22 Ekim 2010 Cuma

5 Mart 2010 Cuma

Vira vira viral video: Bee-Boy Dance Crew

Bee-Boy Dance Crew

Bu video Feed Company adlı firma tarafından Haagen Dazs için hazırlanmış. Amaç sayıları gittikçe azalan bal arılarına dikkat çekmek. Çok güzel bir viral olmuş.

Posted using ShareThis

7 Ocak 2010 Perşembe

Working@Dreams and Bytes...Where my dreams comme true


Hatırlarsanız "social web" başlıklı yazımda tekstil sektöründe çalışmaktan memnun olmadığımı ve şeker gibi bir patronun beni bu bataktan kurtarmasını umut ettiğimi paylaşmıştım.



Müjdemi isterim : Aranan şeker gibi patron bulundu!!! Erencan bey ve Alp bey uzun zamandır çalışmak istediğim alanda bana şans verdiler. Bugün itibariyle Dreams&Bytes'da ( http://www.dreamsandbytes.com/) proje yöneticisi olarak yeni görevime başladım.



Mezun olduğumdan beri profesyonel anlamda iki farklı işte çalıştım ve iki "ilk gün" tecrübesi atlattım fakat sanırım ilk gün heyecanını en çok hissettiğim gün bugündü. İlk iki işimi de severek yapmış olmama rağmen o işler için can atıyor olduğumu iddia edemem. Hani çok hoşlandığınız biriyle randevunuz olduğunda tatlı bir heyecan kaplar ya içinizi...Bir telaş sarar...Ne giysem, ne desem, aman geç kalmayayım... İşte bu sabah hepsini yoğun bir şekilde yaşadım ve geç kalma korkusuyla tedbiri elden bırakmamak adına abartıp 40 dk. kadar erken gittim. Tabi haliyle insanların gelmesini bekledim. Bu arada beklerken binanın pencerelerindeki tozu, fayansların şeklini, kapının sağlamlığını, merdivenleri inceledim, mimari hakkında epey bilgi edindim :)

Neyseki ekipten birileri geldi de içeri girebildim . Gittiğimde masam ve notebookum hazırdı. Çok sıcak kanlı bir şekilde karşılandım. İlk etki her zaman önemlidir, her iki taraf için de. Ben ilk görüşte çok sevdim herşeyi. Gün içinde sürekli insanlara musallat oldum, gittim coderları izledim, gittim tasarımcıların başında dikildim. Kimse de "git başımdan kızım" demedi :) Şu anda bütün işlerin gidişatından sorumlu olan PM Kıvanç da tüm yoğunluğuna rağmen olabildiğince bana işleyişi anlatmaya çalıştı. Bir ara insanları izlerken o kadar mutlu hissettim ki duvarlara fln sarılasım geldi... İlk defa bir işimde bir sonraki durağım neresi olacak diye düşünmeden aidiyet hissiyatı oluştu içimde.



İçimde çok güzel bir his var...Bu çok güzel olacak

17 Kasım 2009 Salı

EVENT ISTANBUL

Bir İstanbul aşığı olarak bunun için niye bu kadar bekledim bilmiyorum ama nihayet İstanbul hakkında ,daha doğrusu İstanbul'da gerçekleşecek ücretli/ücretsiz tüm etkinlikler hakkında benim gibi İstanbul aşıkları olan arkadaşlarımla birlikte, bizim gibi İstanbul aşıklarına hitap edecek bir Facebook grubu kurduk.
( http://www.facebook.com/group.php?gid=177792376539&ref=ts)

Geçen Cuma günü kurulan grubumuz şimdiden 950 kişiye ulaştı ve hızla yayılmaya da devam ediyor. Yürümeye çalışan bir çocuğun ilk adımını atışındaki hissiyatı taşıyoruz arkadaşlarımla. Bu Event Istanbul için küçük , İstanbul için ise minicik bir adım fakat umuyoruz ki kısa zamanda koşmaya başlayacağız.

Takipte kalınız...

