Bilmediğim şeyleri, bilen birisinden öğrenme konusunda hiç çekingen olmadım. Bu konuda ‘kendini beğenmiş’ birisi de değilim. İşte bu yüzden nam-i diğer Speedy Gonzales Aylin ‘Yarın Ankara’da çekimim var, istersen gel’ dediğinde koşa koşa gittim...
İlk defa birisi ile tanışıyorsam, yeni bir işe gitmişsem ve hatta ilk defa birisinin evine fotoğraf çekmeye gideceksem karnımda kelebekler uçuşur. Garip bir ağrı peyda olur bedenimde. Ayaklarım geri geri gider. Bahaneler uydururum, varılması zorunlu yere gitmememek için... Ama bu sefer öyle olmadı. Aylin ‘gel’ dediğinde ‘geleceğim’ dedim ve sanki yıllardır görüştüğüm birisininin yanına gider gibi gittim. Oysa biz birbirimizi hiç görmemiştik, seslerimizi duymamıştık. Ama daha ilk andan ‘sanki seninle yıllardır tanışıyormuş gibiyim’ sözcükleri döküldü ağzımdan. İnternetin alameti mi bilmem ama blogundaki kelimelerine, fotoğraflarına o kadar aşınaydım ki, garipsemedim onu... Ve sanırım o da beni...
Bilenler bilir, bilmeyenler için de kısaca özet geçeyim. Gazeteciliği bıraktıktan sonra (ben bırakıyorum diyince de bırakılmıyormuş ayrıca bu meslek) doğum fotoğrafçısı olayım dedim! Son zamanlarda da akraba, eş dostun düğün fotoğraflarına el attım. Ne kadar çok fotoğrafa bakarsam bakayım, ne kadar çok fotoğraf arkası kareleri izlersem izleyeyim bir türlü bu konuda kendimi konumlandıramıyordum. İşte bu noktada sosyal paylaşım sitelerinin birisinde çektiği fotoğrafın altına bıraktığım ‘yamağın olmak istiyorum’ notu, hayatın cilvesi, şans, ne bileyim işte adı her neyse o, Aylin ile beni Ankara’da buluşturdu...
Bu buluşmadan önce İstanbul’da yapacağım kuzenimin düğün çekimi için oldukça endişeliydim açıkcası. Ama şimdi içim inanılmaz rahat. Çünkü ben (unutmam inşallah) bulunduğum mekana gelin ve damadı nasıl konumlandıracağımı öğrendim...
Ve sanırım ben Aylin’i burnu havada birisi olmadığı için de sevdim.
Not: Damadın yüzü herhangi bir sorun olmasın diye silinmiştir:)
Not 2: Aylin'e bu adı ( Speedy Gonzales) koymamın sebebi, işini çok hızlı ve temiz yapmasındandır:)