RSS

3 Mart 2010 Çarşamba

OCTAVIO PAZ / ŞİİRE DOĞRU

Çev: Sait Maden / Güneş Taşı

Sözcükler, dilin kireçli ağacından koparılmış bir çeyrek saatin kazancı, mutlu gecelerle mutlu gündüzler arasında, «hiçbir yerden her hangi bir yere» varan bir geçeneğin girişi, giriş ve çıkış kapıları arasında.

Hayvanın karnında, taşın karnında, zamanın karnında dönenir dururuz. Çıkışı bulmak, şiir.

Bakışlarımın kırıldığı bu yüzün kesinliği. Savutlanmış alın, gizeme baskın verdikten sonra, bir yıkıntılar görünümü karşısında yenilmemiş olan. Yanardağın kara üzüncü.

Başkanın, işçi başının mukavvadan, taştan iyilikçi hayvan suratı, yüzyılın uğuru; ben’ler, sen’ler, o’lar, örümcek ağı dokuyucuları, tırnaklarla savutlu zamirler: yüzleri yok, soyut tanrısallıklar; Tanrı bütün bu putlardan öç alır.

An, karşılık vermeyen ve yitip giden, sıkışık, körelten ağartı, dolaşan akıntıların götürdüğü buz yığını, donar. Gene gelecek.


Tutarsız beğenilerin maskelerini koparmak, duygun merkezdeki bir noktaya çivilemek: patlayışı kışkırtmak.


Göbek bağını kesmek, öldürmek Anneyi: çağdaş ozanın herkes için, herkes adına işlediği kıyam; Kadını bulacak çağdaş ozan adına.

Söylemek için söylemek, sesleri koparmak umutsuzluktan, sinek uçuşunun söylediğince yazmak, karartmak. Zaman ikiye bölünür: ölümün atlama saatidir bu.


2

Sözcükler, tümceler, heceler, değişmez bir merkezin çevresinde dönen yıldızlar. İki gövde, tek bir sözde karşılaşan bir çok yaratık. Sayfa silinmez yazılarla örtülür, hiç kimsenin demediği, hiç kimsenin söyleyip yazdırmadığı yazılarla, oraya düşmüş olan, ve tutuşan, ve parlayan, ve sönen. işte şiir bunun için var, sevgi bunun için var. Ve ben varsam, sen de varsın.

Her yerde yükümlü yalnızlar yeni söyleşinin sözcüklerini yaratmaya çalışırlar.

Fıskiye. Sağlık yudumu. Geçmişine eğilmiş bir kız. Şarap, ateş, kitara, yemek sonu. Bir köy alanında al kadifeden bir duvar. Kente giren ünü büyük atlı, coşkun kalabalık: kutsamalar. Ak’ın, yeşilin, ışıldayanın baskını. Büyük kolaylık, bu yalnız «şiir» diye yazılan.

Şiir tutkun bir düzen hazırlar. Bir güneş-erkek görüyorum şimdiden, ve bir güneş-kadın, erkek gücünden özgür, kadın köleliğinden özgür, ve karanlık uzaya çizgiler çizen yatışmaz sevgilerden. Bu kordan kartallara boyun eğmeli her şey.

Alnının mazgallarından şarkı görünüyor. Yüzkarasının otağlarını yangına verir şiirsel tüze. Özleyişe, oyuna, özel ada yer yok. Her şiir ozanın zararıyla kapanır.

Öğle, görünmez yapraklarıyla sonsuz ağaç. Alanlarda, kadınlar ve erkekler güneşsel şarkıyı, saydamlıklar pınarını söyler. Altın çalkantı sarar beni: bende olan hiçbir şey benim ağzımdan konuşmamalı.


Tarih, uyuyunca, düşte konuşur: uykuya varmış ulusun alnında, şiir bir kan burcudur. Tarih uyanınca, imge edim olur, şiir de sona erer: şiir görevine başlar.


Kurduğun düşe yaraşmıya çalış.

Hiç yorum yok: