için AzizCard. Konudan sapmadan ilerleyecek olursak taraftar olmanın güzelliği birazda buradan geliyor. Şimdi bize gelipte " Noldu lan Sivasspor koymuş 2-1 hahaha ! " dediklerinde " 2-2 bitti olm .. 2-2 mii !!! 2-2 mii ! " diyip hemen aynı arkadaşlar timsaha girebiliyoruz. Fb li olmasa Galatasaraylı , Galatasaray olmasa Fb li ne yapar bilemem ? Dikkat ederseniz Beşiktaş'ı saymadım. Onlar şu an rüyadalar : " Abi gördün mü ya Quaresma'nın ayak dışını ... Yalarım benn onun dışınıı yalarımm !!! "
Bir de elit kısım varki taraftarlar arasında ben onlara "İngiliz " diyorum. İngiltere Premier Lig maçlarını izleyen olduysa ne demek istediğimi anlamışlardır. Çok sakin maç izlerler. Kaçan gol pozisyonlarında sadece alkışlar ve " OOoowwwww ! " derler . Olay budur. Ne bir küfür ne bir heyecan belirtisi bildiğiniz Anglosakson adamlar. Sakso ...
Taraftar olmanın hakkını vermek gerek. Huzurlarınızdan Nevizade gecelerini söyleyerek ayrılıyorum . " Giden herr sevgiliniiiiinnnn ardındaaannnnn ... "
Hayırlı Günler.
Severek yaptığım, artık bir nevi görev gibi gördüğüm konuya gelelim. Taraftar olmak. İlla bir futbol takımı için değil aslında bu kavram. Bir akım , bir tarikat, bir kadın (Bkz. Larissa Riquelme) içinde taraftar olunabilir... LAlalalalalaaayyyy Salldırrr Larii Riquelmee !!! Laalaaalaalaaalaayyyy Daldıırrr Larii Riquelmeee !!!
Galatasaray taraftarıyım. Yarışmaya İzmir'den katılıyorum. Takımıma aşığım. Başka hiç bir şeyin taraftarlığını yapmadım yapmamda. Ne bir siyasi partinin ne bir cemaatin ne bir grubun ne de bir grubun. Bu sondaki grup başka grup. Çok kurcalamayın. İzlemekten büyük zevk aldığım ve beni sevinçten ilk defa ağlatan takımın taraftarıyım. Bir de milletim ile dinim. Bu üçü yeter bana.
Türkiye'de taraftarlar arasında kültür farkı çok olmadığından açılan pankartlar olsun söylenen tezahuratlar olsun çok eğlenceli oluyor. Hele karşılıklı atışmalar paha biçilemez. Geri kalan herşey için AzizCard. Konudan sapmadan ilerleyecek olursak taraftar olmanın güzelliği birazda buradan geliyor. Şimdi bize gelipte " Noldu lan Sivasspor koymuş 2-1 hahaha ! " dediklerinde " 2-2 bitti olm .. 2-2 mii !!! 2-2 mii ! " diyip hemen aynı arkadaşlar timsaha girebiliyoruz. Fb li olmasa Galatasaraylı , Galatasaray olmasa Fb li ne yapar bilemem ? Dikkat ederseniz Beşiktaş'ı saymadım. Onlar şu an rüyadalar : " Abi gördün mü ya Quaresma'nın ayak dışını ... Yalarım benn onun dışınıı yalarımm !!! "
Bir de elit kısım varki taraftarlar arasında ben onlara "İngiliz " diyorum. İngiltere Premier Lig maçlarını izleyen olduysa ne demek istediğimi anlamışlardır. Çok sakin maç izlerler. Kaçan gol pozisyonlarında sadece alkışlar ve " OOoowwwww ! " derler . Olay budur. Ne bir küfür ne bir heyecan belirtisi bildiğiniz Anglosakson adamlar. Sakso ...
Taraftar olmanın hakkını vermek gerek. Huzurlarınızdan Nevizade gecelerini söyleyerek ayrılıyorum . " Giden herr sevgiliniiiiinnnn ardındaaannnnn ... "
Hayırlı Günler.
17 Ağustos 2010 Salı
Zamanı Geri Alsaydım
zamanı geri almak mümkün olsaydı | izlesene.com
Videoyu görür görmez ben hangi zamana geri gitmek isterdim diye düşündüm. O kadar az ki. Zaten çoğuda aşırı sevindiğim anlar . O yüzden kendimi bir kez daha tebrik ettim. Demekki hayatta " keşke" dediğim sadece birkaç anım varmış.
Kötü zamanları hemen aradan çıkaralım. Evet bir kaç ana geri dönüp bazı insanlarla tanışmamayı dilerdim. Hani insan için yaptığım şeylerin birini yapmasaydım değil direk hiç tanışmasaydım. İyiki de tanışmışım !!! İnsanlar pişman olmadan, acı çekmeden, nankörlük görmeden hiçbir şeyi öğrenemez, neyin doğru neyin eğri olduğunu bilemez. O yüzden bu anlar için zamanı geri almıyorum arkadaş. Hadi zamanınıda al git.
Evet çok sevindiğim anlar için zamanı geri alırdım. İki yılın Mayısını çok sevdim. Bir 2000 yılının bir de 2010 yılının.. 2000 yılında Galatasaray, Nuri Alço gibi tak tak tak önüne geleni iyi ediyordu. Hemde ilaç neyim kullanmadan. Direk kafalama dalıyordu. Takım tutmayan babamın sevincini görseniz sizde anlardınız. Sevinçten ağladığım nadir anlardandır. 2010 mayısını da timsah yürüyüşü sebebiyle çok sevdim. Anonstur filen derken bize iyi ekmek çıktı. Özellikle o üç dakikayı bir ileri bir geri sürekli sarmak isterdim. Maymunluğuna doymasın adamlar...
Bush'un ayakkabıdan sıyrıldığı sahnenin öncesine gitmek isterdim. Adam belki tuttururdu bu sefer belli mi olur ? Resim hocama kendim yapmışım gibi bir arkadaşın resimlerini götürmüştüm. O ana geri sarıp " Sana resim filan yok !! NE öğrettin de resim istiyorsun lan ! " demek isterdim. Daha da geriye gidip blok flütü müzik hocamın boğazından içeri sokmak isterdim. Elimiz ayağımız titriyordu sınavlarda. Kadın flüt ile bize 9. senfoniyi çaldırıyor yav.
Birkaç yerden iyi kazık yemişliğim var. Hani "Nolucak canım ne kadar lüks olabilir?" diye oturup kazığın o sivri ucunu hissederek kalktığım, cüzdanın hepsini bıraktığım. Zamanı geri alıp kapılarından içeri girmemiş olmayı yeğlerim. ÖSS'ye tekrar girip Kimya yerine Biyoloji kazanmak isterdim. Aynı fakültenin iki bölümü arasında " kız " bakımından bu kadar büyük uçurum olur mu lan !? Hatta özel bir üniversitenin Biyoloji bölümü ... Tabi tabi... Evet !
İşediğim anlara dönmek isterdim. İnsan bu kadar mı rahatlar ? Biz herr geceee Heybelideeee mehtabaaa çıkardıkkkk....
Hayırlı günler...
14 Ağustos 2010 Cumartesi
Sezon Başlıyor Saldır Cimbomum !!
Ayının kış uykusundan uyanıpta armut, balık aradığı gibi
Anamın karnında yeni çıkmışımda, sütene susar gibi
Tuvaletim gelmişte eve doğru koşar gibi
Aradım, susadım, koştum sana Galatasaray'ım...
Bora-MAN
Yukarıdaki kısa filmi geçen sene Ali Sami Yen'e giderken çekmiştim. Bu sene sonbaharda tekrar gideceğim inşallah. Bu sefer tek başıma değil koca bir ekiple gidip daha profesyonel birşey çekmeyi planlıyorum. Amatörden Hardcore'a geçiş yapacağım ..
A Night in Mecidiyekoy.XXX.DVDRip.Xvid
Çok özledim valla... Yani bir insan, takımında Barış , Ayhan , Sarp , Servet hele hele Aykut'un oynamasına rağmen bu kadar özler mi ? Hem de ne biçim özledim lan !! Akşamı ip ile çekiyorum resmen. Aşk böyle birşey olsa gerek. Darısı herhangi bir kızın başına. Yalnız Ayhan, Barış ı sadece Galatasaray için çekerim , kızın yanında görürsem direk topuklarım oradan. Isterse Scarlett Johansson olsun. .. ... ... Abarttım lan. Scarlettt !!!!!
Galibiyet ile başlasın inşallah serüvenimiz. Gerisi gelir. Bu sene bende maçlardan ufak detaylar yazabilirim diye düşünüyorum. Ama tamamen işin doşşak kısmıyla ilgileneceğim. Zaten yüz yirmi adet blog var teknik ve taktik kısmını yazan. Gerek yok. Perde arkası olaylar bana yeter .
Hayırlı günler .. Bol timsahlı yürüyüşler ...
Anamın karnında yeni çıkmışımda, sütene susar gibi
Tuvaletim gelmişte eve doğru koşar gibi
Aradım, susadım, koştum sana Galatasaray'ım...
Bora-MAN
Yukarıdaki kısa filmi geçen sene Ali Sami Yen'e giderken çekmiştim. Bu sene sonbaharda tekrar gideceğim inşallah. Bu sefer tek başıma değil koca bir ekiple gidip daha profesyonel birşey çekmeyi planlıyorum. Amatörden Hardcore'a geçiş yapacağım ..
A Night in Mecidiyekoy.XXX.DVDRip.Xvid
Çok özledim valla... Yani bir insan, takımında Barış , Ayhan , Sarp , Servet hele hele Aykut'un oynamasına rağmen bu kadar özler mi ? Hem de ne biçim özledim lan !! Akşamı ip ile çekiyorum resmen. Aşk böyle birşey olsa gerek. Darısı herhangi bir kızın başına. Yalnız Ayhan, Barış ı sadece Galatasaray için çekerim , kızın yanında görürsem direk topuklarım oradan. Isterse Scarlett Johansson olsun. .. ... ... Abarttım lan. Scarlettt !!!!!
Galibiyet ile başlasın inşallah serüvenimiz. Gerisi gelir. Bu sene bende maçlardan ufak detaylar yazabilirim diye düşünüyorum. Ama tamamen işin doşşak kısmıyla ilgileneceğim. Zaten yüz yirmi adet blog var teknik ve taktik kısmını yazan. Gerek yok. Perde arkası olaylar bana yeter .
Hayırlı günler .. Bol timsahlı yürüyüşler ...
10 Ağustos 2010 Salı
Ramazan Klişeleri
Vay be bir Ramazan daha görecekmişiz demekki. Şükürler olsun. Televizyonların artık yayınlarını gitgide Ramazan üzerine yaptığı bu zamanlarda, sizleri bu tür yayınlardan kurtarmak için bir yazı yazmaya karar verdim. İşin püf noktasını buradan kapacaksınız sonrası kendiliğinden gelir.
Bıdı bıdı bıdı haberler duyacaksınız etrafınızdan. Eğer oruçluysanız binbir türlü tavsiye alacaksınız ailenizden. "Aman oğlum bu sıcakta sokağa çıkma , oruçlusun. Aman kızım sakın yataktan kalkma hem oruçlu hem de hastasın. Aman yiğenim aman dayım aman ninem..." Böyle geçer mi lan koca ay ? Tamam anladık endişeleniyorsunuz da bu endişeyle yaşanmaz. Olacağı varsa olur bu kadar basit. Biz gidipte taş taşımıyoruz ya oruç halimizle. Ki onu yapan da var.
Televizyonlar artık şu canlı yayınlar için para harcamasın. Her yıl aynı terhane. Bir kere çeksinler sonra onu çevirip çevirip yayınlasınlar. Şu "Çağrı" filmini en az 20 gün boyunca oynatıyorlar. Dini bayram olunca yayıncılık adına akıla ilk gelen bu mudur yani ? Sahur ve iftar yayınları güzel ama hep aynı yüzler hep aynı kelamlar... Hayır iki dakika orada yemek yiyeceğiz beyaz saçlı adamlar çıkmış " Bu ay böyledir şu ay böyledir şunları yapın bunları yapın. İftarda ağır yemeyin sahurda bol su için , işerken destur deyin. " La oğlum bıkmadınız mı ? Hep aynı insanlar izliyor zaten. Yeni nesil için yapıyorsanız zaten gerek yok. Çocuklar kim bilir kaçıncı uykusunda ya da hangi barda hangi kızla salınıyor. ( İstisnalar kaideyi bozmaz arkadaş )
Bu ayda en beğendiğim söz şudur : "Herkesin tuttuğu kendine " Aslında genel felsefem budur ama bu ay daha bir anlam kazanıyor. Ben hiçbir zaman oruç tutmayana kötü gözle bakmadım yarın öbür gün bana da birşey olur ben de oruç tutamam. Belkide tutmak istemem. Ama oruçlu olana saygı çok önemlidir. Lütfen yer içerken bu konuda dikkat ediniz. Eğer yola masa attırıpta yemek yiyeniniz olursa orucum bozulur filen dinlemem çatır çatır küfürümü ederim. Keçi boku gibi patır patır çarparım yüzünüze. Rencide ederim.
Bir de iftar sevişerek açılabilir gibi bir klişe yarattıki Zekeriya hoca o çok fena... Elbet deneyeceğimiz günde gelir. (Şaka şaka.. Merak etme deneyeceksem de senin üzerinde denemeyeceğim.)
Hayırlı günler , hayırlı Ramazanlar efendim. Sofralarınız bereketle dolsun.
Bıdı bıdı bıdı haberler duyacaksınız etrafınızdan. Eğer oruçluysanız binbir türlü tavsiye alacaksınız ailenizden. "Aman oğlum bu sıcakta sokağa çıkma , oruçlusun. Aman kızım sakın yataktan kalkma hem oruçlu hem de hastasın. Aman yiğenim aman dayım aman ninem..." Böyle geçer mi lan koca ay ? Tamam anladık endişeleniyorsunuz da bu endişeyle yaşanmaz. Olacağı varsa olur bu kadar basit. Biz gidipte taş taşımıyoruz ya oruç halimizle. Ki onu yapan da var.
