28 Kasım 2014 Cuma

Flunk- Cigarette Burns







Tren raylarını hep sevdim.









Tanrım, dün gece, uyumadan önceki tüm martı sesleri için teşekkür ederim. Sabah uyanırken de  olur dimi?




11 Kasım 2014 Salı

Taş


Beyaz mendilde kara düğüm
Uykudan iyisi yok alın ellerinizi
Tutmuşum tutmamışım
Sevmişim sevmemişim
Şu yaşama şu ölüm
Beyaz mendilde kara düğüm.

Gülten Akın





Baş edilebilen acıları tercih ederim, o yüzden yeni acılara yer açmaktansa eski acılar yeğdir.
Bu da büyümesine yol açar belki ama hiç bölünmemiş bir acınız olur.
Baş edebildiğin acı iyidir.
Tanıdık, eski acılar eski dost gibi yarı yolsa bırakmaz, seni şaşırtmaz.




Benim  baş edebildiğim bir tek acım var , ona gidiyorum.

Ah bir de;  keşke öpmeseydin omzumdan.



Sahi için için çürümek neydi?




Ağrıya ağrıya nara dönüştüğünde 
Açtılar içinden sözler çıktı 

Gülten Akın

20 Mayıs 2014 Salı

Adamlar, kadınlar, şehirler.

                                                                                                         "Gömdüm hepsini, geliyorum
                                                                                   Bütün ölülerimi gömdüm,geliyorum."                                                                                                                                 Edip Cansever



Ne zaman hazırdır bir şehir gitmek için bilmiyorum.

Şehir seni gerçekten bıraktığı zaman mı, içindeki ölüler çoğaldığı zaman mı ?
İnsan döne döne kendinden sıkılıyor, hoş insan zaten hep kendi etrafında dönüyor. 


Kadın, kolyesiyle oynuyor masada. 

Adam, çorbayı içiyor, görseniz nasıl neşeli.
Kadın soğutuyor çorbasını.
Hiç bir şey yakışmıyor masaya; bir akşamüstü güneşinin vuruşu kadar pencereden, 
Kadının ellerinde ışıltılar beliriyor, saçlarına gölgeler birikiyor.
Adam saçlarındaki gölgeleri seviyor.

Gölgeler hep kadınlara yakışıyor.



İnsan içinde en çok "söyleyememeyi" büyütüyor

Zaten şehirler, evler, sokaklar hep gitmek için duruyor.
Sokağın köşesi gitmeler biriktiriyor.
Köşeler hep gitmeye alışıyor.
Alışmak ufalana ufalana avucunda kalıyor kadının.


Kadın da adam da gitmeye duruyor.









Gidememenin rengini adamlar mı kadınlar mı şehirler mi belirliyor?