Rastgele bir
tramvaya binmiştim, rastgele bir cam kenarına oturdum. İlk durakta yaşlıca bir
Ukraynalı adam yanıma oturdu. Tramvay biletini 2 cam arasındaki delikli zımba
gibi olan alete koyup, kolunu çekip delmek gerekiyor. Eski usül. O aletin bir
adı vardır mutlaka, hiçbir dilde bilmiyorum.
Şu bileti benim
için zımbalar mısınız dedi. O kadarına Ukraynacam yetiyor(du). Çaktırmamak için
–ve biraz da laf uzamasın diye- çok anlarmışım gibi kendimden emin gülümsedim.
Tabii hemen ardından epey karmaşık başka bir cümle söyledi. Hemen hemen şöyle
bir şeyler; éajçk şeojhbhl youju”. Anlamadım.
Üzgünüm
Ukraynacam iyi günler dedikten hemen sonra bitti dedim. Nerelisin ki sen dedi.
Çünkü İngilizceye dönünce artık sen diyoruzdur, aklımdaki İngilizce öyledir.
Türküm dedim, ben biraz Almanca konuşuyorum dedi, bence anlaşırız dedim.
Korkmuyor musun
Lviv’de yaşamaya dedi? Neden dedim. E işte bu Putin Huilo yüzünden dedi. Ön ve
arka koltuktaki yaşlı ve orta yaşlı kadınlar da tam da bunu beklermiş gibi “Putin
Huilo” dediler. Herkes kafasını sağa sola salladı, boyu devrilesice anlamına
gelen sallamadan hani. Huilo ne demek biliyor musun? Dedi. Biliyorum dedim. Çok
ayıplı bir küfür, buraya yazamam. Her yerde duyuyordum Ukraynaca öğretmenime
sormuştum dedim. Sen yine de söyleme, ayıp çünkü dedi. Ama ben söylerim ben
ihtiyarım dedi.
Ben küçükken de
savaş vardı dedi, bizim köydeki yaşlılardan biri daha da eski savaş olan büyük
savaşta pilotmuş, bize anlatırdı, savaş uçağıyla köyünün üstünden geçmiş bir
gün, aşağıda karısını görmüş, karısı bir kovada su taşıyormuş, hemen bir kağıda
“yukarı bak, seni seviyorum” yazmış, kağıdı karısının taşıdığı kovaya atmış, karısı
hemen almış, yukarı bakmış ve ona bir öpücük göndermiş. Bu hikayeye inanırdık,
köyümüzden çıkmış bir pilotla gurur duyardık. Çocukluk işte, inanmışız demek,
böyle saçma hikaye duydun mu?
Saçmaymış ama
tatlı hikayeymiş dedim. Nereye gidiyorsun sen dedi. Ben öyle rastgele gezmeye
çıktım son durağa kadar gidiyorum dedim. Tamam benim durağım bir sonraki, haydi
ben iniyorum dedi. Muzipçe gülümseyip Putin Huilo dedi. Ön ve arka koltuklar da
aynı anda başlarını sallayıp Putin Huilo dediler. Ama unutma sen söylemeyeceksin
dedi.
Tamam söylemem
dedim.