Televizyonlar artık şu canlı yayınlar için para harcamasın. Her yıl aynı terhane. Bir kere çeksinler sonra onu çevirip çevirip yayınlasınlar. Şu "Çağrı" filmini en az 20 gün boyunca oynatıyorlar. Dini bayram olunca yayıncılık adına akıla ilk gelen bu mudur yani ? Sahur ve iftar yayınları güzel ama hep aynı yüzler hep aynı kelamlar... Hayır iki dakika orada yemek yiyeceğiz beyaz saçlı adamlar çıkmış " Bu ay böyledir şu ay böyledir şunları yapın bunları yapın. İftarda ağır yemeyin sahurda bol su için , işerken destur deyin. " La oğlum bıkmadınız mı ? Hep aynı insanlar izliyor zaten. Yeni nesil için yapıyorsanız zaten gerek yok. Çocuklar kim bilir kaçıncı uykusunda ya da hangi barda hangi kızla salınıyor. ( İstisnalar kaideyi bozmaz arkadaş )
Bu ayda en beğendiğim söz şudur : "Herkesin tuttuğu kendine " Aslında genel felsefem budur ama bu ay daha bir anlam kazanıyor. Ben hiçbir zaman oruç tutmayana kötü gözle bakmadım yarın öbür gün bana da birşey olur ben de oruç tutamam. Belkide tutmak istemem. Ama oruçlu olana saygı çok önemlidir. Lütfen yer içerken bu konuda dikkat ediniz. Eğer yola masa attırıpta yemek yiyeniniz olursa orucum bozulur filen dinlemem çatır çatır küfürümü ederim. Keçi boku gibi patır patır çarparım yüzünüze. Rencide ederim.
Bir de iftar sevişerek açılabilir gibi bir klişe yarattıki Zekeriya hoca o çok fena... Elbet deneyeceğimiz günde gelir. (Şaka şaka.. Merak etme deneyeceksem de senin üzerinde denemeyeceğim.)
Hayırlı günler , hayırlı Ramazanlar efendim. Sofralarınız bereketle dolsun.
6 Ağustos 2010 Cuma
Bu Adamları İzleyin
murat özarı show | izlesene.com
Evet izlediğiniz program bir iddaa programı ama iddaa dışında herşey konuşuluyor. Program iki saat sürüyorsa bunun yarım saati iddaa diğer kalan kısmı ise sofra muhabbeti. Hani erkekler toplanır da oturulur bir yere, aynı o anlarki muhabbetler dönüyor. Birgün beyin salatasını anlatıyor , birgün "Dünyanın en hızlı sıçan hayvanı kimmiş biliyor musun Sevgili Fikret Engin ? " diyor , bir gün gezip tozduğu yerleri anlatıyorlar öyle devam ediyor.
Murat Özarı Teoman'ı torpido gözüne sokakoysun Fikret Engin'nin ani çıkışları ve sürekli Murat Özarı'yı programın formatına geri döndürme çabası ile tanıyoruz.Fakat o da Teoman konusunda öyle bir dolmuş ki bu sefer Murat Özarı, Fikret Engin'i programa döndürmeye çalışıyor.
Bu gece,yani cuma geceleri TV 8 'de bu programı izleyebilirsiniz.Gelen mailleri görseniz :
"Murat Abi Japon balığı aldık ama akvaryuma paramız yetmedi.Pet şişede duruyorlar. Bize 4 maç . "
"Fikret Abi karım hamile. Hastahane masraflarını karşılayacağım parayı dün iddaada kaybettim.Kalan son paramla bir kupon daha yapacağım lütfen 4 maç söyler misiniz ?"
Daha nicesi.. Çoğunun sırf hoş sohbet , muhabbet olsun diye atıldığı belli ama çok yaratıcı şeyler çıkabiliyor.Mutlaka izleyin.
Hayırlı günler...
2 Ağustos 2010 Pazartesi
Pis Mizah-i Geveze
Çoğu arkadaşım benim ile dalga geçecek bu yazı sayesinde belkide ama ben yine de kendi kötü yönlerimi burayı okuyan,sadık izleyecilerimle paylaşmak istedim.Ne var yeri geldi mi mangalda kül bırakmıyoruz, insan kendinin kötü yanlarınıda bilmeli değil mi ?
Şimdi sizinde anladığınız üzere ve benimde bildiğim halde düzeltmeye çabalamadığım şu bozuk ağzım var. Küfür etme olayı. Yanımda dostlarım ahbaplarım varsa mutlaka mutlaka ederim. Kaçarı yok. Yeri gelir ciddi konudur kızdığımdan ederim ama genellikle gülmemiz için ederim ki iyiki ederim. Yoldan tikinin biri geliyor mesela "Aha tipini miktiğime bak " derim normal ses tonuyla ama duymazlar.Bir el beni koruyor sanırım. O an muhteşem eğlenceli oluyor...Bazen abarttığımı düşünüyorum o yüzden. O zamanlar kendimi kötülüyorum. Ama küfür etmeyi seviyorum lan hele cuk diye yerine oturacaksa !!!
Çok cıvığımdır. Eğer ölüm,hastalık yoksa konular arasında , mutlaka cıvığımdır. Bir de bir sevdiğim haksızlığa uğramamışsa. Mesela arada arkadaşların kız arkadaşlarından yana dertleri olur içelim filen derler. Hemen dalgaya alırım. Ama onu da güldürürüm ! Gelin şimdi bunu kabul edin. Niyetim onların o üzüntüsünü anlıkta olsa dağıtmaktır. Hani herkes rakı masasına oturup Agora Meyhanesi'ni söylerken "Abi onun yanında Agora kerhaneside vardır be ! " diyen bir dürzü varsa o kesin benimdir. Bazen ters tepiyor o zaman kendime kızabiliyorum.
Çorabımın biri mutfakta biri banyoda çıkabilir. Daha iki dakika önce dalgın iken havlu dolabına koyduğum cüzdanı saatlerce ararım. En sevmediğim konuda budur. Dikkat dağınıklığı var sanırsam bende. Evet var. Ne yazacaktım lan ben ? Hah . Ağzına sıçayım o dikkatin.
Yaşlı, genç, akraba, öğretmen ayırt etmiyorum, lafımı sakınmıyorum bazen. Ama hakediyorlar napayım. Yaşlı olanlara belkide "he" diyip geçmek lazım , haklı olmama rağmen sesimi yükseltmeyip ağzımı bozmamam lazım ama insanlık dışı bir harekette gözüm kimseyi görmüyor.Bunu büyüklerime yapmamam lazım... Sevgiliyi bunun içine katmıyorum. Bir kötülüğünde aynadan yansıyan görüntüsü gibi çat diye vururum yüzüne hiç acımam. İnsan olsunlar...
Ve eğer bekarsam (ki şu an bekarım) çok çekingen bir yapıya bürünürüm. İlk buluşmaya kadar yani o "merhaba merhabaya" kadar muhteşem bir heyecan muhteşem bir çekingenlik...Sanırsın 10 yıldır kazanamadığımız Fener derbisinde sahaya çıkacağım. Acaba ters bir laf eder miyim pot kırarmıyım diye düşünürüm malum ağzımı tutabilen bir insan değilim. "Ya aşırı makyaj yaptıysa , ya kaşarsa , ya şöyleyse ya böyleyse " Büyük ihtimal yapım gereği dalga geçmeden bırakmam onu yanımdan ama çok da eğlenirim.O yüzden insanların nasıl bir tür olduğuna bakmadan tam yanaşmıyorum artık.
Bir de birşeyi okuyup öğrendiysem ve biliyorsam asla ve asla tersini kabul etmem. Karşımdaki onu kabul edecek. "Biliyorum işte, doğrusu bu ! " diyorum " Yok efendim filancadan duydum şu kanaldan izledim buymuş." diyor. Ulan araştırdım belki ben onu, o işin ehlinden öğrendim. Yok anlamıyor. Siktiri çekiyorum direk konuyu kapatıyorum. Belki de bu kadar hırslı olmamam lazım bu kabul ettirme konularında. Ne hali varsa görsün pezemenk.
Aklına başka şeyler gelen olursa ekleyebilir :)
Hayırlı günler...
Şimdi sizinde anladığınız üzere ve benimde bildiğim halde düzeltmeye çabalamadığım şu bozuk ağzım var. Küfür etme olayı. Yanımda dostlarım ahbaplarım varsa mutlaka mutlaka ederim. Kaçarı yok. Yeri gelir ciddi konudur kızdığımdan ederim ama genellikle gülmemiz için ederim ki iyiki ederim. Yoldan tikinin biri geliyor mesela "Aha tipini miktiğime bak " derim normal ses tonuyla ama duymazlar.Bir el beni koruyor sanırım. O an muhteşem eğlenceli oluyor...Bazen abarttığımı düşünüyorum o yüzden. O zamanlar kendimi kötülüyorum. Ama küfür etmeyi seviyorum lan hele cuk diye yerine oturacaksa !!!
Çok cıvığımdır. Eğer ölüm,hastalık yoksa konular arasında , mutlaka cıvığımdır. Bir de bir sevdiğim haksızlığa uğramamışsa. Mesela arada arkadaşların kız arkadaşlarından yana dertleri olur içelim filen derler. Hemen dalgaya alırım. Ama onu da güldürürüm ! Gelin şimdi bunu kabul edin. Niyetim onların o üzüntüsünü anlıkta olsa dağıtmaktır. Hani herkes rakı masasına oturup Agora Meyhanesi'ni söylerken "Abi onun yanında Agora kerhaneside vardır be ! " diyen bir dürzü varsa o kesin benimdir. Bazen ters tepiyor o zaman kendime kızabiliyorum.
Çorabımın biri mutfakta biri banyoda çıkabilir. Daha iki dakika önce dalgın iken havlu dolabına koyduğum cüzdanı saatlerce ararım. En sevmediğim konuda budur. Dikkat dağınıklığı var sanırsam bende. Evet var. Ne yazacaktım lan ben ? Hah . Ağzına sıçayım o dikkatin.
Yaşlı, genç, akraba, öğretmen ayırt etmiyorum, lafımı sakınmıyorum bazen. Ama hakediyorlar napayım. Yaşlı olanlara belkide "he" diyip geçmek lazım , haklı olmama rağmen sesimi yükseltmeyip ağzımı bozmamam lazım ama insanlık dışı bir harekette gözüm kimseyi görmüyor.Bunu büyüklerime yapmamam lazım... Sevgiliyi bunun içine katmıyorum. Bir kötülüğünde aynadan yansıyan görüntüsü gibi çat diye vururum yüzüne hiç acımam. İnsan olsunlar...
Ve eğer bekarsam (ki şu an bekarım) çok çekingen bir yapıya bürünürüm. İlk buluşmaya kadar yani o "merhaba merhabaya" kadar muhteşem bir heyecan muhteşem bir çekingenlik...Sanırsın 10 yıldır kazanamadığımız Fener derbisinde sahaya çıkacağım. Acaba ters bir laf eder miyim pot kırarmıyım diye düşünürüm malum ağzımı tutabilen bir insan değilim. "Ya aşırı makyaj yaptıysa , ya kaşarsa , ya şöyleyse ya böyleyse " Büyük ihtimal yapım gereği dalga geçmeden bırakmam onu yanımdan ama çok da eğlenirim.O yüzden insanların nasıl bir tür olduğuna bakmadan tam yanaşmıyorum artık.
Bir de birşeyi okuyup öğrendiysem ve biliyorsam asla ve asla tersini kabul etmem. Karşımdaki onu kabul edecek. "Biliyorum işte, doğrusu bu ! " diyorum " Yok efendim filancadan duydum şu kanaldan izledim buymuş." diyor. Ulan araştırdım belki ben onu, o işin ehlinden öğrendim. Yok anlamıyor. Siktiri çekiyorum direk konuyu kapatıyorum. Belki de bu kadar hırslı olmamam lazım bu kabul ettirme konularında. Ne hali varsa görsün pezemenk.
Aklına başka şeyler gelen olursa ekleyebilir :)
Hayırlı günler...
31 Temmuz 2010 Cumartesi
Bir Film&Bir Oyun : Inception&Metro 2033
Evet size bu yılın fenomenlerini tantacağım.Biri film dalında diğeri ise oyun dalında, özellikle FPS türünde...
2-2 mii ??? 2-2 miii ??!!!! Değil mi !?!?! Ben böyle film görmedim !!! 2-2 olmasa bile herkes gönül rahatlığı ile timsah yürüyüşü yapabilir bu filmi izledikten sonra.Verdiğiniz bilet parasını sonuna kadar hakeden bir yapıt.Hatta birkaç kez daha gideceksiniz sinemeya bana güvenin.Hiç film hakkında birşey yazmayacağım.Tek diyebileceğim lütfen beyni kendine zor yetenleri götürmeyin yanınızda..."Ayyyy ben birşeyy annamadımm amaaaaaa " bile demeye kalmadan perde iner inmez kafayı yakarlar,parmaklarını burunlarına sokup "yok mu beni miken?! " diye bağırarak ortalıkta koşarlar.O kadar diyorum...
İşin ilginç tarafı Christopher Nolan'ı aradım geçen yıl.Birader dedim bak benden gizli birşeyler karalıyorsun,gördüm,eğer eksik yeri varsa ben tamamlayayım dedim."Yok Boracım birkaç aklımın yetmediği yerler var ama bir yıla halladerim herhalde" dedi.Harbiden halletmiş.Ağzımıza sıçtı adam resmen.On yılda yazdı on yılda konuşuturur.Hatta yüzyıl.Türünün tek örneğidir bu film.Helal olsun adama.Listelerde gelmiş geçmiş en iyi olursa hiç şaşırmam hatta desteklerim.Alkış kıyamet,boktur sidiktir sular seller gibi gider.Herşeyim feda olsun.
Leonardo Di Caprio adını artık altın harflerle hatta titanyum harflerle tarihe yazdırmıştır.Bir insan hep en iyi filmlerde oynar mı ? Oynar demekki.(Bkz. Titanic)
Bu oyun hayatımda oynadığım en güzel FPS 'dir .Siz "şu anlamda da mı? " diye sorun ben hepsine şimdiden "Evet" diyorum . Kurşunun girdiği deliğin gerçekliğine kadar kanın kırmızılığının yer yer değişmiş tonuna kadar grafikleri üst düzey bir oyun.Kitaptan çevrilme bir oyundur.Dünya'da Nükleer savaş yaşanmıştır ve büyük yıkım olmuştur.Kalan insanlar Moskova metrosunun altında gruplar halinde hatta birbirlerine düşman olarak yaşamaya devam etmektedir.