17 Ağustos 2009 Pazartesi

İş Görüşmelerinde Mülakat Teknikleri

Üniversitede iş görüşmelerinde mülakat teknikleri adlı bir ders almıştım seçmeli olarak. O dersten aklımda kalanlar sadece şunlar

1) Özenli giyinin. Mümkünse inci küpe takın :) (kızlar için)
2)Açık uçlu sorulmadığı takdirde sadece sorunun cevabını verin. Uzatmayın.

Mezun olmadan başladığım mülakat maratonu mezun olduktan ve hatta işe girdikten sonra da devam etti. Şimdiye kadar yaptığım mülakatların bana en büyük katkısı hayatımda hiç gitmediğim ve gitmeyi düşünmediğim, İstanbul'un en ücra köşelerini görme şansıdır sanırım. Tabi bu bir şans mıdır tartışılır. Ama ilginç birer tecrübe oldukları kesin.

Dediğim gibi çok sayıda mülakat yaptım. İlk işimde iş veren olarak mülakat yaptığım dahi oldu. Bu mülakatlardan yola çıkarak iş mülakatlarında edindiğim tecrübeleri nacizane sizlerle paylaşmak isterim.

Genel olarak tüm mülakatlarda aynı beylik sorular sorulur. Mülakat aynı şekilde ezberden ilerler. Şimdiye kadar çok yaratıcı bir şeye denk gelmedim.

- İlk olarak biraz kendinizden bahsedin. Bu noktada sondan başlayarak,fazla detaya girmeden kısaca cv nizi anlatırsınız. Uzatırsanız ilgi dağılabilir.

- İş tanımında belirtilen niteliklere sahip misiniz? Kendinizi ve iş vereni kandırmaya çalışmayın. Eğer detaycı bir karaktere sahip değilseniz, detaylara özen göstermek gereken bir işe başvurmayın. Kabul edilseniz bile orada uzun süreli olamayacaksınızdır. Bir de dersinize iyi çalışın. İlanda yer alan tanımda satış sorumlusu aranıyorsa aslında ben pazarlama istiyorum demek gibi bir gaflete düşmeyin. İlan içeriği neyse, mülakat içeriği de o olmalıdır.

- Yoğun stres altında çalışabilir misiniz? Teksilten otomotive, big bag den hızlı tüketim mamüllerine kadar satış-pazarlama-müşteri temsilciliği gibi pozisyonlar için mülakatlar yaptım.Ve şimdiye kadar yaptığım tüm mülakatlarda iş verenlerin kendi işlerini dünyanın en stresli işi olarak gördüklerine şahit oldum. İnsanlar yapacakları işi gözlerinde büyüterek stresten stres yaratıyorlar. Gözünüz korkmasın. Stresi idare etmek sizin elinizde.

-Toplu mülakatlarda yapılması gerekenler Sırf kendinizi göstermek adına saçma sapan konuşmayın. Öğretmenin gözüne girmeye çalışan inek öğrenci karizması yaratırsınız mülakatta. Ona göre. Benden söylemesi.

-Kendini sabote etmeyin. Bazen nedense kendimi sabote ettiğim olur. Sorulan soruya beklenen cevap bellidir. İş verenin gözünde o an şeyi hissederim. Hani birinden hoşlanırsınız ve tartmak için ona bir soru sorar ve gözlerinin içine bakar ve istediğiniz cevabı duymayı bir umutla beklersiniz ya. Öyle bir bakış görürürüm gözlerinde IK cıların. Ama o cevap benden gelmez. Vermem gereken cevabın o olduğunu bilirim ve o işi gerçekten istiyorumdur ama nedense bazen kendimi sabote eder ve saçmasapan konuşurum. Bunu yapma nedenimin ne olduğunu da hala çözebilmiş değilim. Sizin elinizden bişey geliyorsa yapmamaya çalışın. Hatta beni de durdurun.

Sonuç olarak mülakatlarda en önemlisi sizin duruşunuz ve bilgi birikiminizdir. Yeter ki rahat olun. Kendinizi dürüstçe ifade edin ve eğer işi gerçekten istiyorsanız o işi almak için gerçekten savaşın.

Bu savaşta iyi şanslar dilerim hepinize.

