4 Temmuz 1950 yılında aynı hastanede iki bebek dünyaya gelir ve bir karışıklık sonucu bebekler yer değiştirirler . Aynı gün dünyaya gelen iki kız çocuğu birbirinden tamamen farklı iki ailede yaşamaya başlarlar .
Ruth 1600 'lerden beri aynı topraklarda çiftçilik yapan Plank ailesinin yanında büyürken , geçen yıllarda annesinin ona karşı soğukluğunu ve ilgisizliğini hisseder . Fiziksel olarak ablalarına hiç benzememektedir . Geniş hayal dünyası , hikayeler ve senaryolar uydurma yeteneği , en iyi yaptığı şey olan resimleri annesi tarafından onaylanmaz .
Dana ise maceraperest bir baba ve ressam olan annesi Valerie Dickerson ' ın yanında hayatını sürdürür . Ailede tek sevdiği kişi abisi Ray ' dir . Sanata ilgisi ve kabiliyeti yoktur , bu durumun annesini hayal kırıklığına uğrattığını düşünür . Tohumluk bitkileri alıp tohumlarını çıkarmak , ekmek , yetiştirmek , hasat ritüelleri ve hayvanlar ilgisini çekmektedir .
Ruth annesinin ne zaman kasabaya gitseler " O senin doğum günü kardeşin " diyerek ısrarla Dickerson ailesini ziyaret etmesine bir anlam veremez . Bu ziyaretler Dickersonlar kasabadan taşındıktan sonra da devam eder . Yıllar boyunca hayatlarına girip çıkan bütün insanlar arasında annesinin sadece Dickersonlar ile iletişimi koparmamak için uğraşması , Ruth ' un Dana ile aynı gün doğmuş olmasında bir çeşit sihir olduğuna inanmasına neden olur . Yıllar geçtikçe iki genç kızın yolları kesişmeye devam eder .
Joyce Maynard ' ın doğum esnasında karışan bebeklerle ilgili basında çıkan haberlerden esinlenerek kurguladığı Çilek Kızlar ' ın ilginç hikayesini büyük bir merakla okudum . Özellikle hikayenin son bölümlerinden etkilendiğimi belirtmek isterim . Doğum esnasında yapılan yanlışlığın her iki kızın hayatlarının seyrini , yaptığı seçimleri ve psikolojilerini nasıl etkilediğini çok güzel anlatan bu kitabı okumanızı tavsiye ederim .
Bu haftasonu sadece buralarda olmak istiyorum .
Keyifli , huzurlu ve sıcaklardan bunalmayacağımız bir haftasonu tatili geçirmemiz dileğiyle .
görseller : pinterest
Geçen gün D&R 'da Can Yayınları' nın indirimli kitaplarını incelerken , Paulo Coelho ' nun okumadığım birkaç kitabını da görüp hemen aldım . Kitaplar 5 TL . Çeşitler her hafta yenileniyor ve çok güzel kitap seçenekleri var . Aldığım kitaplardan biri severek okuduğum ve sizlere tavsiye edeceğim Brida 'ydı .
Brida ; üniversite öğrencisi İrlandalı bir kızın , Kutsal yeteneğini arama yolunda yaptığı , içsel yolculuğunun öyküsü . Bu yolculukta kendisine Güneş Töresi ve Ay Töresi ' ni öğreten iki hoca yardımcı oluyor .
Kitaptan hoşuma giden alıntılar :
* Yolunu bulduğun zaman korkmamalısın . Hata yapacak kadar cesur olmalısın . Hayal kırıklığı , yenilgi ve umutsuzluk , Tanrı 'nın bize yol gösterme araçlarıdır .
* Bilgeliğe giden yol , yanlış yapmaktan korkmamaktır .
* Ruh - eşimin kim olduğunu nasıl anlayacağım ?
Wicca : Risk alarak . Başaramamak , hayal kırıklığı , yanılmak gibi riskler alarak , ama Aşk ' ı aramaktan hiç vazgeçmeyerek . Aramaya devam ettiğin sürece , sonunda zafere ulaşırsın .
* Yaratılışın özü bir ve tektir . O özün adı da aşktır . Aşk , pek çok yaşama ve dünyanın pek çok yerine dağılmış olan deneyimi yoğunlaştırmak için bizleri yeniden bir araya getiren güçtür .
* Herşeyi olabildiğince yoğun yaşa ve neyi Tanrı'nın sana armağanı gibi görürsen onlara sahip çık .
* Dünyada hiçbir şey tamamen yanlış değildir . Durmuş bir saat bile günde iki kez doğru saati gösterir .
*
Kelam titreşime dönüşmüş düşüncedir , konuşurken çevrendeki havaya daha önce sadece enerji olan bir şeyi aktarırsın . O yüzden ağızdan çıkan her söze çok dikkat etmelisin .
Dibi yosun tutan denizlerle ilgilenme , sen dağları seyret...
Yenik düşüyorsan özlemlerine aldırma , kalbindeki o uçsuz bucaksız sevgiyi hisset ...
Işıklar sönmüşse ve karanlıksa , ona da aldırma , ay ışığını seyret...
SABRET !..
Sabret ki herşey hissettiğin kadar derin ve sonsuz olsun ...
Sabret ki herşey gönlünce olsun .
Ramazan ayınız sağlık , mutluluk , huzur dolu olsun ve herşey gönlünüzce olsun .
Hayırlı Ramazanlar .
görsel : pinterest
Sıcaklardan bunaldığımız bu günlerde ; aşağıdaki harika bahçelerde vakit geçirmenin , hamaklarda kitap okuyup , soğuk içeceklerle serinlemenin keyfi de başka olsa gerek .
görseller : pinterest
Küçük Mucizeler Dükkanı ve Bir Yumak Mutluluğu çoğunuz okumuşsunuzdur . Debbie Macomber bir sonraki kitabı olan Bahçemde Yeşeren Umutlar ' da ilk iki kitabından farklı olarak Susannah ' ın hayat hikayesini bizlere anlatıyor . Yine sürükleyici , samimi , sade bir anlatımla ve yine kendinizi hikayenin içinde bulmanızı sağlayarak . Susannah ' ın hikayesini okurken , anne baba ile çocuk arasındaki ilişkiler açısından mutlaka kendinizden birşeyler bulacak ve acı - tatlı sürprizlere tanık olacaksınız .
NEFES ALDIĞIMIZ SÜRECE HİÇBİR ŞEY İÇİN GEÇ KALMIŞ SAYILMAYIZ...
Susannah genç kızlığından beri arasının soğuk olduğu babasının vefatıyla sarsılan annesi Vivian ' ın , ölümünün üzerinden aylar geçtiği halde babasını birkaç defa gördüğünü söylemesi ve unutkanlık belirtileri göstermesi sonucunda endişeye kapılır ve bir süreliğine eşi ve çocuklarını bırakıp işleri yoluna koymak için annesinin yanına gelir . Çocukluğunun geçtiği kasabaya gelmek istemesinin bir diğer nedeni de ayrılmaları konusunda babasını suçladığı eski erkek arkadaşını bulma ve geçmişe dair sorular sorma isteğidir . Yirmibir yaşında bir kazada kaybettiği ağabeyinin acısı ise hala tazedir . Eve vardığında annesinin tek başına yaşayamayacak durumda olduğu gerçeğiyle karşı karşıya kalır . Çözüm olarak onu bir huzurevine yatırmayı düşünürken , bunu gerçekleştirmek hiç kolay olmayacaktır . Bu süreçte babası , ağabeyi ve eski erkek arkadaşıyla ilgili şaşırtıcı sürprizler onu beklemektedir .
Mucizeler Dükkanına Dönüş , Brad ' le evli olan Lydia ' nın yeni bir örgü kursu açmak istemesiyle başlıyor . Örgü kursuna katılanlar ; ilk kitaptan tanıdığımız Alix , Bahçemde Yeşeren Umutlar 'ın kahramanı Susannah ve Lydia'nın kiracısı Colette . Tahmin edeceğiniz gibi Küçük Mucizeler Dükkanı tadında sıcacık ve keyifli bir kitap . Diğerlerini beğendiyseniz , bunu da severek okuyacağınızı düşünüyorum .