Bir tek insanlarla değil radyasyon nedeniyle mutantlaşmış binbir çeşit hayvanla da uğraşıyorsunuz.Kendi insanlarınıza yardım getirmek için yola başlıyorsunuz.Polis denilen merkeze doğru uzun ve muhteşem bir yolculuk...Oyunun 3'te 1 i sinematik videolarla süslenmiş.Ve girdikleri yerler öyle güzelki bir filmi çekiyormuşsunuz hissi veriyor.Başrol oyuncusu sizssiniz.İnsanları,mutantları,metro herşey o kadar gerçeğe yakınki.Diyaloglar her ırka ayrı şivede..Tek kelime ile muhteşem bir oyun.
Bu iki fenomeni kaçırmamanızı tavsiye ederim.Şiddetle tavsiye ederim,tekme tokat girerim.
Hayırlı günler...
2-2 mii ??? 2-2 miii ??!!!! Değil mi !?!?! Ben böyle film görmedim !!! 2-2 olmasa bile herkes gönül rahatlığı ile timsah yürüyüşü yapabilir bu filmi izledikten sonra.Verdiğiniz bilet parasını sonuna kadar hakeden bir yapıt.Hatta birkaç kez daha gideceksiniz sinemeya bana güvenin.Hiç film hakkında birşey yazmayacağım.Tek diyebileceğim lütfen beyni kendine zor yetenleri götürmeyin yanınızda..."Ayyyy ben birşeyy annamadımm amaaaaaa " bile demeye kalmadan perde iner inmez kafayı yakarlar,parmaklarını burunlarına sokup "yok mu beni miken?! " diye bağırarak ortalıkta koşarlar.O kadar diyorum...
İşin ilginç tarafı Christopher Nolan'ı aradım geçen yıl.Birader dedim bak benden gizli birşeyler karalıyorsun,gördüm,eğer eksik yeri varsa ben tamamlayayım dedim."Yok Boracım birkaç aklımın yetmediği yerler var ama bir yıla halladerim herhalde" dedi.Harbiden halletmiş.Ağzımıza sıçtı adam resmen.On yılda yazdı on yılda konuşuturur.Hatta yüzyıl.Türünün tek örneğidir bu film.Helal olsun adama.Listelerde gelmiş geçmiş en iyi olursa hiç şaşırmam hatta desteklerim.Alkış kıyamet,boktur sidiktir sular seller gibi gider.Herşeyim feda olsun.
Leonardo Di Caprio adını artık altın harflerle hatta titanyum harflerle tarihe yazdırmıştır.Bir insan hep en iyi filmlerde oynar mı ? Oynar demekki.(Bkz. Titanic)
Bu oyun hayatımda oynadığım en güzel FPS 'dir .Siz "şu anlamda da mı? " diye sorun ben hepsine şimdiden "Evet" diyorum . Kurşunun girdiği deliğin gerçekliğine kadar kanın kırmızılığının yer yer değişmiş tonuna kadar grafikleri üst düzey bir oyun.Kitaptan çevrilme bir oyundur.Dünya'da Nükleer savaş yaşanmıştır ve büyük yıkım olmuştur.Kalan insanlar Moskova metrosunun altında gruplar halinde hatta birbirlerine düşman olarak yaşamaya devam etmektedir.
Bir tek insanlarla değil radyasyon nedeniyle mutantlaşmış binbir çeşit hayvanla da uğraşıyorsunuz.Kendi insanlarınıza yardım getirmek için yola başlıyorsunuz.Polis denilen merkeze doğru uzun ve muhteşem bir yolculuk...Oyunun 3'te 1 i sinematik videolarla süslenmiş.Ve girdikleri yerler öyle güzelki bir filmi çekiyormuşsunuz hissi veriyor.Başrol oyuncusu sizssiniz.İnsanları,mutantları,metro herşey o kadar gerçeğe yakınki.Diyaloglar her ırka ayrı şivede..Tek kelime ile muhteşem bir oyun.
Bu iki fenomeni kaçırmamanızı tavsiye ederim.Şiddetle tavsiye ederim,tekme tokat girerim.
Hayırlı günler...
29 Temmuz 2010 Perşembe
Kitap Tanıtımı Bölüm 4 : Macar
Yazar : Solmaz Kamuran
Konu: İbrahim Müteferrika gözünden hayatın anlamını bulmaya çalışmak diye özetleyebilirim.
Yayınevi : İnkılap
Tipinden de anlaşılacağı gibi yukarıdaki resim İbrahim Müteferrika'ya aittir.Kendisinin neden bu kadar değerli bir zat olduğunu birazdan anlatacağım.Önce şunu belirtmeliyim ki bu eski Osmanlı resimlerindeki adamlar hep birbirine benziyor.Nasıl iş anlamadım...
Öncelikle kitabın adının açıklamssını yapmalıyım.Kendisi Macar'dır aslen.Devşirme değildir,şimdiki Romanya-Macaristan sınırları Osmanlı'nın hakimiyetindeyken Macar özgürlüğü için uğraşan adamlardan...Bu yüzden Osmanlının buyruğuna gönüllü olarak girmiş ve ortak düşman olan Avusturya İmparatorluğuna karşı çarpışmıştır.İsmini İbrahim olarak değiştirmiş ve Müslüman olmuştur.Savaş alanında da birkaç kez bulunduğu söylensede asıl savaşını Osmanlı'nın cahilliği ile verdiği kesindir..
Önemi matbaadan gelmektedir.Kendisi Osmanlı'da matbaayı kuran adamdır.İki asır geç gelmiş bu su gibi hayati öneme sahip teknolojiyi sonunda ne yapıp ne edip Osmanlı'ya kazandırmıştır.Günümüzde de hala var olan bağnazlar isyan çıkarmasın diye , matbaanın yararlı olduğuna dahil fetva bile çıkarttırmıştır.
Kitap çok güzel hazırlanmış.Eğer korsan almazsanız günlük-roman tarzı ilerliyor kitap ve günlüğün olduğu kısımlar sarı kaygan kağıttan basılmış.Şiddet ile tavsiye ediyorum.Özgürlüğün,ilmin,bilimin ve en önemlisi bu edebiyat ve sanat ile içiçe yaşamış adamın güzel dünya görüşlerinin tadına siz de varın.Size İbrahim Müteferrika'nın dergahtaki hocasının güzel bir sözüyle veda ediyorum.
"Hayat bir nehirde karşıdan karşıya geçmeye benzer,yola çıktığında varacağınkıyı uzaklardadır, oraya yaklaştığında ise ayrıldığın kıyı..."
Hayırlı günler...
Konu: İbrahim Müteferrika gözünden hayatın anlamını bulmaya çalışmak diye özetleyebilirim.
Yayınevi : İnkılap
Tipinden de anlaşılacağı gibi yukarıdaki resim İbrahim Müteferrika'ya aittir.Kendisinin neden bu kadar değerli bir zat olduğunu birazdan anlatacağım.Önce şunu belirtmeliyim ki bu eski Osmanlı resimlerindeki adamlar hep birbirine benziyor.Nasıl iş anlamadım...
Öncelikle kitabın adının açıklamssını yapmalıyım.Kendisi Macar'dır aslen.Devşirme değildir,şimdiki Romanya-Macaristan sınırları Osmanlı'nın hakimiyetindeyken Macar özgürlüğü için uğraşan adamlardan...Bu yüzden Osmanlının buyruğuna gönüllü olarak girmiş ve ortak düşman olan Avusturya İmparatorluğuna karşı çarpışmıştır.İsmini İbrahim olarak değiştirmiş ve Müslüman olmuştur.Savaş alanında da birkaç kez bulunduğu söylensede asıl savaşını Osmanlı'nın cahilliği ile verdiği kesindir..
Önemi matbaadan gelmektedir.Kendisi Osmanlı'da matbaayı kuran adamdır.İki asır geç gelmiş bu su gibi hayati öneme sahip teknolojiyi sonunda ne yapıp ne edip Osmanlı'ya kazandırmıştır.Günümüzde de hala var olan bağnazlar isyan çıkarmasın diye , matbaanın yararlı olduğuna dahil fetva bile çıkarttırmıştır.
Kitap çok güzel hazırlanmış.Eğer korsan almazsanız günlük-roman tarzı ilerliyor kitap ve günlüğün olduğu kısımlar sarı kaygan kağıttan basılmış.Şiddet ile tavsiye ediyorum.Özgürlüğün,ilmin,bilimin ve en önemlisi bu edebiyat ve sanat ile içiçe yaşamış adamın güzel dünya görüşlerinin tadına siz de varın.Size İbrahim Müteferrika'nın dergahtaki hocasının güzel bir sözüyle veda ediyorum.
"Hayat bir nehirde karşıdan karşıya geçmeye benzer,yola çıktığında varacağınkıyı uzaklardadır, oraya yaklaştığında ise ayrıldığın kıyı..."
Hayırlı günler...
25 Temmuz 2010 Pazar
Günlük
İlk defa kendimden korktum bugün.Kuzenler gelmişti eve sağı solu karıştırırlarken " Bora abi senin günlüğü buldum ama sayfaları yapışmış birbirine" diye bağırdı."Yok artık! Öyle birşey yapmış olamam" diye mırıldanarak koştum hemen yanına.Şaka yapmış tabiki.Hemen sayfalarını çevirmeye başladım.
İlk sayfanın ilk cümlesinde ne yazıyor biliyor musunuz? "Bugün ilk defa günlük tutmaya başlıyorum.Herhalde ileride okudukça güleceksin." Ananıssss... Tarihe bakarmısınız . 04.02.2003
Daha 15 yaşıma yeni girmişim.(Şu an 22 yaşındayım belki hesaplamakta zorluk çekenler olur.Hiç yormayın kendinizi) Tabi ben bu cümleyi görünce hemen elim ayağım dolandı.Arka fondan Testere filminin müziği geliyor.Hani diğer sayfayı çevirmeye korktum "i wanna play a game" filen yazar bu yaşta nalları dikmeyelim.
Sayfaları okudukça bizim jenerasyonun bu jenerasyonla arasında ne kadar fark olduğunu gördüm.Benim günlükte ders,Galatasaray,öğretmenler,ailem filen yazıyor.Hani aşk meşk yok.Hoşlandım filen yazmışım anca.Günümüzün metropollerindeki 15 yaş jenerasyonunun günlüklerini bulsak ya :
"Naber lan günlük !! Bugün bir kızla birlikteydim oouuvvvvvvvvv.Eurodisel gibiyim maşallah az yakıyorum çok performans gösteriyorum.Yarın da diğerinin yanına gideceğim.Pek beğenmiyorum ama olsun artık onu kırmak istemedim.Dersleri hiç sorma zaten yedi tane zayıfım var bir tanesi orta.O da resim.Füsun hoca.. Derste bana bakıp duruyordu.Bir gün kahve içmeye çağırdı....."
Günlük tutmayı Beşiktaş'ın Galatasaray'ı yenip şampiyon olduğu gün, yani Beşiktaş'ın 100. yıl şampiyonluğunu kutladığı günde bırakmışım.Üzülmüşüm herhalde.Çok keyiflendim okurken ve kesinlikle çocuklarıma torunlarıma yazılı bir miras bırakmalıyım dedim.Yarından tezi yok kara kaplı bir günlük alıyorum ve tekrar yazmaya başlıyorum.
Hayırlı günler...
İlk sayfanın ilk cümlesinde ne yazıyor biliyor musunuz? "Bugün ilk defa günlük tutmaya başlıyorum.Herhalde ileride okudukça güleceksin." Ananıssss... Tarihe bakarmısınız . 04.02.2003
Daha 15 yaşıma yeni girmişim.(Şu an 22 yaşındayım belki hesaplamakta zorluk çekenler olur.Hiç yormayın kendinizi) Tabi ben bu cümleyi görünce hemen elim ayağım dolandı.Arka fondan Testere filminin müziği geliyor.Hani diğer sayfayı çevirmeye korktum "i wanna play a game" filen yazar bu yaşta nalları dikmeyelim.
Sayfaları okudukça bizim jenerasyonun bu jenerasyonla arasında ne kadar fark olduğunu gördüm.Benim günlükte ders,Galatasaray,öğretmenler,ailem filen yazıyor.Hani aşk meşk yok.Hoşlandım filen yazmışım anca.Günümüzün metropollerindeki 15 yaş jenerasyonunun günlüklerini bulsak ya :
"Naber lan günlük !! Bugün bir kızla birlikteydim oouuvvvvvvvvv.Eurodisel gibiyim maşallah az yakıyorum çok performans gösteriyorum.Yarın da diğerinin yanına gideceğim.Pek beğenmiyorum ama olsun artık onu kırmak istemedim.Dersleri hiç sorma zaten yedi tane zayıfım var bir tanesi orta.O da resim.Füsun hoca.. Derste bana bakıp duruyordu.Bir gün kahve içmeye çağırdı....."
Günlük tutmayı Beşiktaş'ın Galatasaray'ı yenip şampiyon olduğu gün, yani Beşiktaş'ın 100. yıl şampiyonluğunu kutladığı günde bırakmışım.Üzülmüşüm herhalde.Çok keyiflendim okurken ve kesinlikle çocuklarıma torunlarıma yazılı bir miras bırakmalıyım dedim.Yarından tezi yok kara kaplı bir günlük alıyorum ve tekrar yazmaya başlıyorum.
Hayırlı günler...
23 Temmuz 2010 Cuma
Kum Sanatı
yetenek sizsiniz ukranya - mükemmel bi kum sanatı | izlesene.com
Bu sanatı ben keşfettiğimde daha bu program yoktu.Düşünün..Yetenek Sizsiniz yarışmasının ilk versiyonudur bu,bizim sonradan kopya ettiğimiz.Yukarıdaki video o yarışmaya katılan Ukraynalı bir sanatcı kızımıza ait.Eskiden beri her bulduğum kum sanatı videosunu yüzlerce kere izlemişimdir.Beni bu kadar rahatlatan ve izlerken tüylerimi diken diken eden bir sanat daha yoktur.
Çocukken ,Allah rahmet eğlesin, Bob Ross'u izlerdim.Aşağıda kendisinin resmi mevcuttur.Adam oraya buraya ağaç yapıp ,çalı çimen yapıp "Bu da bizim küçük sırrımız olsun." derdi.Bir kaç martı yapıp " Bunlarda evlerine göç ediyor.İşte bir su aygırı...Nasılda eşiyle çiftleşiyor.Çok tatlılar değil mi ? " diye devam ederdi.
