Gezmeler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Gezmeler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10 Mayıs 2010 Pazartesi

Anneler günü

Anneler günü için kızımla kalkıp Ankara'ya gittik, sürpriz olsun diye de anneanne ve dedeye söylemedik. Sadece teyzemize bilgi verdik.Gece 11'de Ankara'daydık, 11.15'te evde. teyzemizle hasret giderip yatmaya gittik. SAbah dedesi banyodayken uyandık, banyonun kapısını minik elleriyle kibar kibar çaldı Eylül, babam kapıyı açtı, bizi görünce şok oldu. Ben uzaktayım, duyarsam üzülürüm diye söylememişler bana, anneannem dizinden ameliyat olmuş, annem de refakatçisiymiş. Cumartesi günü önce Eylül'le dedesi hastaneye ziyarete gittiler, teyzeyle bende katmer yapıp büyükdedeyle, büyükteyzeye gittik. Eylül ve dedeside oraya geldi, karnımızı doyurup, hastaneye gittik. Bir ara Beğendik'e gittik, Eylülle dedesi önden, büyükteyzeyle bende arkadan. Yavrum dedesine "altıma yapıyom" demiş, dedesi anlamamış, Beğendik girişine işemiş. Tabii atlet,kilot,elbise,çorap,ayakkabı hepsi çiş olmuş. Hastane iki dakikalık mesafede, hemen gidip, hastaneye getirdiğim yedeklerle üstünü değiştirdim. Pazar günü kalktığımda çok kötü hastaydım, ya cumartesi akşam madoda yediğim dondurmadan, ya buzdolabından çıkarıp hemen içtiğim buz gibi sütten, yada gece üşüttüm bilmiyorum ama boğaz iptal, bağrım dışarıdan üşüyor içerden yanıyor. Pazar önce dedesiyle buluşup ayakkabı Dünyasından pembe bir ayakkabı aldık Eylül'e, (ayakkabıyı kendisi beğendi, parayı dedesi ödedi, bende Eylül'ü taşıdım) hastaneye gittik yine 2 saat falan oturduk, sonra eve geldik teyze, Eylül,ben. Annemle doğru düzgün görüşemedik.
İşin iyi tarafı anneler gününde yanına gideceğim bir annem, annemin yanına götüreceğim bir kızım var. İkiside sağlıklı Allah'a şükür. Benim teyzem (büyük teyze) diyorki, ne kadar aptalca bir gün, çocuğunu kaybeden anneler için, annelerini kaybeden çocuklar için ne kadar acı bir gün. Ben böyle değerlendirmiyorum. İkiside yanımda olduğu için çok şanslıyım, kutlayabiliyorum bu günü. O zaman bunun kıymetini bilmek lazım. Yarın ne olacağı belli olmaz. İlla hediye alınmayabilir. Benim anneme anneler günü hediyem yaptığım sürprizdi. Arkadaşım Aynur'un ikinci sınıfa giden bıdık oğlu Berkay, anne param olsaydı sana hediye alacaktım demiş, o da yeter dedi Aynur. Hakikaten o da yeter, düşünmüş. Eylül daha düşünecek yaşta değil, bana param yoktu hediye alacak diyeceği günü iple çekiyorum. :)) Bizim anneanneler, teyzeler, dedeler ve dayı ile geçirdiğimiz, ablamın dediği gibi "güzel ama tuhaf" bir anneler günümüz oldu. İyikide oldu.

3 Mayıs 2010 Pazartesi

25 Nisan Niğde Kalesi

Misafirlerimizi gönderdikten sonra Niğde kalesine çıktık. Eylül'le gezmek Eylül'ü gezdirmek çok keyifli. Babası yanımızda olunca da Eylül daha keyif alıyor. Kötü mötü bir park vardı, babası bir iki salladı, bir iki indirdi kaldırdı, sonra kalenin içine girdik. Nİğde Kalesini gezerken aklıma lise yıllarım geldi. Kütahya'da da kızlarla kaleye çıkardık. Aynur, Hanife, Nİlüfer, Kübra, Oya, Burcu, Asiye ben. Çok gezerdik kızlarla, çokda kaçardık derslerden. :) Yağmurlu havalarda illaki derslerden kaçar sırılsıklam oluncaya kadar arka sokaklarda gezerdik. Halâ yağmurlu havada dolaşmayı çok severim. Ellerimizi koyardık ceplerimize, yada kolkola girer, şarkılar söyleye söyleye dolaşırdık. Sonra da okula gelince müdür yardımcısı Mustafa Kizek'ten azar işitirdik. Sınıfa girer Bahar ...., Hanife .... ayağa kalkın der, milletin içinde rezil eder sonra giderdi. Ne güzel günlerdi. :))

