20 Aralık 2010 Pazartesi

Yeşil Ev'de Kış


Daha önce şu yazımda bahsettiğim Yeşil Ev'e geçen hafta yine gittim :)

Malumunuz, Koçtaş'ta canım çıkmıştı son zamanlarda ve bu tatil bana bir yenilenme gibi gelecekti.. Geldi de..

Nasıl gelmesin şu güzelliğe bakın!


Gözünüzün alabildiğine bembeyaz bir örtü!! Tabi uzunca zaman bakınca göz yoruluyor beyazlıktan ötürü ama yine de dinlendirici :)

Biz bu kez Neşeli Ev'i seçtik..


Hava dondurucu soğuk olduğu için açıkçası oldukça tereddütlüydüm evlerin ısıtması konusunda ama çok yersiz bir endişeymiş bu gidince anladım! Evde atletle bile terledim! O derece iyi ısıtılıyordu!! Tabi dikkat edilmezse içerisi sıcak dışarısı soğuk, tam hastalığa davetiye çıkarmış olunur.. E peki ben ne yaptım? Sıcacık evi bulan yorgunluktan önünü göremeyen bünye -ki önceki gün Eskişehir Fatihi olmuş, Espark ve 222'yi fethetmiştim.. Koçtaş+Eskişehir yorgunluğu yani- ne yaparsa onu : Bütün gün, karnım acıkana değin uyudum, uyandım, Tv izledim, uyudum, uyandım, film izledim, Bolu'ya yemeğe gittim, alışveriş yaptım, döndüm, uyudum, uyandım, Tv izledim, uyudum... diye süren bir döngü :)))

Yer açısından favori 2. evim Rüya Ev!


Burda kalmak nasip olmadı henüz ama dışarıdan çok beğeniyorum :) Kışın da ayrı bi güzel dimi? Yalnız iyi ki bu gelişimizde müsait değilmiş diyorum çünkü akıllı ben bi gece canlı müziğe inerken topuklu giyme gafletinde bulundum ve müziği duymadan oynamaya başlamışçasına garip hareketler içerisinde inebildim restoranta :)) Bir de o merdivenlerde düşünemiyorum kendimi kar&topuk ikilisiyle :))

Yemekleri yine çok güzeldi!


Fotoğrafta görülen güveçte alabalık ve karşıda birazı görünense etli bişi.. Adını unuttum :) O da güveçte ve lezzetleri enfesss! Her öğünde masaya mutlaka köy tereyağı ve bal getiriliyor.. Ve tabi kızarmış, sıcak ekmek..

Canlı müzik yine şömine başındaydı.. Sıcacık ortama hanımkızımızın şahane sesi pek yakışmıştı :)


Şarkılar da güzeldi ortam da fakat etken faktör yaş mı yoksa mekanın sakinliğine uyum mu bilemeyerek canlı müzik ortamına göre fazla hareketsizdi diyebilirim.. Yani insanlar en azından masalarında el şaklatarak oynayabilirdi :) Öyle olmaz mı genelde sonlara doğru? :)

Evlere giden patikamsı yolların aydınlatmalarına bayıldım! Yolun iki yanına sıralanmış kuru ağaçlara asılan fenerler gecenin karanlığında öyle güzel görünüyor ki anlatamam! Ama akıl edememişim o yolun o halini çekmeyi :/

Ve son olarak da içimi ısıtan başka bir ayrıntı :


Bu ince düşüncesi ve zarif seçimi nedeniyle Duygucum'a burdan bir kez daha teşekkür ederim! Çooook beğendim ben yıldızlı kolyemi! :))

Diğer ince ayrıntıları zaten önceki yazımda belirtmiştim o yüzden tekrarlamıyorum :) Yalnız eğer Yeşil ev için tercihiniz kış ayları ise, mutlaka bir zincir bulundurun arabanızda.. Yoksa bizim gibi Abant yolunu arabayla kızak yapa yapa iner çıkarsınız :p

Ha bir de kesinlikle kar botu!! Yoksa bizim çıtkırıldım çizmelerimizle buı iş olmaz! :)


Sevgiler..
:*

7 Aralık 2010 Salı

Dolap Neşelendirme! :)

İhtiyac doğrultusunda, rahat kullanabileceğim, bol raflı bir dolap tasarımı çizip babama gösterince "anca kurtarır dağınıklığını!" diyerek içime su serpti!!! ve yaptırdı sağolsun :)

Bir önceki dolabımı da, bahsettim mi bilmiyorum ama küçük kuzenim Meryem liseyi Sakarya merkezde kazandı ve bizde kalmaya başladı. O'nun odasına geçirdik.. Stickerlıydı o.. Kedicikler falan vardı.. Şimdi dedim bu da böyle çok sade oldu.. Yani odam genelde sade baya, aksesuarlarım bile kremli kahveliye döndü artık bu Koçtaşa girdiğimden beri nasıl içim kapandıysa!! :D

