30 Eylül 2014 Salı

İren'le Diyaloglar -3-

Sanırım, en güzel zamanlarını yaşıyoruz İren’in; bilmiş bilmiş konuşmalar, hatta bazen susmak bilmemek… Bu yazı dizisinde de İren’le diyaloglar var :)


En sevdiğimiz oyun doktorculuk… Steteskopu boynuna takıp:

‘Anne, yat, tıktık yapıcam’
‘Öskür’
‘Ayaaan acıo mu?’
‘İiine yapcam, geccek… Sen iyileştin mi?’


Dışarı çıkarken, bir heyecan bir neşe… Hemen çekmeceler açılıyor:

‘Bu diil, bu diil, bu güzel diil, paltolon giicem, bunu giicem, üstümü giicem’
‘Uzun kollu giicem, bu oldu mu?’
‘Sen neyi giicen?’


İren’in yanında oje sürdüğüm günün akşamı babasına:

‘Beni tut, kaldıy, ojem bozuluy, elleme’ (Sen nerden biliyorsun ojenin bozulduğunu?!)


Gezme merakımız çooook olduğu için her tür toplu taşımaya hakim İren; bir gün ‘Dinn donn’ diye bir ses duydu ve:

‘Benim Tayksim - son duyak’ dedi, orda ki ’BENİM’ nedir sormayın, bende bilmiyorum :)


Alışveriş merkezine girerken de:

‘Ayaba duycak, abi açcak, bakcaak, gitcez, otopayka payk vay mı?’


Araba da kendi koltuğuna değil de bizimkine oturmak isteyince ikna çabalarım yetersiz kaldığı bir gün çantamı koltuğa koydum ve ‘Orda çanta oturuyor, sen oturamazsın’ dedim ve İren’den beni şok eden cevap geldi:

‘Çantanın poposu yok, otuyamazz!’



Ah zamane bilmişleri :)))