Kale restore edilmiş, içeride küçük bir oda da semercilik, dokumacılıktan falan örnekler verilmiş, hergün canlı müzik yapılan bir kafe var, dışarıda satış odası var. Yine dışarıda kafe var, fena bir yer değil ama ne kadar nezih olduğunu bilemiyorum.



Kalenin dışından bir görüntü. :)


Kalenin içinden bir görüntü. :))


02 Mayıs Kale Tepesi-Emli Vadisi

Pazar günü yine Nidosla birlikte Sarı Memetlerin yurduna gittik Bu sefer az kişiydik , bir otobüs gittik. Bademdere Kasabası'nda çay molası verdik, alışverişimizi yapıp yola devam ettik. Sarı Memetlerin Yurdu'nda otobüsten indik, yürüyüşe başladık. Sarı Memetlerin Yurdu Aladağların yeşillik tek bölgesiymiş. Uzun bir yürüyüşün ardından iki gruba ayrıldık. Bir grup mola verdi, içinde Eylül'ün, Baki'nin ve benim olduğumuz diğer grup Kale Tepe zirvesine doğru yola koyulduk. Eylül babasının omzunda zirveye çıktı ve dönüşüde yine babasının omzunda yaptı. Mola veren diğer grup üyelerinin yanına vardığımızda açlıktan bitmiştik. Hemen nevaleler çıktı, karnımız doyurduk, sonra dönüşe geçtik. Eylül babasıyla arkadan geldi, baba kafamı koyayımmı buraya demiş, babası da koy kızım demiş. Kafasını babasının kafasına dayamış uyumuş. Otobüse biner binmez uyandı. Anne Meliha'ya mı geldim dedi, hayır kızım otobüsteyiz deyim, ayıldı. Eve gelip, banyo yapıp, buzuratlık yaptıktan sonra saat 21'e doğru uyudu. Baki'yi, Eylül'ün babasını, Eylül'ü zirveye çıkarmak için yaptığı fedakarlıktan dolayı tebrik ediyorum. Eylül böyle bir babası olduğu için çok şanslı. 11'den 18'e kadar sırtında taşıdı da banamısın demedi. İlk kez senin için üzüldüm Baki dedim. Bir ara Bekir birşeyler söyledi Baki'ye duymadım,Baki'de ee baba olmak kolay değil dedi. Çok hoşuma gitti.



Minik fareme sordular Eylül yoruldunmu diye, ben yorulmadım babam yoruldu dedi. Eylül zirvemi yaptın sen diye sordular, ben yapmadım babam yaptı dedi. :))


Çıkarken ve inerken babasının tepesindeydi. İnerken bir ara korkmuş. Korkma kızım demiş babası, bak ben korkuyormuyum. Sakinleşmiş küçük kuzumda.


Bebeğim babasının tepesinde yoruldu, dinleniyor.

Manzara gerçekten çok güzeldi.

21 Nisan 2010 Çarşamba

Kadıncık Barajı

18 Nisan Pazar günü sabah erken saatlerde iki otobüs dolusu doğa sever Mersin Çamlıyayla yolundaki Kadıncık Barajına gitmek için Niğde'den hareket ettik. Baraj gölüne vardığımızda yürüyüşe katılmak istemeyenler hazırladıkları sofranın başına kuruldu, yürümek isteyenler 2 saatlik yolda fotoğraf çeke çeke, ağır ağır önce asfalttan sonra da toprak yoldan yürüyüş yaptı. Eylül, ben ve babası yürüyüş yapan gruptaydık. Asfaltta Eylül azıcık yürüdükten sonra kucağıma geldi. Sonra babası sırt çantasının içine koydu Eylül'ü, öyle gezdiler. Babası sırtında kızını taşırken ben Kathy'yle, Aslı'yla sakin sakin yürüyüşümü tamamladım. Olurda yanıma gelmek isterse Kathy ve Aslı kucağa aldılar. Yürüyüşten sonra gölün kenarında karnımızı doyurduk, hem balıkla, tavukla hem de dolmayla börekle. Sonra Deniz'e gitmek istiyorum dedi Eylül, bir saat Deniz'in yanında durdu. İNsanın böyle arkadaşları olunca yerinden hiç kalkası da gelmiyor.