Çok güzel günlerdi ama bu kum sanatı beni benden aldı.Bir İsrailli teyzemiz var bu işle uğraşan.Dünyada "kum sanatı" denilince ilk olarak akıla onun adı geliyor.Ilana Yahav.Kendine ait bir sitesi var.Onu da uğraşın siz bulun.Hazıra alıştınız !!!
O değil de ben böyle bir eş istiyorum.Hem Ukraynalı hem de kum sanatını layıkıyla yapabiliyor.Çeşme'den bir kamyon kum getiririm eve,sabaha kadar sanatını icra eder.Sadece benim için..Sonra kumların içinde yuvarlanır gideriz...Hayale bak anasını satayım.
Hayırlı günler.
19 Temmuz 2010 Pazartesi
Öğrenebilmek
Babam da bana ingilizce sayı saymasını "one,two,three....nine,ten Bize gel ayten ! " diye öğretmişti.Ne güzel günlerdi...Zaten öyle bir çocuktum ki ya yemekle öğretiyorlardı ya da munzurlukla.Oğlum şu dersini yap sana iskender,şu sınıfını geç sana bilgisayar,şu ÖSS yi kazan sana Rus...Yalanmış meğer...
Gerçi öğrenebilmek için insanın bu tür şeyler yanına doğuştan gelen bir ilgi alanıda olması lazım.Çocuk Fizik'i sevmiyordur mesela.Hani sorsan sıçtığından niye bokun lap diye aşağı düştüğünü bile bilemez,yer çekiminden bir haberdir ama Coğrafya'ya aşıktır.100 dolar dersiniz ,lafı nereye getireceğinizi anlayarak "Karadeniz bölgesinin üstünde, Rusya adındaki ülke !" diye cevap verir ...
Bir de tabi öğretene kalmış.Normal koşullarda öğretemiyorsa mutlaka eğleneceli bir yolunu bulması gerek.Kimya öğretmenimiz "Atomların çapı soldan sağa artar,bunu böyle ezberleyemezseniz soldan sağa doğru şişmanlar diyelim çocuklar !! " dediğinde hepimizin yüzünde güller açmıştı.Ne kadar basitti.İlk gruplardaki metaller hep elektron verip kararlı hale gelmek isterlerdi.Hep vermek istediklerinden ben onlara kaşar diyordum.Allah'dan sınav kağıdına öyle yazmıyordum...
İnsan da istemeli.Ne kadar kafa almasa da eğer hedef konulduysa onu öğrenene kadar okuyup,dinleyip öğrenmek lazım.Hayat çoğumuzu bunu yapmaya zorlar.Başka işimiz mi var sanki ?Yok. Facebook'a girip birşeyler paylaşmak dışında tabiki...
Ülkenin koşulları nedeniyle öğrenmek artık pahalansada insan en ufak bir kitapdan bile yeni şeyler öğrenebilir.Öğrendiklerinize sonradan işe yaramayacak muamelesi yapmayın.Hiç belli olmaz nerede ne zaman karşınıza çıkacağı :
"Sevgilim kalk artık ya saat kaç oldu güneş batmadan gezelim İstanbul'u !!! "
"Ya birşey olmaz bugün 21 Haziran, en uzun gün.Yat iki saat daha."
Hayırlı günler....
Gerçi öğrenebilmek için insanın bu tür şeyler yanına doğuştan gelen bir ilgi alanıda olması lazım.Çocuk Fizik'i sevmiyordur mesela.Hani sorsan sıçtığından niye bokun lap diye aşağı düştüğünü bile bilemez,yer çekiminden bir haberdir ama Coğrafya'ya aşıktır.100 dolar dersiniz ,lafı nereye getireceğinizi anlayarak "Karadeniz bölgesinin üstünde, Rusya adındaki ülke !" diye cevap verir ...
Bir de tabi öğretene kalmış.Normal koşullarda öğretemiyorsa mutlaka eğleneceli bir yolunu bulması gerek.Kimya öğretmenimiz "Atomların çapı soldan sağa artar,bunu böyle ezberleyemezseniz soldan sağa doğru şişmanlar diyelim çocuklar !! " dediğinde hepimizin yüzünde güller açmıştı.Ne kadar basitti.İlk gruplardaki metaller hep elektron verip kararlı hale gelmek isterlerdi.Hep vermek istediklerinden ben onlara kaşar diyordum.Allah'dan sınav kağıdına öyle yazmıyordum...
İnsan da istemeli.Ne kadar kafa almasa da eğer hedef konulduysa onu öğrenene kadar okuyup,dinleyip öğrenmek lazım.Hayat çoğumuzu bunu yapmaya zorlar.Başka işimiz mi var sanki ?Yok. Facebook'a girip birşeyler paylaşmak dışında tabiki...
Ülkenin koşulları nedeniyle öğrenmek artık pahalansada insan en ufak bir kitapdan bile yeni şeyler öğrenebilir.Öğrendiklerinize sonradan işe yaramayacak muamelesi yapmayın.Hiç belli olmaz nerede ne zaman karşınıza çıkacağı :
"Sevgilim kalk artık ya saat kaç oldu güneş batmadan gezelim İstanbul'u !!! "
"Ya birşey olmaz bugün 21 Haziran, en uzun gün.Yat iki saat daha."
Hayırlı günler....
14 Temmuz 2010 Çarşamba
Dans Edelim mi ?
Dans,tarihten günümüze kadar gelmiş çok önemli bir sanattır.Her kapının kilidini açabilecek özelliğe sahiptir.Mesela bir düğüne gittin.Hiç kimseyi tanımıyorsun.İlla oyna diye seni sahneye attılar.Bir de bakmışsın ki karşına bilmediğin insanlar geçmiş göbek atıyorsun,harman dalı oynuyorsun,kolbastı oynuyorsun.Sonra o insanlarla çok iyi arkadaş olabilir,iş kurabilir,aile bile olabilirsin.
Kalkmışsın.Çok romantik bir bakış.İlk defa görmüşsün tabi.Alttan yumuşak bir şarkı.Gidip dans etmeyi teklif etmişsin.Ve sevgilinle öyle tanışmışsın mesela.Gerçi bu Türkiye'de pek olmaz üç büyük şehir dışında.Oralar da bile zor.Adamı direk pompalıyla vururlar.Öbür gün gazetede "Düğünde pompalı şoku ! " diye başlık atarlar.Pompalaaaaa !!!
Şimdi internet sayesinde her türden dansa şahitlik edebiliyoruz.Teyzelerin bu halini başka bir yerde görebilir miyiz ? Hiç sanmıyorum.Nasıl da içten oynuyorlar.Kanları kaynamış vallahi.İzlerken bir yandan güldüm bir yandan korktum şimdi teyzeler düşüp yuvarlanacak diye.
İçlerine 50 Cent kaçmış resmen.Bekledim ama bir türlü kafalarının üzerinde dönmediler .Moonwalk'da yapabilirlerdi ama o çoraplarla zor tabi...
Ben de teyzeler gibi evimde dans ederim.Farketmez yabancı,yerli her türlü müzikte hafif hafif,erkekliği bozmayacak şekilde hareketlenirim.Bir de şimdi dans eden insanlara lakap takmaya başladılar.İnsan oynamaya korkuyor.Apaçhi nedir abi ? Her türlü lakaba alıştımda bu bana daha bir kıl geldi.Her duyduğum yerde istisnasız gidip "Bu kelimeli kullanmayın hanımefendi.Yoksa arkanızda bulunan otopark demirinin üzerine sizi oturtmak zorunda kalacağım" diyorum.Neden bu kelime bu kadar kıl etti beni bilmiyorum ama herhalde bünye bir zamandan sonra patladı demekki...Tiki,ciks,gothik,kıro,muro derken "Ehh sokarım lan lakaplarınıza,hepiniz Türksünüz !! " diye bağırasım var sokağa çıkıp.
Bırakın herkes dilediğini yapsın ya bok atmayın.Siz de dans edin ama çekip internete koymayın.Benim farkımda bu deyin.Adam kendine güvenmiş demekki dansetmiş koymuş oraya.Yanlış anlaşılmasın bende dalga geçiyorum onların çoğuyla ama her dans edene bir lakap koymaya başladı millet.Buna bir dur demeliyim.
Düğünlerde,derneklerde dans etmeyi sevmeyen ve muhtemelen hayatını insan içinde birkaç kez dans ederek tamamlayacak biri olarak sesleniyorum : Lütfen dans edene bok atmayın daha da teşvik edin efendim.Vals'den Tango'ya,bikiniden tangaya...Aha devreler yandı.
Blogu kapatmadan önce lütfen yukarıdaki ankete katılınız.
Hayırlı günler.
12 Temmuz 2010 Pazartesi
O Korku Size Yeter
"Offff amann valla penaltılara gidiyor bu Hollanda penaltılarda bu kupayı alırsa sıçtık.Bora susmaz artık bir dahaki Dünya kupasına kadar.Amannnnn...Ahaaa !! Yürü be Iniestaaa !!! Vurrr !!! Goooooooooooooooooooooooo lllllllllllllllllllllllll !!!!!!!!!! "
Bu akşam bir çok arkadaşımın evinden bu seslerin benzerleri yükseldi.Başlığın mesajı eminim gideceği yerleri bulmuştur.Çanakkale dönüşüne denk geldiği için izleyemedim fakat radyodan dinlemesi de çok zevkli oluyormuş.Yarın torrentlere her türlü çekimi düşer zaten.HD,dvd-rip,amateur,hardcore...İndirir izlerim.
120 dakika İspanyollara karşı oynamak çok zor iş.Son Avrupa Şampiyonu.Çok gol pozisyonu vermiş olabilirsin ama yine de direnmek,mücadele etmek başarıdır.Hele ki finalde.Ben yine bir 4 yıl susmayacağım zaten.Çünkü bana laf söyleyebilecek arkadaşlarımın takımlarına ya daha önceki turlarda koydular ya da bizzat Hollanda koydu.O yüzden rahatım.
Turnuva öncesi 100 kişiye sorsan belki 1'i Hollanda kupayı kazanır derdi.O da benim kadar inançlı söylemezdi.Finale kalmasına rağmen yine kimse şans vermedi Hollanda'ya.İspanya demek herkes için çok kolaydı.Bunu on yaşındaki çocuk bile söylerdi.Kahin bir ahtapot olmaya gerek yok.Bizim buradan atlasan,körfeze gidip bir tane ahtapot yakalasan " NAber lan Ahtapot Osman.Akşama maç var İspanya-Hollanda.Kim alır ? " desen "İspanya gömer abi." derdi.Bunun için gidip de bayrakların üstüne oturmaya gerek yok yani.
Yalnız birşeyi merak etmiyor değilim.Ahtapot Paul'a bir benim resmimi göndereceğim , bir de o Twilight'da ki peynir beyazı,sırık elemanın resmini göndereceğim.Sonra soracağım ki "Kim Kardashian bana mı gelir yoksa bu mala mı ? " diye ...Bakalım hangimizin resminin üstüne oturcak.
Canın sağolsun Hollanda.Kupayı kaldırana kadar desteğe devam !
Hayırlı günler...
8 Temmuz 2010 Perşembe
Üslubuna uydurursanız...
Hayatta bazı şeyler imkansızdır.Onlar için mucize beklersiniz.Ama öyle şeyler vardır ki yapmam diyen insana yaptırabilir."Yok artık bunu benim için yapmazlar" dediğiniz şeyi herhangi birine yaptırabilirsiniz.Yeterki işin yolunu bilin,işi bilin işe gitmeyin.Yolunu yordamını çözün.Adam olun insan olun lan.
Mesela canınız sıkıldı "Bora bak hele ! Böyle koca koca adamlar gelse benim alt takımları avuçlasa çok güler misin lan ? " dese herhalde hemen oracıkta gülmeye başlarım.Zor ama yapılabilir.Eğer sizde günün birinde Papa olursanız seçilirken bütün kardinal meclisi sizin juniorları elden ele uzatacak.Sanırsın dolmuşta para uzatıyor.Herkes sırayla avuçlayıp geçecek.Çünkü zamanında kadın bir arkadaşımız bunları kandırmış.Bunlar da emin olmak için şimdi milletin orasını burasını avuçluyorlar.
Etiketlerde hiç yuvarlak rakam gördünüz mü ? 5 lira olan şeye bile 4.99 yazar adamlar.İnanın müşterinin gözünde bir etkisi vardır onun.Olmasa yaparlar mı lan !? 1000 tl olsun fiyatı 999 tl yazsın karısı koşarak kocasının yanına gider " Osmann bak televizyon full HD hem de bir milyar bile değil n'olur alalım bizdeki eskidi nolur !?!?! Eve gidimce başım ağrıyor demeyeceğim lütfen !!!" Bunada satış üslubu denir.
Herhangi bir işiniz vardır veya pazarlanacak malınız.Bir yerini unutmuş veya yanlış yapmış olabilirsiniz.Sorun değil.Cümleniz hazır."Modası böyle ablaaa !!!" Kot pantolunun kıçı tamamen yırtılmış mı !? Sakın atmayın onu kakalayacak,hayatı çok uçlarda yaşayan,yüzü piercingden görünmeyen biri illaki bulursunuz.Ki bulmuşlar metroda gördüm ben geçen sene.Çocuğun giydiği kotun göt kısmı komple yırttıktı.Arkadan gelen herkes Cemil İpekçi'nin Boxer Kış Kolleksiyonu'nu izliyordu.
Mesela telefonla biri aradı o an aranan kişi tuvalette olsun.Ne dersiniz ? "Şu an kendisi lavaboda efendim.O çıkınca sizi arasın." Bu da gerçeğin üstünü kibarlıkla örtme üslubudur.Arayan durumu anlar peki der kapatır.Ama telefonu açan bensem yandınız."Şu an kendisi sıçıyor efendim yirmi dakikadan öncede kalkmaz.Baya bildiğin patır patır gidiyor.Ben söylerim o sonra arar.Hadi iyi günler." Bende üslup tektir.
Hayırlı günler.
Mesela canınız sıkıldı "Bora bak hele ! Böyle koca koca adamlar gelse benim alt takımları avuçlasa çok güler misin lan ? " dese herhalde hemen oracıkta gülmeye başlarım.Zor ama yapılabilir.Eğer sizde günün birinde Papa olursanız seçilirken bütün kardinal meclisi sizin juniorları elden ele uzatacak.Sanırsın dolmuşta para uzatıyor.Herkes sırayla avuçlayıp geçecek.Çünkü zamanında kadın bir arkadaşımız bunları kandırmış.Bunlar da emin olmak için şimdi milletin orasını burasını avuçluyorlar.
Etiketlerde hiç yuvarlak rakam gördünüz mü ? 5 lira olan şeye bile 4.99 yazar adamlar.İnanın müşterinin gözünde bir etkisi vardır onun.Olmasa yaparlar mı lan !? 1000 tl olsun fiyatı 999 tl yazsın karısı koşarak kocasının yanına gider " Osmann bak televizyon full HD hem de bir milyar bile değil n'olur alalım bizdeki eskidi nolur !?!?! Eve gidimce başım ağrıyor demeyeceğim lütfen !!!" Bunada satış üslubu denir.
Herhangi bir işiniz vardır veya pazarlanacak malınız.Bir yerini unutmuş veya yanlış yapmış olabilirsiniz.Sorun değil.Cümleniz hazır."Modası böyle ablaaa !!!" Kot pantolunun kıçı tamamen yırtılmış mı !? Sakın atmayın onu kakalayacak,hayatı çok uçlarda yaşayan,yüzü piercingden görünmeyen biri illaki bulursunuz.Ki bulmuşlar metroda gördüm ben geçen sene.Çocuğun giydiği kotun göt kısmı komple yırttıktı.Arkadan gelen herkes Cemil İpekçi'nin Boxer Kış Kolleksiyonu'nu izliyordu.
Mesela telefonla biri aradı o an aranan kişi tuvalette olsun.Ne dersiniz ? "Şu an kendisi lavaboda efendim.O çıkınca sizi arasın." Bu da gerçeğin üstünü kibarlıkla örtme üslubudur.Arayan durumu anlar peki der kapatır.Ama telefonu açan bensem yandınız."Şu an kendisi sıçıyor efendim yirmi dakikadan öncede kalkmaz.Baya bildiğin patır patır gidiyor.Ben söylerim o sonra arar.Hadi iyi günler." Bende üslup tektir.
Hayırlı günler.
6 Temmuz 2010 Salı
O Kupa Hollanda'nın Olacak !
Hay benim aslanlarıma beee !!! Yürüyün be oğlum,bastırr oradannn,dağıt oradannn,yamult oradann... Fanatiklikten çıkıyorum.
Adım adım kupayı kaldırmaya giderken hala daha yok efendim Almanya alır yok efendim İspanya alır muhabetleri dönüyor.Herkes rahat olsun diyoruz Hollanda şampiyon olacak diyoruz yok yok !! Aslanlarımın gözünde o ışığı görüyorum ben.Adamlar inanmış bir kere o hava hissediliyor hepsinin üzerinde.Bir de ben inandım tamam.Bu çok ölümcül bir sırdır.Final maçından sonra hepiniz ile paylaşacağım bu inanma olayımı.Sadece bir kaç arkadaşım biliyor.
Evet bir ahtapot varmış maçların skorunu tahmin eden.Almanya'da yaşıyormuş.Yarın ki maç için İspanya kazanacak demiş.Bu şıkların içerisinde "Hollanda tecavüz ede ede kupayı alacak" yok mu acaba ?
Uzatmayalım.O kupa Sneijder'in elinde kalkarken benim gözlerimde sevinçten akan birkaç damla yaş,Hollanda karşıtlarının bağırmakdan götünden akan birkaç damla yaş ile karışacak ve oluşacak dereler beni Amsterdam'a götürecek.Hep bir ağızdan Hollanda diye bağıracağız.
Hayırlı günler !
4 Temmuz 2010 Pazar
Burç Garç Gurç
Evet sevgili okuyucularım size bu haftaki burçların açıklamasını Ay'dan Güneş'ten ve osuruktan nasıl nem kaptıklarını,yıldızların sıralanışına göre değişen ruh halinizi anlatacağım.Büyük Ayı Küçük Ayı'nın üstüne çıktı şu an.Evet,bir şeyler oluyor....Neyse özel hayat...
Ne burcu lan ? Bütün astrolog arkadaşlarımdan özür dileyerek ve sadece kendi düşüncelerimi yazacağımı belirterek konuya hafifden gireyim.Giriyorum....Girdim.
Hayatta bazı şeyler varki "Beni tekme tokat dövseler de keşke yanımda bunları konuşup tartışıp bir de insanların üzerine atmasalar" derim.Birisi kendi yaptığı boku sevgilisininde yaptığını sanandır."Sakınnn etrafınaa bakma,yolda düzgün yürüü !! " derken kendisi kıvırta kıvırta millete pas atarak yürür.Diğeri ise burçlardır efendim.
"Abi ben çıkmak istemiyorum evden valla bırak sen git maçı izlemeye.Ben şu an depresyondayım." diyor.Neymiş efendim burçlarda bu hafta içinde sıkıntı yaşayacağı yazıyormuş.Ruhsal bunalıma gireceği yazıyormuş...Karşımda halının üzerine sıçıp sonra dönüp bokunu karıştırsan bu kadar salak bir duruma düşemezsin gözümde.Kalk çık len dışarı !! Hayat dışarıda yaa !! Evde oturup ağlayıp sızlayıp ne olucak !! Neymiş burçlarda yazıyormuş.Zaten burçları okurken onu gördü ya sıkıntısı 3 se 5 e çıktı.İnanıyor ya akıllı.
Bir de metropol erkekleri artık bunları çıkarları için takip etmeye başladı."Kanka kalk kalk X burcunun yükseleninden dolayı en verimli ve çoşkulu zamanıymış bu hafta.Bu hafta düşürdük düşürdük yani anlayacağın.Hadi hazırlan bara gidiyoruz."
"Sevişelim mi?"
X Burcu kadını:
"Tabiki.Bu hafta seviştim seviştim yoksa önümüzdeki hafta yıldızların hareketi belli değil zaten."
Bazıları bu kadar da bokunu çıkarmamakla birlikte burcun her özelliğini benimser.Karamsarmış,çekiciymiş,sıcak kanlıymış...Hayır okuyan insan etkileniyor çünkü.Orada ne yazarsa onu kendinde olacakmış gibi görüyor.Yani birgün bir yerde " Y burcu bu sene bildiğin şerefsiz,göt oğlanı,yetim hakkı yiyen dallamanın önde gideni olacak" yazsalarda görsek.Lütfen çok merak ediyorum acaba öyle olmaya çalışacaklarmı."Dostum bak açıklayabilirim !! Ben senin paranı çalıp onu karıyla kızla yiyip üstüne de sana kredi kartı borcu takmak istemedim.Sanırım burcumun özelliği yüzünden oldu !!! Vurmaa !! "
Aile,akraba,çevre,öğretmen,arkadaş ne ise insan da odur.Bu kadar basit.Çalışkan ise, babası onu çocukken pazara götürüp bağırtmıştır ya da günde beş posta "çalış evladım" diyip kafasını sikmiştir.Pinti ise , ilkokuldaki en yakın arkadaşı verdiği 10 kuruşun lafını her zaman yapmıştır.Kaşar ise , çevresinde çok fazla kaşar arkadaşı veya akrabası vardır.İnsanlar sadece insanlardan etkilenir.Bir insan hayatındaki herkesi aldatıyorsa bilinki ailesi aldatma yüzünden dağılmıştır.Ya da 15 yaşındaki çocukluk aşkı tarafından aldatılmıştır.İki kıçı kırık gök cismi değil tamamen insanlar yüzünden kişilik gelişir ve değişir. Bu benim düşüncem.
Burcunuzu da alıp gidin hadi şimdi.
Hayırlı günler...
2 Temmuz 2010 Cuma
Geçirdik mi ?!?!
Bu resimden çıkan sonuçlar nelerdir ?
Kafam girdi.
Kafası girdi.
Giren çıkan belli değil .
Veni,Vidi,Vici
Oh yeeehh Wunderbarrr
Kuzey Kore'mi sandınız hemşerim ? Aslanlarım benim be helal olsun.Çingeneler köyüne geri döndü. Adım adım şampiyonluğa gidiyoruz. Herkes rahat olsun...
Tüm oyunculara benden birer mantarlı kek.
Go Holland Go !!!!
Kitap Tanıtımı Bölüm 3 : Küçük Arı
Yazar: Chris Cleave
Konu: Nijerya'da petrol savaşı sebebiyle Büyük Krallığa ,İngiltere'ye kaçmış bir göçmen kızın ve etrafındakilerin başından geçenler anlatılıyor.
Kitabın diliyle : " Dokuz parmaklı bir kadın,kostümünü hiç terk etmeyen bir süper kahraman , kimlik buhranında aklını yitiren bir adam ve Nijeryalı bir göçmen : Küçük Arı."
Yayınevi:Pegasus
Ben genelde neşeli olmayı severim.Kötü şeyler başıma geldiği zaman bile şükür etmeyi bilirim.Sanırım bu biraz küçüklükten birazda etrafımda gördüğüm ve duyduğum kötü olaylardan kaynaklanıyor.Ne olursa olsun"şükür sağlığım yerinde" derim.Alışkanlık...Bu kitap beni yine bu lafı etmeme ve sahip olduğum herşey için şükretmeme sebep oldu.
Kitap yazarımızın kitabın sonuna iliştirdiğine göre İngiltere'de göçmenlik sorunu yaşamış ve ülkesine geri gönderilmiş birçok kişinin anılarına dayanarak yazılmış bu kitap.Khaled Hosseini'nin kitapları ile aynı türe ve konuya sahip diyebilirim.Birkaç küçük fark : Orta Doğu yerine Afrika,Arapca yerine Nijerya İngilizcesi.Evet Nijerya'nın ingilizcesi farklıymış.Kendilerine ait bir İngiliz dili ve edebiyatına ve Nijerya ingilizcesi sözlüğüne sahipler.
Kitabın etkisinde kalmamak,burulmamak elde değil.Ana karakterlerimiz Sarah ve Andrew O'Rourke,Charlie ve tabiki Küçük Arı.Birkaç yan karakterle de süslenmiş romanımız.Küçük Arı mülteci yetiştirme merkezinden yolculuğa başlıyor ve olaylar o kadar sürekleyici geçiyor ki kitabı çok kısa sürede bitirirsiniz.Her insan kitap okumaya başlamak için iyi bir kitap arar ya.Bu o kitap.Al bunu sen bak beğenmezsen kaybettiğin zamanı ben sana iade edeceğim.Al lan !
Kitapdan birkaç güzel söz ile bu tanıtım yazısını bitirmek istiyorum :
"Barış,insanların birbirlerine gerçek adlarını söyleyebildikleri bir zamandır."
"Eğer yüzün hayatın ağır tokatlarıyla şiştiyse,gülümse ve şişman bir adammışsın gibi davran" Nijerya Atasözü
Lütfen sahip olduklarınızın kıymetini bilin.Durduk yerde kendinizi üzüp,sıkıp durmayın.Öyle salak bir dünyada yaşıyoruzki bir yarısı işkenceler içinde,sıkıntılar içinde,ölüm riski altında geçinmeye çalışıyor.Diğer kısmıda parayı bol bulmuş artık dünyada yapacak şeyi kalmamış bıktım bu dünyadan diyor.Vay annasınııı...
Hayırlı günler.
28 Haziran 2010 Pazartesi
Erkek Çocuğum Olsa...
Allah herkese sağlıklısını nasip etsin.Tabiki kız veya erkek olması farketmez ama gerçekten erkek çocuğum olmasını isterim.Olamazsa da olana kadar denemem.Hani öyle aileler varya on tane kız çocuğun arkasından bir erkek doğmuş.Buradan sesleniyorum her aile en az iki çocuk yapsın ! Villası olana,çocuğunu Amerika'da okutabilecek olana üç çocukda iyi gider.
Asıl meseleye gelirsek , eğer olurda bülüklü bir çocuk geçerse elime severken zarar veririm korkusu var bende.Çocuk ile çok fena çocuk olurum.O yedi yaşındaysa ben beş yaşına düşerim.Çocuk iki yaşındaysa , ben embriyo dönemine kadar geri dönerim.Kendi çocuğum olunca ne yapacağımı hala kestiremiyorum.Sünnetimdeki gibi iki babayiğit bulucam kollarımdan beni tutması için ki doğar doğmaz çocuğa zarar vermeyeyim.
Herşeyden önce spor okuluna vereceğim oğlumu.Futbol,basketbol,voleybol,eskrim,sumo,güreş farketmez..Çocuğun fiziksel gelişimi yanında ruhsal gelişimini de etkiliyor.Dayanıklılık,pes etmeme,arkadaşlık,liderlik bütün bu önemli nitelikleri işliyorlar spor okullarında.Tenis de olabilir ama Serena Williams çocuğumu yer diye korkuyorum.Televizyonda gördüğümde bile hemen kanalı çeviriyorum .Evlerden ırak...
Yüzmeyi kendim öğreteceğim.Aynı babamın bana öğrettiği gibi...Bizde yüzme babadan oğula geçer.Tutuyorsun çocuğun ensesinden suya daldırıyorsun.Tabi çocuk ağlıyor bağırıyor.Aldırmayacaksın daldırıp daldırıp çıkaracaksın.CIA ajanları gibi.MIT'de olur...
Mutlaka ve mutlaka bir sanat ve edebiyat dalıyla ilgilenmeli çocuk.Büyünce üç basamaklıları götüyle çarpmasına rağmen iki cümleyi yanyana getirememesini istemem.Türkçe'yi güzel kullanmalı.Küfür ederken bile hakkını vermeli Türkçe'nin."Aq" ,"amk" gibi kısaltmaları gerekli olmadıkça kullanmamalı ,açık açık yazmalı,"Breh breh buyur aslanım buyur" dedirtsin ağzını açtığında...
Birde ebeveynlerin ergenlik dönemindeki çocuğu karşısına alıp konuşmaları var.Cinselliktir,aşktır,bıyıktır,kıldır,yündür...Ben çocuğuma güveniyorum , onu vicdanlı biri olarak yetiştireceğim için o içinden ne gelirse onu yapsın.Hakedene hakettiği gibi davransın.Vur kır parçala bu maçı kazan diyeceğim.Canavar Cafer diyeceğim,Kerpeten Ali diyeceğim.Dalga geçeceğim tabi o da dalgaya vuracak ben öyle yapınca.Anası yandı valla...
Gönül rahatlığıyla sıçabilsin isterim çocuğum.Ben dışarıda rahat edemem,çok zorda kalmadıkça dışarıda tuvalete girmem ama çocuğum olsun gidip kendi ellerimle sıçırtacağım tuvaletlere.Ne düşünceli bir baba oldum lan ben...
Hayırlı günler.
