18 Şubat'tan beri Nairobi dışındayım. Bu sürenin ilk 3 haftasını geçirdiğim İstanbul bacağı harikaydı. Sanırım güneşli, güzel havayı beraberimde getirmiştim. Ancak 2. ve 3. hafta kara kış yüzünü gösterdi, hatta bana azıcık da olsa kar keyfini yaşattı. Eh, ne de olsa benim İstanbul üstü 1 haftalık kayak planım olduğunu bilmiyordu. Ailemle birlikte sımsıcak 3 hafta nasıl geçti hiç anlamadım. Türkiye tatillerimi yazın 1 kere Alaçatı, kışın 1 kere İstanbul olarak ikiye böldüm ama sanırım yetmiyor. Ya kalış sürelerimi biraz daha uzatmalıyım ya da bir üçüncü ziyaret planlamalıyım. İstanbul bol bol ailemle hasret gidererek, bol bol alış veriş yaparak ve senede bir benim İstanbul'a gelmemi bekleyen, buluşmamızı benim gelişime denk getiren arkadaşlarımla hasret gidererek geçti. Tatilimin ortasında Yves Nairobi'den Paris'e geçerken sürpriz yapıp 2 günlüğüne İstanbul'a uğradı. Onunla birlikte İlaç firması Abdi İbrahim'in 100’üncü kuruluş yıldönümünü şerefine düzenlediği
Van Gogh Alive Dijital Sanat Sergisi 'ne gittik. Antrepo 3'de 15 Mayıs'a kadar açık olan bu başarılı sergiyi kaçırmayın , mutlaka ziyaret edin derim. O gün hava yağışlı soğuk da olsa sergi akabinde Beyoğlu'na çıktık. Ne de olsa çok özlemişiz , iyi geldi.
İki gün İstanbul kaçamağı akabinde Yves'i Paris'e, bir haftalık toplantısına yolcu edip ben kaldığım yerden devam ettim. Ha bu arada canım anneme bir laptop satın aldık. Artık onun da bir internet, skype adresi ve çektiği digital fotolarını yükleyebileceği harici belleği var. Annem ve babam artık bir "tık" uzağımdalar. Çok sevinçliyim.
Eh, sayılı gün çabucak geçti. Geçen hafta Yves ile Paris'te buluşup, benim 2 valizimi, 1 sırt çantamı, 1 laptop çantamı, onun 2 valizini, 1 laptop çantasını, içinde kayak malzemelerimizin olduğu 3 spor çantasını ve 1 snowboardu ite kaka kiraladığımız arabaya yerleştirip Alplere, Les Arcs'a, geleneksel kayak tatilimize doğru yola çıktık. Yola çıkan sadece biz değildik. Yves'in ağabeyi ve eşi St. Malo'dan, Yves'in oğlu Rennes'den, Kenya'dan arkadaşlarımız Nihan, Erkan ve oğulları Doruk da Nairobi'den yola çıktılar. Uzun yolları tepip orta nokta Les Arcs 1800'de buluştuk nihayet.
Dün öğleden sonra kayak akabinde yine çantalarımızı arabaya zar zor, ite kaka yükleyip yola koyulduk. Les Arcs ile Dinard'daki evimiz arası yaklaşık 1000 km. Mesafe İstanbul-Antalya'dan daha uzak. Saat sabaha karşı 1:00 sularında Bourges'da bir otelde konakladık. Bu sabah tekrar düştük yollara. Öğlen 1:00'de Dinard'a vardık. Burada hava serince ve yağışlı. Gerçi havanın nasıl olduğu pek de fark etmiyor, önemli olan bizimz havamızın güzel olması :-). Keşke vaktimiz olsa da daha uzun süre kalabilsek. Zira ben bu evi çok seviyorum. Ancak Salı günü yine düşüyoruz yollara Nairobi'ye doğru. Tatil boyunca hiç düşünmedim ama Nairobi'de büyük işler silsilesi bizi bekliyor. Zira Etiyopya'ya taşınmayla ilgili geri sayım çoktan başladı bile. Ancak biz devinmekten taşınma işleriyle henüz pek ilgilenemedik. Detaylı bir "to do list" yapıp uygulamaya başlama zamanıdır.
Şimdilik benden haberler böyle.
Hoşçakalın...