31 Mart 2010 Çarşamba

21 Mart Gezimiz

Biz bayanlar gezmeye gitmek için İl Müdürlüğümüzün bahçesinde buluştuk. Lojmanda oturan Görkem ve annesiyle buluşma yerine gelen Umut ile herkes gelene kadar bisiklete bindiler. Müsait olduğumuz hafta sonları Eylül'ü getiririm dedim. Çok güzel vakit geçirdiler.



Ziyaretimizden sonra olmazsa olmazımız parka gittik. Bu sefer evimizin yanındaki değil Selçuk'ta ki büyük parka. Uyku sersemi olmasına rağmen 1 saatten fazla durduk. Eskiden :) salıncak favorisiydi artık kaydırak ve tahterevalli. Bu parktaki büyükler için yapılan cimnastik aletleri çocukların oyuncağı olmuş. Eylül son yarım saatini burada geçirdi.

20 Mart Gezimiz

20 Mart Cumartesi günü Eylül'le dışarı çıktık. Müzeye ve kütüphane götürmeyi düşünüyordum ama önce parka gitmeyi tercih etti. Doğal olarak :).














Parktan sonra komşularımızın tavuklarını ve horozlarını izlemeye ve sevmeye gittik. Ben korkumdan yaklaşamadım, Eylül horozların bile dibine kadar gitti. Cahil Cesareti böyle birşey. :)(Bu fotoğraftakinin tavuk olduğunu biliyorum, horozların yanındayken her an kaçmaya hazır pozisyonda olduğumdan fotoğraf alamadım. )




Maalesef pislikten geçilmiyor. Bunun ne olduğunu anlayamadık.


Kütaphaneye bu kadar yorulduktan sonra gittik. İl Halk Kütüphanesinin büyük bir okuma salonu, ondan daha küçükte çocuklar için salonu var. Biz Eylül'le önce büyükler için olan tarafını inceledik. ÇOk güzel kitaplar var. Çocuklar için Beş Sevgi Dilini bile bulduk. Şimdi Şiddetsiz İletişimi okuyorum, Ankara gezimizden sonra eğer başka kitaba başlamamış olursam kütüphaneden bu kitabı alacağım. Sonra da çocuklar için olan salona geçtik. Meğer gençler ve çocuklar hafta sonunu kütüphanede sınavlara çalışarak veya kitap okuyarak geçiriyormuş.


Akşam Zuhal ablalara davetliydik. Eylülcüm seni Meliha teyzene bırakalım sen uyu akşam gelip seni alırız dedik, çocuk isyan etti tabii. Giderken yolda uyudu, Zuzu'da yatırdık yatağa gece yarısı kalkarken şöyle bir gözlerini açtı tekrar uyudu, eve geldik yatağına yatırdık, bir iki saat sonra uyandı, biraz oyalandı sonra tekrar yattı. Bizde böylelikle 2,5 yıldır misafirlikte ilk kez hiç kalkmadan oturmanın güzelliğini yaşadık.

5 Mart 2010 Cuma

Veda ve Bir Akşam Çıkarması

Aslı, annesi Fikriye teyze, Kathy, Eylül ve ben Zülfü Livaneli'nin yazıp yönettiği Veda filmini izledik. Atatürk'ün hayatını özet geçmiş. Salih Bozok'un anılarından yola çıkarak anlatılmış. Hepimiz çok beğendik. Sırada Dersimiz: Atatürk var. Ve tabii kurbağa ve prenses te. Filmden sonra The Garden'a (adına bakıp aldanmayın tabii Türkiye'de bizim şehrimizde)gittik. Hizmet, servis, ortam çok iyi, hele dondurması harikaydı. Çocuklar için ufak birde oyun alanı yapmışlar.


Yine salıncak, yine salıncak. Kathy sallasın beni dedi, Kathy'de saolsun hiç kırmaz.


Aslı ve annesi Fikriye teyze.



Bazı akşamlar birlikte oluyoruz ve bu birliktelikten çok memnun kalıyoruz.