Asıl meseleye gelirsek , eğer olurda bülüklü bir çocuk geçerse elime severken zarar veririm korkusu var bende.Çocuk ile çok fena çocuk olurum.O yedi yaşındaysa ben beş yaşına düşerim.Çocuk iki yaşındaysa , ben embriyo dönemine kadar geri dönerim.Kendi çocuğum olunca ne yapacağımı hala kestiremiyorum.Sünnetimdeki gibi iki babayiğit bulucam kollarımdan beni tutması için ki doğar doğmaz çocuğa zarar vermeyeyim.
Herşeyden önce spor okuluna vereceğim oğlumu.Futbol,basketbol,voleybol,eskrim,sumo,güreş farketmez..Çocuğun fiziksel gelişimi yanında ruhsal gelişimini de etkiliyor.Dayanıklılık,pes etmeme,arkadaşlık,liderlik bütün bu önemli nitelikleri işliyorlar spor okullarında.Tenis de olabilir ama Serena Williams çocuğumu yer diye korkuyorum.Televizyonda gördüğümde bile hemen kanalı çeviriyorum .Evlerden ırak...
Yüzmeyi kendim öğreteceğim.Aynı babamın bana öğrettiği gibi...Bizde yüzme babadan oğula geçer.Tutuyorsun çocuğun ensesinden suya daldırıyorsun.Tabi çocuk ağlıyor bağırıyor.Aldırmayacaksın daldırıp daldırıp çıkaracaksın.CIA ajanları gibi.MIT'de olur...
Mutlaka ve mutlaka bir sanat ve edebiyat dalıyla ilgilenmeli çocuk.Büyünce üç basamaklıları götüyle çarpmasına rağmen iki cümleyi yanyana getirememesini istemem.Türkçe'yi güzel kullanmalı.Küfür ederken bile hakkını vermeli Türkçe'nin."Aq" ,"amk" gibi kısaltmaları gerekli olmadıkça kullanmamalı ,açık açık yazmalı,"Breh breh buyur aslanım buyur" dedirtsin ağzını açtığında...
Birde ebeveynlerin ergenlik dönemindeki çocuğu karşısına alıp konuşmaları var.Cinselliktir,aşktır,bıyıktır,kıldır,yündür...Ben çocuğuma güveniyorum , onu vicdanlı biri olarak yetiştireceğim için o içinden ne gelirse onu yapsın.Hakedene hakettiği gibi davransın.Vur kır parçala bu maçı kazan diyeceğim.Canavar Cafer diyeceğim,Kerpeten Ali diyeceğim.Dalga geçeceğim tabi o da dalgaya vuracak ben öyle yapınca.Anası yandı valla...
Gönül rahatlığıyla sıçabilsin isterim çocuğum.Ben dışarıda rahat edemem,çok zorda kalmadıkça dışarıda tuvalete girmem ama çocuğum olsun gidip kendi ellerimle sıçırtacağım tuvaletlere.Ne düşünceli bir baba oldum lan ben...
Hayırlı günler.
25 Haziran 2010 Cuma
5 Kişiye Sorduk : Aşk-ı Memnu Nedir ?
Bitti...Üzüntüler içerisindeyim yazmaya elim gitmiyor resmen.Nasıl biter ? Ne yaptın sen Bihter ? Lost'u da Aşk-ı Memnu'yu da izlemedim fakat Aşk-ı Memnu'nun Lost'dan daha büyük sükseyle bittiğini sanıyorum.Son bölümünün hatrına ilk ve son kez izledim.İzlerken de kuzene sürekli bu nedir necidir diye sordum.Az çok kulak dolgunluğu vardı tabiki...Dizi bittiğinde dayanamadım, kendimi kamuoyu yoklaması yapmak için sokaklara attım.Ve herkesin gözünde diziden hatıra birkaç damla gözyaşı buldum.
1. "Merhaba iyi geceler..Aşk-ı Memnu nedir ? İzliyor muydunuz ? Yorumlarınızı alabilir miyim ?"
Ergenekon Subayı: "Bihter bizim en gizli elemanımızdı...Baktık ki Adnan herşeyi öğrendi intihar kararını biz verdik.O da uyguladı...Vatan sağolsun."
2. "Selamun aleykum dede nasılsın ? İyimisin ? Aşk-ı Memnu'yu biliyor musun duydun mu hiç ?"
Mercan Dede: "Ben Amerikada bir baloya davetliydim.Final bölümü olduğunu bilmiyordum. Behlül'ün Adnan Bey'e atlaması en az bir yıl sürer diye düşündüğümden bu kadar çabuk biteceğini beklemiyordum.Yoksa Adnan Bey'e de atladıda benim mi haberim yok !? Hemen bana Youtube bulun !! "
3. "Pardon bakar mısınız ? Aşk-ı Memnu'yu nasıl bilirdiniz ? "
Aşk-ı Memnu Fanı: "Bizim evde şu anda hayat durmuş durumda...Eskiden o kadar mutluyduk ki...Aşk-ı Memnu olduğu akşamlar görümceler,baldızlar,yiğenler toplaşır dizideki gibi birbirimize kayışırdık.Sonra dönüp birde "Sen benim oğlum gibiydin,kızım gibiydin" diye birbirimize takılırdık...Ahhh ahhhh"
4. "İyi geceler. Sizce Aşk-ı Memnu nedir ?"
Ev Adamı: "Ben bilmem hanımım bilir ama genelde perşembe akşamları evden çıkmıyorduk.Hanımım işten gelince yemek derdi olmasın diye hep dışarıdan sipariş veriyorduk.İnanır mısınız Aşk-ı Memnu olduğu akşamlar elim ayağım titriyordu.Arkadaşlarla okey günü bile yapamıyorduk..."
5. "Evet son olarak yine Kerkcan'a soruyoruz.Söyle bakalım Kerkcan Aşk-ı Memnu nedir ? "
Kerkcan: " Behhhlüüü vaaa Bihhhhteee vaaa Adnannn vaaa hepsi Bihteeeyeee vuyuyooyyy Bihteeedee hep kendineee vuyduyuyoyyy amaaa ... Bihteee ühühüühüühüh"
Ağlama yavrum ağlama çocuğum...Evet bir araştırma ile daha karşınızdaydım.Bir dahaki araştırmaya kadar kendinize iyi bakın efendim.
Hayırlı günler...
22 Haziran 2010 Salı
Plaj Halleri
Aloorss on dancee ... Aloorsss on dancee... Her yerde çalıyor her yerde ...Bakkalda,plajda,karakolda,manavda,kasapta...Adam elinde satır ile dans ediyor."Fransızca öğrenmek için boşuna para vermeyeyim bari" dedim bende...Böyle giderse iki yaza kadar fransızcayı sökerim..
Şükür kavuşturana.5+1 günlük tatilde güneşin altında fazladan yatıp,geçirdiğim cerrahi operasyonla bir kaç ekleme yaptırdıktan sonra esmerlikten tamamen zenciliğe dönüşümü kutluyorum.Bu günü Zenci Bayramı ilan ediyorum.Alışma evresindeyim.Vucudu dengelemek için arkaya doğru hafif kaykılıp yürüyorum.
Tatil süresinin bir kısmını plajda geçirdiğim için size elimden geldiğince gözlemlerimi aktarmaya çalışayım.Bir kere baştan merak edenlere söyleyeyim ; üstsüz birini görmedim arkadaşlar.Altsız gördüm ama üstsüz görmedim.Artık biliyorsunuz ki ipli bikiniler çıktı o kadar çok ip vardıki herhalde yanlış ipi çekti arkadaş...
Güneşlenmek için yattığınızda yanınızdan birşey geçer ve sizi hem ıslatır hem de üstünüzü başınızı kum yapar.Köpek sanırsınız,kedi sanırsınız dönüp baktığınızda şirinler şirini bir çocuk çıkar o.Siniriniz yatışır ama yinede çocuğun elini bırakan ebeveyne bir kaç küfür edip yatmaya devam edersiniz.
Plajdan ayrılmak üzere olan insanlar plajdan kalkarlarken,önce üstlerindeki kumları etrafındaki insanların ağzına burnuna kaçırırlar.Yetmez yattığı havlusunu silkip onun üstündeki kamyon dolusu kumlada insanları olduğu yere gömerler.İnsan gibi temzilenin insan ! Gel artan mısır koçanlarınıda kıçımıza sok bari !
Gece plajda oturmak ayrı bir fantazidir.Tepenizde yıldızlar,altınızda serincecik kum,karşınızda hafif dalgalı bir deniz...Denizin sesi 15 dakikada bir çişimi getirse de benim için ayrı bir rahatlatıcı ve dinlendirici hali oluyor o ortamın.Yanıma işemek için boş bir pet şişe alıyorum ve hiç kalkmadan bütün gece oturuyorum.
Pazar günleri plajlara plaj denmez.Daha çok Mahşer denir.Hani herkes ölmüşte yargılanmak için bekliyormuşcasına bir kalabalık.Herkes birbirinden farklı tipte ve herkes farklı bir yere koşuşturuyor.Kimisi suyun altından kızları takip ediyor,kimisi 20 yaşında olmasına rağmen kumdan kale yapıyor,kimisi erkek çocuğunun altını çıkarmış dal daşak koşmasını izliyor...Ve en kötü yanı ise denizi bok götürüyor.O kadar insana bırak denizi,hava bile dayanmaz.Metrelerce yüzüyorsun deniz hala bulanık.Kollarına sürekli naylon poşet,yosun,gazete filen takılıyor..Bizim kuzenin kafasına bebek bezi gelmiş..O koşan çocuk düşürmüş galiba.
Bir başka can yakıcı konu ise plaj kumunun sıcaklığıdır.Mutlaka denize yakın koyarım ben havlumu yoksa denize girene kadar ayağım ateşte yürümüş gibi yanar.Koşamayan insanların kanatlanıp uçtuğunu gördüm ben o sıcak kum yüzünden..Denize iniş için sahil güvelikten izin istiyorlardı...
Uzunca bir süre İzmir'deyim.Çok özlemişim İzmirimi çocuk gibi sırıtarak döndüm evime.İzmirlilere bir uyarı.Lütfen İnönü Caddesini mümkün olduğunca az kullanınız.Belediye metro çalışması yüzünden bütün caddaye tecavüz etmiş.
Hayırlı günler.
Şükür kavuşturana.5+1 günlük tatilde güneşin altında fazladan yatıp,geçirdiğim cerrahi operasyonla bir kaç ekleme yaptırdıktan sonra esmerlikten tamamen zenciliğe dönüşümü kutluyorum.Bu günü Zenci Bayramı ilan ediyorum.Alışma evresindeyim.Vucudu dengelemek için arkaya doğru hafif kaykılıp yürüyorum.
Tatil süresinin bir kısmını plajda geçirdiğim için size elimden geldiğince gözlemlerimi aktarmaya çalışayım.Bir kere baştan merak edenlere söyleyeyim ; üstsüz birini görmedim arkadaşlar.Altsız gördüm ama üstsüz görmedim.Artık biliyorsunuz ki ipli bikiniler çıktı o kadar çok ip vardıki herhalde yanlış ipi çekti arkadaş...
Güneşlenmek için yattığınızda yanınızdan birşey geçer ve sizi hem ıslatır hem de üstünüzü başınızı kum yapar.Köpek sanırsınız,kedi sanırsınız dönüp baktığınızda şirinler şirini bir çocuk çıkar o.Siniriniz yatışır ama yinede çocuğun elini bırakan ebeveyne bir kaç küfür edip yatmaya devam edersiniz.
Plajdan ayrılmak üzere olan insanlar plajdan kalkarlarken,önce üstlerindeki kumları etrafındaki insanların ağzına burnuna kaçırırlar.Yetmez yattığı havlusunu silkip onun üstündeki kamyon dolusu kumlada insanları olduğu yere gömerler.İnsan gibi temzilenin insan ! Gel artan mısır koçanlarınıda kıçımıza sok bari !
Gece plajda oturmak ayrı bir fantazidir.Tepenizde yıldızlar,altınızda serincecik kum,karşınızda hafif dalgalı bir deniz...Denizin sesi 15 dakikada bir çişimi getirse de benim için ayrı bir rahatlatıcı ve dinlendirici hali oluyor o ortamın.Yanıma işemek için boş bir pet şişe alıyorum ve hiç kalkmadan bütün gece oturuyorum.
Pazar günleri plajlara plaj denmez.Daha çok Mahşer denir.Hani herkes ölmüşte yargılanmak için bekliyormuşcasına bir kalabalık.Herkes birbirinden farklı tipte ve herkes farklı bir yere koşuşturuyor.Kimisi suyun altından kızları takip ediyor,kimisi 20 yaşında olmasına rağmen kumdan kale yapıyor,kimisi erkek çocuğunun altını çıkarmış dal daşak koşmasını izliyor...Ve en kötü yanı ise denizi bok götürüyor.O kadar insana bırak denizi,hava bile dayanmaz.Metrelerce yüzüyorsun deniz hala bulanık.Kollarına sürekli naylon poşet,yosun,gazete filen takılıyor..Bizim kuzenin kafasına bebek bezi gelmiş..O koşan çocuk düşürmüş galiba.
Bir başka can yakıcı konu ise plaj kumunun sıcaklığıdır.Mutlaka denize yakın koyarım ben havlumu yoksa denize girene kadar ayağım ateşte yürümüş gibi yanar.Koşamayan insanların kanatlanıp uçtuğunu gördüm ben o sıcak kum yüzünden..Denize iniş için sahil güvelikten izin istiyorlardı...
Uzunca bir süre İzmir'deyim.Çok özlemişim İzmirimi çocuk gibi sırıtarak döndüm evime.İzmirlilere bir uyarı.Lütfen İnönü Caddesini mümkün olduğunca az kullanınız.Belediye metro çalışması yüzünden bütün caddaye tecavüz etmiş.
Hayırlı günler.
17 Haziran 2010 Perşembe
Yazın Nimetleri
Bizim burada Nimet diye bir kız var yazları nasıl güzel oluyor off... Yok yok...Yaz mevsiminin nitelikleri ve getirdikleri hakkında bir şeyler gevelemek istiyorum.Anlatabileceklerim zenci pipisi kadar uzun olmakla birlikte ben onu kırpıp kesip Japon pipisi uzunluğunda tutmaya çalışacağım.
Şimdi efendim yaz denince akla ilk ne gelir ? Tabiki akraba ziyaretleri,bayramlar,kandiller,meydan gösterileri ...Bugün kandilmiş.Lafa nasıl gireceğimi bilemediğimden saçmaladım bir cümle öncesinden.Kandiliniz mübarek olsun.