13 Ağustos 2009 Perşembe

social web

Sosyal ağ uygulamalarına gözü kapalı atlayan biri olduğum interneti ilk kullanmaya başladığım andan beri. Biraz merak, biraz ilgi, biraz da sanırım arkadaşlarımdan ve şehir merkezinden uzakta yaşamamanın getirisiydi bu. Sosyalleşmek için tek olanağımdı neredeyse. Mirc ile başladı serüven. O zamanlar herkesin hatırlayacağı gibi Zurna kanalı çok popülerdi. Fakat Zurnadakiler bana çok avam gelirdi. Bu nedenle bizler daha genç ve kültürlü gördüğümüz bir kitle olarak Punk kanalında takılırdık. Sonrasında Icq dönemi başladı. Icq ya nedense Skype a olduğu gibi pek ısınamadım.Herneyse....günler ayları kovalarken bir anda YONJA girdi hayatımıza. İlk açıldığı zamanlarda Yılmaz Erdoğan ın Vizontele'de verdiği tepkiyi vermiştim. "Şerrefsizim benim aklıma gelmişti."

O zamandan beri aklımda sürekli internetle ilgili bir şeyler yapma fikri var. İlk işim üniversiteden yeni mezun olan birinin can havliyle iş bulma çabasının bir sonucu olarak Mağazacılık sektöründeydi. Bu işten, "hayır yapmak istediğim şey bu değil, madem iş bulamıyorum bari pazarlama iletişimi yüksek lisansı yapayım" diyerek ayrıldım.Ve 5 aylık bir süre boyunca istediğim alanda iş aradım. Ve canıma tak eden bir anda gelen teklifi kabul ettim. Şu anda yine alakasız bir sektörde,Tekstil işindeyim.

Peki adama sormazlar mı madem internet istiyordun da tekstilde ne işin vardı diye. Tekstile elini veren kolunu kaptırır derler. Bunu ilerleyen günlerde göreceğiz sanırım . Belki de "şeker" gibi bir patron beni bu tekstil batağından kurtarır :P Kim bilir...Gelişmeleri çok çok yakında paylaşırım umarım.

See you soon ;)

10 Nisan 2009 Cuma

haydi bakalım

Haydi bakalım hayırlı uğurlu olsun. Artık benim de bir blog um var.

Uzun yıllardır internet kullanıcısıyım. Lise hazırlık sınıfındayken o zamanlar en yakın arkadaşımın abisi superonline da çalışıyordu. Onun için internetle bana göre daha haşır neşirdi. Bir tiyatro oyunu için müziklerden sorumluyduk ve internetten indirdiğimiz ilk şarkı o zamanlar yeni çıkış yapan Britney Spears'in ilk single ı Hit me Baby one more time dı.

O günden bugüne giderek günlük yaşamımda varlığını arttırarak yer etti internet. İnternetten arkadaşlar edindim. Hatta aşklarım bile oldu. Yıllar sonra long distance relationship imi sürdürürken skype ve msn en yakın arkadaşlarım oldu. Günlük hayatımda tanışmadığım, belki normalde önyargılarım nedeniyle yanıma yakıştıramayacağım insanlarla dost oldum.Pek çok sözlükte okur-yazar oldum. Halen bir tanesinde yazarım. Sosyal bir çevre edindim. Facebookta asla yokluklarından rahatsız olmadığım, dünya üzerinde en son arayacağım insanlar olan ilk okul arkadaşlarımı buldum. Ama blog camiasına hiç bulaşmadım. Bir yerde okumuştum, Blog pekçok kişinin yazdığı, çok az kişinin okuduğu bir şeydir gibi. Evet bunları yazıyorum,ve evet büyük ihtimalle çok büyük kitlelere ulaşmayacak yazdıklarım. Ama yine de yazmak güzel.

İçerik hakkında açıkçası çok fazla düşünmedim ama sanırım günlük yaşam ve tecrübe ettiklerim üzerine olacak. Aslında sıradan bir insanım. Ama bence herkesin anlatacak en azından bir hikayesi vardır. Bu da benimki