10 Temmuz 2012 Salı

Evet evet, Blogger'ın yeri ayrı.

Sağlam bir dönüş yapıp "ben geri geldim amına koduklarım" demek isterdim ama ağzım hiç böylesine bozuk olmadı ya da sevincimi hiç küfürlerle belli edemedim, olsun sağlık olsun.


10 Ocak 2012 Salı

10 ocak 2012,


umutlarım her zaman zirveydi 2012'den beklentilerim de.


durup neyi bekledim ne oldu diye düşümeye fırsatım dahi olmadı aslında.


her daim yanında görmek istediklerin ve elinde kalanalra bakıyorsun,


anlamsız bir boşluk oluyor,


sonrası ise zaten hep bilindik.


işte tam bu nokta da "neden, niçin" soruları kutarmak için haklı bahaneler aramaya geliyor,


hadi tutsana o eli salak!


eli tutmak,


eli tutmak istemek,


eli tutmaya yüzü olmamak.


can sıkıntısından daha büyük bir şey varsa o yine can sıkıntısıdır muhakak farklı sebeplerdenötürü.


olacak şeyleri daha önceden bilebilsek diyorsun ya, o an sonunun kötü olacağını anladığın an da bırakacaksın gbi geliyor, yok olmuyor zaten.


seni dımdızlak ortada bırakan insanları düşünüyorsun,


renkli kağıtlara yazılan uzun ve devrik ve özensiz ve duygusuz cümleleri,


inanmayı o kadar çok istiyorsun ki,


tanrıya inanmak istediğin gibi,


günün iyi gideceğine inanmak istediğin gibi,


bu seferki ilişkinin bitmeyeceğine inanmak istediğin gibi.


Sonra bir an da farkına varmadan simli bir toz bulutu geliyor,


cam kırığı gözüne değil,


modern dünyanın ekmek bıçağını kalbinde hissediyorsun,


dur diyen de yok;


göz göre göre cinayete ortaklık var.


yine de olan biten her şeyin sonunda o kadar büyük bir özlem var ki.


bunu da yıllarca yazı yazdığın adama değil de bir başkasına yazarken anlıyorsun.


benim kanatlarım kırıldı,


kolay kolayda çıkacak gibi değil,


ama dert de değil.


artık hangisine inanmak istiyorsan.



10 ocak 2012*

10 ocak 2012,


umutlarım her zaman zirveydi 2012'den beklentilerim de.


durup neyi bekledim ne oldu diye düşümeye fırsatım dahi olmadı aslında.


her daim yanında görmek istediklerin ve elinde kalanalra bakıyorsun,


anlamsız bir boşluk oluyor,


sonrası ise zaten hep bilindik.


işte tam bu nokta da "neden, niçin" soruları kutarmak için haklı bahaneler aramaya geliyor,


hadi tutsana o eli salak!


eli tutmak,


eli tutmak istemek,


eli tutmaya yüzü olmamak.


can sıkıntısından daha büyük bir şey varsa o yine can sıkıntısıdır muhakak farklı sebeplerdenötürü.


olacak şeyleri daha önceden bilebilsek diyorsun ya, o an sonunun kötü olacağını anladığın an da bırakacaksın gbi geliyor, yok olmuyor zaten.


seni dımdızlak ortada bırakan insanları düşünüyorsun,


renkli kağıtlara yazılan uzun ve devrik ve özensiz ve duygusuz cümleleri,


inanmayı o kadar çok istiyorsun ki,


tanrıya inanmak istediğin gibi,


günün iyi gideceğine inanmak istediğin gibi,


bu seferki ilişkinin bitmeyeceğine inanmak istediğin gibi.


Sonra bir an da farkına varmadan simli bir toz bulutu geliyor,


cam kırığı gözüne değil,


modern dünyanın ekmek bıçağını kalbinde hissediyorsun,


dur diyen de yok;


göz göre göre cinayete ortaklık var.


yine de olan biten her şeyin sonunda o kadar büyük bir özlem var ki.


bunu da yıllarca yazı yazdığın adama değil de bir başkasına yazarken anlıyorsun.


benim kanatlarım kırıldı,


kolay kolayda çıkacak gibi değil,


ama dert de değil.


artık hangisine inanmak istiyorsan.



10 ocak 2012*

10 Aralık 2011 Cumartesi

Zamanın geri sayımı başlıyor yeni yılın bitimiyle geleceğe ne tür bir umutla bakacağım konusunda sorunlarım var ama buna bir çözüm bulacağız elbet.

29 Kasım 2011 Salı

yeniden blogger özlemim oldu.

7 Şubat 2011 Pazartesi

hayatın dibi.

Hayatın dibinden geliyordu sesi, kazdıkça suyu çıktı, su çıktı. tutturdular, kuyu yaptılar.. suyu kullandılar; içleri eridi, organları parçalandı. dedim; hayatın dibinden geliyordu, suyu çıkmıştı, suyun, o su ; o su değil di. dinlemediler. hayallerle içine ettik , suyunu çıkardık, bir sesin üzerine hiç bu kadar gidilmemişti.

20:19 1/22/2011

6 Ocak 2011 Perşembe

İnsan uzun zamandır yazmadığı cümleler için kelimeleri bir araya getirirken hayli zorlanıyor. Olsun bunu da aşacağız. Lakin önce seni aşmam lazım, bu da işin "acı gerçek" boyutu.

9 Ağustos 2010 Pazartesi

:balik:

"Balık burcu hikayeleri"nin devamını getireceğim,yolumu açın... örneklerle anlatabileceğim bir balığa sahiptim. şimdiyse; "okyanusuna mı saldın?" diyenlere "hayır ablacım, tuvalete attım sifonu çektim" diyorum. çok yalancı oldum.

31 Temmuz 2010 Cumartesi

Korkularını yüzüne vurmak istiyorum

Korkularını yüzüne vurmak istiyorum,
sonunda bana sarıl ,
sarıldıktan sonra öp,
bana dokun, diye.
korkularını yüzüne vurmak istiyorum.
sadece benim ol,
bana itaat et diye..
kanıyorum.
Korkularımla.
ağrıyor kasıklarım,
gel öp diye.
hayatta kalmak için bir zeytinle mücadele ettim,
yardımıma peynir ve domates koştu. ama sadece o kadardık.
aç.