Bir kere karpuz geliyor aklıma benim.Hem mecazi hem gerçek anlamda...Mecazını karıştırmadan hemen gerçeğine geçersek ben karpuz konusundan çok rahatsızım.Üzerinize afiyet yemeye başladığım an ile çişimin gelme anı arasında , ışık hızının bir kaç mertebe altı kadar fark var.Hatta birgün kendimi kandırayım dedim tam ağzıma götürüp geri çektim,alttan da çişim geldi gitti.Bir ben kandırıyorum bir o kandırıyor.Dayanamadım vurdum tokadı...(Bkz. Slap The Sergeant )
Deniz veya havuz konusuna gelince...Benim felsefem şudur."Kılıç kınından çıktımı can almadan yerine konmaz" derler ben de altıma deniz şortumu giydiysem o denize gidilecek arkadaş.Ben ona kendimi haızrlamışım hatta şartlamışım , o denize veya havuza gidilecek !! Bazen böyle ayarlamaya çalışıyoruz olmuyor tek başıma gidesim bile geliyor bu yüzden.Hiç olmadı leğene suyu dolduruyorum ayaklarımı içine koyuyorum.Kafaya da bir şnorkel...
Yazın en sevdiğim yanlarından biride duştan sonra saçımı kurlamıyorum.Köpekler gibi kafamı sağa sola seri şekilde bir kaç kez sallıyorum ve hayatıma devam ediyorum.Bazen aklıma salak salak şeylerde gelmiyor değil...Nasıl olsa sıcakta kuruyor diye duştan anadan doğma çıkıp sağda solda hebele hübele koşmak istiyorum.Nasıl olsa kurur abi...
Ve hayattaki en büyük korkum.Yıllardır denize havuza gidiyoruz ve şükürler olsunki daha başıma gelmedi.Ben yüzmeyi severim ve kulaçlarken kendimi kaybederim.Hani bir gün Yunan adalarına çıkacağım diye korkuyorum.Havuz da o sorun yok tabiki kafayı duvara vurunca duruyorum kendiliğimden.O kadar kendimi kaybediyorum ki yıllar önce bir teyzenin kafasına koydum kulacı resmen.Kafamı sudan çıkardığımda başını acı içinde tutan bir tayze görünce hemen geri vitese aldım uzaklaştım.
Bu nirvana seviyesinde yüzüşlerim yüzünden birgün olurda altımdan şortum çıkıp giderse ve ben farketmeden denizden çıkarsam diye çok korkuyorum...Düşünsenize..Ya da düşünmeyin daha iyi...Hemen resmi çiziyorum sizin için : Herkesi gözü benim üzerimde.Ama herhalde herkes bir suça ortak olmuş kimsenin gözüme bakacak cesareti yok.Boyunları bükük aşağıya doğru bakıyorlar...Herkesin yüzünde munzurca bir gülümseme,birkaç kişinin eli istemsiz gözlerini kapatmış,bir kaç kişide bayılmış...
Bu yazın hayatınıza yenilikler ve huzur getirmesini diliyorum.Saat 11:00 ve 17:00 saatleri arası mümkün olduğunca dışarı çıkmayınız efendim.Keneler şehre inmiş,birkaç sektörü de ele geçirmiş.
Hayırlı günler.
Twitter:http://twitter.com/MizahiGeveze
Şimdi efendim yaz denince akla ilk ne gelir ? Tabiki akraba ziyaretleri,bayramlar,kandiller,meydan gösterileri ...Bugün kandilmiş.Lafa nasıl gireceğimi bilemediğimden saçmaladım bir cümle öncesinden.Kandiliniz mübarek olsun.
Bir kere karpuz geliyor aklıma benim.Hem mecazi hem gerçek anlamda...Mecazını karıştırmadan hemen gerçeğine geçersek ben karpuz konusundan çok rahatsızım.Üzerinize afiyet yemeye başladığım an ile çişimin gelme anı arasında , ışık hızının bir kaç mertebe altı kadar fark var.Hatta birgün kendimi kandırayım dedim tam ağzıma götürüp geri çektim,alttan da çişim geldi gitti.Bir ben kandırıyorum bir o kandırıyor.Dayanamadım vurdum tokadı...(Bkz. Slap The Sergeant )
Deniz veya havuz konusuna gelince...Benim felsefem şudur."Kılıç kınından çıktımı can almadan yerine konmaz" derler ben de altıma deniz şortumu giydiysem o denize gidilecek arkadaş.Ben ona kendimi haızrlamışım hatta şartlamışım , o denize veya havuza gidilecek !! Bazen böyle ayarlamaya çalışıyoruz olmuyor tek başıma gidesim bile geliyor bu yüzden.Hiç olmadı leğene suyu dolduruyorum ayaklarımı içine koyuyorum.Kafaya da bir şnorkel...
Yazın en sevdiğim yanlarından biride duştan sonra saçımı kurlamıyorum.Köpekler gibi kafamı sağa sola seri şekilde bir kaç kez sallıyorum ve hayatıma devam ediyorum.Bazen aklıma salak salak şeylerde gelmiyor değil...Nasıl olsa sıcakta kuruyor diye duştan anadan doğma çıkıp sağda solda hebele hübele koşmak istiyorum.Nasıl olsa kurur abi...
Ve hayattaki en büyük korkum.Yıllardır denize havuza gidiyoruz ve şükürler olsunki daha başıma gelmedi.Ben yüzmeyi severim ve kulaçlarken kendimi kaybederim.Hani bir gün Yunan adalarına çıkacağım diye korkuyorum.Havuz da o sorun yok tabiki kafayı duvara vurunca duruyorum kendiliğimden.O kadar kendimi kaybediyorum ki yıllar önce bir teyzenin kafasına koydum kulacı resmen.Kafamı sudan çıkardığımda başını acı içinde tutan bir tayze görünce hemen geri vitese aldım uzaklaştım.
Bu nirvana seviyesinde yüzüşlerim yüzünden birgün olurda altımdan şortum çıkıp giderse ve ben farketmeden denizden çıkarsam diye çok korkuyorum...Düşünsenize..Ya da düşünmeyin daha iyi...Hemen resmi çiziyorum sizin için : Herkesi gözü benim üzerimde.Ama herhalde herkes bir suça ortak olmuş kimsenin gözüme bakacak cesareti yok.Boyunları bükük aşağıya doğru bakıyorlar...Herkesin yüzünde munzurca bir gülümseme,birkaç kişinin eli istemsiz gözlerini kapatmış,bir kaç kişide bayılmış...
Bu yazın hayatınıza yenilikler ve huzur getirmesini diliyorum.Saat 11:00 ve 17:00 saatleri arası mümkün olduğunca dışarı çıkmayınız efendim.Keneler şehre inmiş,birkaç sektörü de ele geçirmiş.
Hayırlı günler.
Twitter:http://twitter.com/MizahiGeveze
15 Haziran 2010 Salı
5 Kişiye Sorduk : Vuvuzela Nedir ?
Daha temin tuvallette oturmuş düşünürken (?????) aklıma yeni bir atraksiyon geldi.Evet bundan sonra çeşitli konularda yoldan geçen herhangi 5 kişinin,eğer varsa,fikrini sizinle paylaşacağım.
Bu ilk bölümün konusu,Dünya Kupası nedeniyle hergün duyduğumuz,duymak zorunda olduğumuz Afrika'ya özgü ,125 cm boyunda üflemeli bir çalgı olan Vuvuzela...Bakalım sokaktaki halk Vuvuzela hakkında neler biliyor ...
1."Merhaba. Vuvuzela nedir sizce? Daha önce duydunuz mu ? "
Emekli Öğrenci : "Aaa o bizim Kâsım Abinin lakabıdır.Vuvuzela Kâsım derler mahallede ona.Siyahi bir abimizdir kendisi ama lakabının nereden geldiğini bilmiyoruz.Görmedik."
2."Selamlar bir dakikanızı alabilir miyim ? Vuvuzela nedir ?"
İş kadını: " Aauuvvvv...Geçen gün arkadaşım Afrika'dan ısmarlamış 4 taneeee...Bütün kızlar evde topladık... Muhteşemdi.."
3."Pardon bakar mısınız ? Vuvuzela nedir biliyor musunuz ?"
Yeminli Manav : "İki dakika maç zevkim var her koltuğa oturduğumda o meretin sesini duymamak için televizyonun sesini kısıyorum.Kafamızı si... yeter a... k.... maç mı izleyeceğiz gürültümü çekeceğiz.S...tir g.. lan sende burdan a..... hoşafı" vuvuzelenızı s.... ... .....................
4. " Teyze iyi günler. Vuvuzela nedir teyzem duydun mu hiç ? "
Tey-Z : "Yoo mannn... Suckk ittt... Baba anlamadım ki herkesin ağzında var bir tanee.Emzik gibi ağızlardan düşmüyor meret...Üfle üfle nereye kadar hacı bir yerden sonra tükürük birikiyor biliyosun...Bu arada yarın yeni kasedim çıkıyor...Albümün ismi "Al bunu alamaz mısın Sen ne biçim Vuvuzelasın. ?! "
5. " Evet son konuğumuz 3 yaşındaki Kerkcan...Söyle bakayım Kerkcan Vuvuzela nedir ?"
Kerkcan: " Eeee sindiii vuuvuuu yapağken uff olduu annemm..Babammla annemiii yakaladmmm odadaaa vuuuuuuuuuu yapıyoyardıııııııı vuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuu ...."
Başka bir araştırma konusuyla tekrar birlikte olmak dileğiyle.Kendinize iyi bakınız efendim.
Hayırlı günler.
14 Haziran 2010 Pazartesi
Kitap Tanıtımı Bölüm 2 : Darül Fesad
Kitabın ismi : Darül Fesad
Yazar: Erk Acarer
Konu: Kanuni Sultan Sülayman ölmüş, tahta II. Selim geçmişti...
Yayınevi : İnkilap
Kitap zevkim yaşanmışlıklar üzerinedir...Yakın veya uzak farketmez her türlü tarihi okumayı seviyorum.Çünkü öğreniyorum.Uydurulmuş ve popodan yaratılmış ilişkileri ve karakterleri okumanın bir faydası olduğunu zannetmiyorum.Bence orada okuduğunuz ve aklınızda kalan sadece yazarın hayal gücü.Okuma alışkanlığı kazanmak ise tek yararı...
Kitabımıza gelecek olursak,Duraklama döneminin hemen başına gelinmiş,Kanuni sefer sırasındayken vefat etmiş fakat bu ordunun morali düşmesin diye ordudan saklanmıştır.Hatta bunun için cesed yıkayan ve namazını kıldıran imamlar bile öldürülmüştür.
Kitap bir kaç kişinin gözünden bölüm bölüm,atlaya atlaya devam etmektedir.Başlıca karakterler Ferhad ağa,Hatice,Ali,Sokullu Mehmet Paşadır.Kanuniden sonra gelen gencecik ve zevke düşkün şehzadeler sadece yiyip içmiş mikmişdir afedersiniz.Sokullu,sadrazam olarak görünsede hatırı sayılır bir süre ülkenin her işine elini atmış,padişah gibi ülkeyi yönetmiştir.
Erk Acarer'e gelince,"%100 İstanbul" isimli diğer kitabında da Topkapı Sarayı için söylediği bazı sözler ve bu kitaptaki olayları anlatış şekli ile sanki Osmanlı karşıtı bir yazar izlenimi verdi bana."%100 İstanbul" kitabını daha almadım fakat bir radyo programında kendi ağzından bazı kısımlarını dinledim.Böyle yazarlar olmasaydı tarihimizin kötü yanlarını göremeyecektik belkide.O yüzden hiçbir yazarı ,kendi fikirlerimle uymuyor diye eleştirmem.
Bu kitapda günümüzde kullanılan bazı deyimlerin nasıl meydana geldiğini,o zamanların aşklarını,pisliklerini,saray entrikalarını yani bir nevi Osmanlının nasıl duraklamaya girdiğini bulacaksınız.Tek bir şey söylemek istiyorum.Kanuni'nin öldüğü sefer bittiğinde ve kale ele geçirildiğinde yeniçeriler,kadınlara ,"ganimet" gözüyle bakarak, hiç kocasına çoluğuna çocuğuna aldırmadan tecavüz edebiliyorlardı.Oysaki Fatih Sultan Mehmet koca bir imparatorluğu yıkıp,İstanbul'u feth ettiğinde hiç kimsenin malına ve canına zarar vermemiş,hiç bir inancı ve milliyeti kötülememiştir.
Bir devletin geleceği malesef ki baştaki insanların kişiliğine bağlı gördüğünüz gibi...Burada yazımı bitiriyorum ve size iyi okumalar diliyorum.
Hayırlı Günler.
Yazar: Erk Acarer
Konu: Kanuni Sultan Sülayman ölmüş, tahta II. Selim geçmişti...
Yayınevi : İnkilap
Kitap zevkim yaşanmışlıklar üzerinedir...Yakın veya uzak farketmez her türlü tarihi okumayı seviyorum.Çünkü öğreniyorum.Uydurulmuş ve popodan yaratılmış ilişkileri ve karakterleri okumanın bir faydası olduğunu zannetmiyorum.Bence orada okuduğunuz ve aklınızda kalan sadece yazarın hayal gücü.Okuma alışkanlığı kazanmak ise tek yararı...
Kitabımıza gelecek olursak,Duraklama döneminin hemen başına gelinmiş,Kanuni sefer sırasındayken vefat etmiş fakat bu ordunun morali düşmesin diye ordudan saklanmıştır.Hatta bunun için cesed yıkayan ve namazını kıldıran imamlar bile öldürülmüştür.
Kitap bir kaç kişinin gözünden bölüm bölüm,atlaya atlaya devam etmektedir.Başlıca karakterler Ferhad ağa,Hatice,Ali,Sokullu Mehmet Paşadır.Kanuniden sonra gelen gencecik ve zevke düşkün şehzadeler sadece yiyip içmiş mikmişdir afedersiniz.Sokullu,sadrazam olarak görünsede hatırı sayılır bir süre ülkenin her işine elini atmış,padişah gibi ülkeyi yönetmiştir.
Erk Acarer'e gelince,"%100 İstanbul" isimli diğer kitabında da Topkapı Sarayı için söylediği bazı sözler ve bu kitaptaki olayları anlatış şekli ile sanki Osmanlı karşıtı bir yazar izlenimi verdi bana."%100 İstanbul" kitabını daha almadım fakat bir radyo programında kendi ağzından bazı kısımlarını dinledim.Böyle yazarlar olmasaydı tarihimizin kötü yanlarını göremeyecektik belkide.O yüzden hiçbir yazarı ,kendi fikirlerimle uymuyor diye eleştirmem.
Bu kitapda günümüzde kullanılan bazı deyimlerin nasıl meydana geldiğini,o zamanların aşklarını,pisliklerini,saray entrikalarını yani bir nevi Osmanlının nasıl duraklamaya girdiğini bulacaksınız.Tek bir şey söylemek istiyorum.Kanuni'nin öldüğü sefer bittiğinde ve kale ele geçirildiğinde yeniçeriler,kadınlara ,"ganimet" gözüyle bakarak, hiç kocasına çoluğuna çocuğuna aldırmadan tecavüz edebiliyorlardı.Oysaki Fatih Sultan Mehmet koca bir imparatorluğu yıkıp,İstanbul'u feth ettiğinde hiç kimsenin malına ve canına zarar vermemiş,hiç bir inancı ve milliyeti kötülememiştir.
Bir devletin geleceği malesef ki baştaki insanların kişiliğine bağlı gördüğünüz gibi...Burada yazımı bitiriyorum ve size iyi okumalar diliyorum.
Hayırlı Günler.
13 Haziran 2010 Pazar
Zekadır Elle Tutulan
Çok Önemli Not:Videoyu izlemeden geçmeyiniz.Ben dinine bağlı biri olarak , gerçekten ters birşey olsaydı buraya koyup üstüne de yazı yazmazdım.Zaten dayıda okumaya başlamadan önce açıklıyor."Ne Allah'ı kızdırayım ne de komutanı" diyor.Lütfen tamamen mizahi bir gözle izleyiniz.
İşte bu !!! Görmek istediğim bu ! İddaa ediyorum her Türk evladı bu kadar zeki doğuyor bu topraklarda.Sonradan çevre,tv,bilgisayar gibi etmenler yüzünden mallaşıp,buharlaşıp gidiyor o akıl.Ama onu koruyanlar beni zevkten titretiyor.Videoyu izlerken bir yandan yarıldım bir yandan titredim böyle şizofrenler gibi , sara hastaları gibi yerlerde kıvrandım.
Şu dayım gibi bir akrabam yokki ! Valla yok billa yok ... Olsaydı çocukken yanına staja giderdim,büyüyünce de okuluna giderdim.Şöyle bir büyüyüğüm olsaydı yanımda nolurdu acaba? Çok kızdım ve hüzünlendim şimdi.Neyse ölmüşle,gömmüşe çare bulunmaz derler.Ölmüşle,olmuşa çare bulunmaz derler,pardon...
Olay şu ki askerdeyken dayımı komutanları çağırmış ve Kuran okumasını istemiş.Hem de rakı masasındayken...Ciddi konulara girmiyorum şimdi ama yanlış bir davranış bence...Neyse...Dayıda bakmış ki ilaç dolabı karşıda başlamış kutuların üzerinden okumaya...Benim anladıklarım arasında Teramisin var,B vittin C diyor bir yer de,bir yerde de ilaç firması olan Roche yi söylüyor...Eğer daha başkalarını anlayan varsa paylaşsın lütfen ben çıkaramadım diğerlerini.
Bence,günümüzde,mecazi anlamda elle tutulan en önemli değer,zekadır.Tabi diğer elle tutulan şeyleride gözümün önüne getirip bunu söylüyorum.Çok da gözümün önüne getirmek istemiyorum sabah sabah ama...Tabi insandan insana değişir..."Zeka" diye de tutturmam illa...Kimseye de tutturmadım zaten.Yani ısrar etmedim bu konuda...Çünkü biliyorumki "Para" herşeyden önce geliyor artık.10 kişiden 8'i para 1'i aşk 1'i zeka ve insanlık diyor ya en sondaki "1" benim.Aşk da derim yerine göre ama para dediğimi duyan olmamıştır bugüne kadar...Çünkü hep içimden söylerim...Yok lan söylemem.
Zeka geliştirmek için okumak,izlemek,dinlemek gerekir.Ve tabiki çevreden gelen,beyin uyuşturucularına "Dur" diyebilmek gerekir.Mümküm oldukça sosyalleşmek gerekir.Sosyalleşmek derken,bara gidip,bayılana kadar içip,sabah hem cinsinizle kendinizi aynı yatakta bulmaktan bahsetmiyorum...
Bu videoyu kalbimin en güzel köşesine yerleştirip huzurunuzdan öyle ayrılıyorum.Bu zeka seviyesinde bir memlekette yaşamak bana mutluluk ve gurur veriyor.
Hayırlı günler...
12 Haziran 2010 Cumartesi
İnsani Davranışlar
Öyle bir rahatladım ki gün itibariyle hani beyinde durdu yazacak şey gelmiyor aklıma.Dur bakalım ne çıkacak...
Evet kadın-erkek ilişkilerinin diyolog kısmını inceleyeceğim...
Kendime göre konuşuyorum,benim kadınlardan beklentim biraz farklı olabilir.Hani bazıları çok kibar olsun,mini mini olsun ağzından "bok" kelimesi dahi çıkmasın ister.Hatta kendi de kızın yanında "kaka" kelimesini anca kullanabilir.Hayır benim anlayamadığım sen kızın yanında değil iken milletin teyzesiyle dayısıyla grup yap,önüne gelene söv,kulaklarını kıpkırmızı yap,sonra kızın yanında "Sevgilim şu çocuğun yaptığını görüyor musun ? Hiç tasvip etmedim yaramazı.Terbiyesizz..." diye birden falsolu top gibi dön şehzade ol çık... Bunlara halk arasında ne deniyor bilmiyorum ama ben direk yavşak diyorum hiç utanmıyorumda...
Hayır kızlarda aynı...Ben bir kız gördüm yıllar yıllar önce,sene 1945 (yok lan ),güzellikten gözünüzü kıza dikemezsiniz,gözleriniz kamaşır.Hani yanınıza bir metre yaklaşsa kalbinizi filen durur öyle güzel.Ama gel görki tam yanımdan geçerken bağıra bağıra "A..... Ko...." diye bağırdı.Ben ayıplamadım tabiki.Ama şaşırmadım da değil..."Bu performansı sevgilinin yanında da göster aferin,doğru yoldasın" dedim,döndüm gittim.
Hayır bakın herşeyin bir sınırı vardır.Hani küfür kıyamet de edin demiyorum sevgilinizin yanında..."Aşkımmm seni nasıl seviyorum lann sokarımm dünyaya senin için !!! Sokarımm !!!"--
"Ayyyy benim kuşumaaa bakk !!! Kuşu kalkmaz kuşum benimmm sokabilirsen sokk !!! "
Bu kadar da değil yani.Örnek olsun diye yazdım.Tadında bırakın.Mesela insan sevdiğinin çok kızdığında aşırı küfür etmesine bozulmamalıdır bence.Anlayışlı olmalıdır.Espri eğer cuk oturacaksa ona da kızmamalıdır.Espri bir sanattır.Kibarlık ayağına sanatı mahvetmeyiniz.
Ben kendi adıma sevdiğim kızın etrafımızdaki insanlara göre davranmasını isterim.İnsanlar kabaysa kaba,kibarsa kibar,çocuksa sevecen,hayvansa hayvansever,yaşlıysa saygılı davranmasını isterim...Yalnız kaldığımızda ağzını bozabilir ama durduk yere değil.Hararetli bir tartışmada birine sövebilir,bana sövebilir bunlar benim için sorun olmamıştır olmaz da...Ben insanın böyle ağzına geleni esirgemeyenini,dürüst olanını,"En son ne zaman sıçtın ?" diye sorduğumda " Haftada birkaç kez yapıyorum" diyenini severim...Bazısı sanki hiç sıçmıyormuş,işemiyormuş gibi davranıyor.Onların göbekten vidanjörü bağlayıp öyle alıyorlar...Hayır işin komedisi,ben biraz daha üstelesem " Benim popomm yokki zaten sıçayımmmaaaaaaahhhhhhh!!! Ayyy cemalll ne diyorrr buuu offf sıkıldımmm kalllkkk " diyecek kadar insanlıklarını inkar edecekler...
Neyse bugünlük bu kadar olsun.Siz siz olun içinizden geçeni saklamayın.İnanın öyleyken etrafınızda olan insanlardan size hiçbir zarar gelmez.Sizi hertürlü badireden de korur.Gerçekten niyeti iyi olan insanlar yanınızda kalır.Canım cicim diyip,gecesine düdükleyip,öbür gün küfür kıyamet sizi postalamaz.
Hayırlı günler..
8 Haziran 2010 Salı
Sigara Gömdürür !
Valla dayanamadım sınavlarım hiç alınmasın,kırılmasın.Hemen yazıyorum sonra tekrar konsantrasyonuma geri dönüyorum.Bugün durakta gördüm artık dayanamadım yazacağım.Ne mi gördüm ? Sigara içen liseli bir kız...
Hiç abartmıyorum.Böyle kızlar görünce resmen mideme bulantılar giriyor.O kadar çok midem bulanıyor ki hani tuvaletim var sanıp hemen topuklarım kıçıma vura vura eve koşuyorum.Hayır o değil boş yere yarım saat tuvalette oturuyorum.Evet abarttım.
Böyle nasıl anlatayım hani o kadar yakışmaz bir insan evladının eline sigara..Ben zaten kız da sigara sevmem.Hiç sevmem.Bir de yaşı küçük olunca böyle ebeveyn gibi girişesim geliyor kafa göz karışık...Bazısı var "Ben sigara içmiyorum arada nargileye gidiyorum" diyor. 15 yaşında...Şimdi öyle bir benzetmeler aklıma geliyorki nutkunuz tutulur..."Beyaz tenlileri sevmiyorum ama arada zencilerle takılıyorum." gibi bir şey... Aferim kızım,aferim evladım.
Sigara bir kere niye içilirki...Denedim bir,iki kere zift gibi bir şey..Ulan derdin varsa dert katar , "derdimi unutturuyor" diyenlerde yalan söylüyorlar.Hele bir grup erkek varki dostlar,işte onlar bu dünyada yanmış insanlar...İçlerinde sırf kızlara artislik olsun diye,büyük gösteriyor diye içenler var.Ben sana buradan sesleniyorum.Bu yaşta büyük gösteriyor olabilir ama erken yaşta o büyüklüğü bir işe yaramaz hale gelir...Boynu bükük kalır...Anladın sen onu...
Bir de sigara bırakmak isteyenler sakız çiğner değil mi ? Lütfen sigaraya geri dönünüz.Cak cak cak mahalle karısı gibi o ne lan öyle ? Bunun en güzel yolu gidip adam gibi tedavi olmaktır.Tabi götünüz yemiyor değil mi ? Ona bu hayat karmaşasında kim zaman ve para ayıracak değil mi ? Aslında bırakmak istiyorsun değil mi ? Bak bakayım masanın altına...Baş parmak o baş parmak...
Bu son yazım olmuş olabilir yarın aniden bir çatıdan gelen kurşunla son nefesimi kıçımdan vermek üzere ölebilirim."Gururumuzu çok kırdı,erkekliğimize laf etti!" der sonra saldırgan mikrofonlara..."Ege Üniversitesi'nde okuyan B.A uzun menzilli bir silah ile saldırı sonucu öldürülmüştür.Olay yeri inceleme ekipleri...." Zart zurt...Bizimkilere söyleyeyimde gazetelere yakışıklı bir fotomu koysunlar...
Ohh rahatladım.Dişimi sıktım son 4 gün...Hem sınavların bitişine hem de Dünya Kupası'na....
Hayırlı günler..
Hiç abartmıyorum.Böyle kızlar görünce resmen mideme bulantılar giriyor.O kadar çok midem bulanıyor ki hani tuvaletim var sanıp hemen topuklarım kıçıma vura vura eve koşuyorum.Hayır o değil boş yere yarım saat tuvalette oturuyorum.Evet abarttım.
Böyle nasıl anlatayım hani o kadar yakışmaz bir insan evladının eline sigara..Ben zaten kız da sigara sevmem.Hiç sevmem.Bir de yaşı küçük olunca böyle ebeveyn gibi girişesim geliyor kafa göz karışık...Bazısı var "Ben sigara içmiyorum arada nargileye gidiyorum" diyor. 15 yaşında...Şimdi öyle bir benzetmeler aklıma geliyorki nutkunuz tutulur..."Beyaz tenlileri sevmiyorum ama arada zencilerle takılıyorum." gibi bir şey... Aferim kızım,aferim evladım.
Sigara bir kere niye içilirki...Denedim bir,iki kere zift gibi bir şey..Ulan derdin varsa dert katar , "derdimi unutturuyor" diyenlerde yalan söylüyorlar.Hele bir grup erkek varki dostlar,işte onlar bu dünyada yanmış insanlar...İçlerinde sırf kızlara artislik olsun diye,büyük gösteriyor diye içenler var.Ben sana buradan sesleniyorum.Bu yaşta büyük gösteriyor olabilir ama erken yaşta o büyüklüğü bir işe yaramaz hale gelir...Boynu bükük kalır...Anladın sen onu...
Bir de sigara bırakmak isteyenler sakız çiğner değil mi ? Lütfen sigaraya geri dönünüz.Cak cak cak mahalle karısı gibi o ne lan öyle ? Bunun en güzel yolu gidip adam gibi tedavi olmaktır.Tabi götünüz yemiyor değil mi ? Ona bu hayat karmaşasında kim zaman ve para ayıracak değil mi ? Aslında bırakmak istiyorsun değil mi ? Bak bakayım masanın altına...Baş parmak o baş parmak...
Bu son yazım olmuş olabilir yarın aniden bir çatıdan gelen kurşunla son nefesimi kıçımdan vermek üzere ölebilirim."Gururumuzu çok kırdı,erkekliğimize laf etti!" der sonra saldırgan mikrofonlara..."Ege Üniversitesi'nde okuyan B.A uzun menzilli bir silah ile saldırı sonucu öldürülmüştür.Olay yeri inceleme ekipleri...." Zart zurt...Bizimkilere söyleyeyimde gazetelere yakışıklı bir fotomu koysunlar...
Ohh rahatladım.Dişimi sıktım son 4 gün...Hem sınavların bitişine hem de Dünya Kupası'na....
Hayırlı günler..
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)