Dedim cicibebe, olmaz bu böyle, kalk bi hal eyle, dolabına bikaç renkli sticker ekle :p Nasıl yazdım ama 4 sn içinde :p Yine çok sevgili Koçtaş'tan bu stickerları seçtim.. Gözüm yine kedili çiçekli böceklilere gitti ama geldim 8475 yaşına diye daha oturaklı buldugum bu halkaları seçtim :) Sonra renk renk uyum ya da uıyumsuzluguna dikkat ederek dizaynını yaptım :p

İşte sonuç :



Valla ben baya beğendim :) Annem söylendi hiç büyümeyecek miyim diye ama daha vakit var :p


Sevgiler

:*

5 Aralık 2010 Pazar

Puantiye Accessorize'ın Cici Broşları :)

Bir kaç gün önce tatlı blogger arkadaşım Sümeyye'nin blogu "bir avuç hayat"ta gördüm bu broşu! Fotoğraf çekmeyi de çok severim çekilmeyi de.. Hatta çekmesem bile elimde dursun makina, o kadar severim :)))

Bu broşu görür görmez de bayıldım ve hemen sipariş ettim.. İş ve okul yoğunluğumdan dolayı biraz gecikmeli olsa da dün ulaştı paketim elime..

Kargo poşetini açtığımda içinden bu kutu çıktı.. Arkadaşım ürünler ezilmesin diye karton bir kutuya koymuş öncelikle..


Bu kutunun içinden de sevimli mi sevimli ve çok şık ve yine sanırım el emeği bir paket çıktı..


Tabiiki heyecan doruklarda açtım paketimi.. Elime ilk önce Canon broşum geldi.. Fakat o da ne? Canım benim bir bonus broş ve bir not da eklemiş içine! Nasıl mutlu oldum anlatamam!!


Gelelim ayrıntılı incelemelere :)


Canon broş tahmin ettiğimden daha şık! Benim hiç keçe broşum yoktu ve bu işe bu kadar kaliteli ve ince bir çalışma ile adım atmak çok güzel bir başlangıç oldu! :)


İnce dedim evet, bakar mısınız arka tarafına bile bir kalp iliştirmiş :)


Bu da tavşancık broşum! Ne kadar sevimli değil mi?

İkisi de hırkalarıma çok yakıştı! Sabırsızlanıyorum dışarı çıkarken takmak için :)

Çoooook teşekkürler Sümeyye'cim! Ellerine sağlık! Daha önemlisi bu cici şeyleri tasarlayan, ortaya koyan güzel yüreğine sağlık!
Yeni çalışmalarını sabırsızlıkla bekliyorum :)

Not: Puantiye Accessorize, sevgili Sümeyye'nin aksesuar dükkanıdır! Bakınmak için buradan lütfen :)

2 Aralık 2010 Perşembe

Canon Powershot SX120 IS


Hatırlarsanız uzuuuuun zaman önce fotoğraf makinemin çalındığını ya da kaybolduğunu söylemiştim.. 1-2 ay umurla bekledim "o bi yerden çıkacak" diyerek ama baktım olmuyor :) şeytan aldı götürdü ve sattı sanırım, diyerek yeni bir makine arayışına girdim..

Aslında gözüm profesyonel makinalardaydı bu kez, hatta 1-3 kez alırken kasadan döndüm kararsızlıktan.. Canon 450D mi 550D mi diye kararsızlık yaşarken bir arkadaşımın "ya napıcaksın 550'yi HD kalitesini? afrikada yagmur ormanlarında safariye çıktıgın zaman ceylan kovalayan aslanları mı çekicen?" demesi üzerine, hakkaten hee, napıcam ben profesyonel makinayı? Kocaman şeyi gece gezmelerine, iş bilmem nelerine mi götürücem? sonra aklım hep onda kalacak aman bişi oldu mu aman biri düşürdü mü.. Yok dedim bana yine küçük bi makine lazım, bunu da ilerde düşünürüm belki yeniden..

Sony cybershot'lara bakarken bu çıktı karşıma.. Canon Powershot SX120.. Daha yüksek modelleri de var ama ben hem fiyatını uygun buldum hem de şaşmaz Canon kalitesine sahip yarı profesyonel bir makina.. Daha üst modelleri de var bu yarı profesyonellerin ama ben o kadar para verdikten sonra profesyonel alırım diyerek bunda karar kıldım ve Aldım :) 1 hafta içinde elimde olacak ve eminim ben gördüğüm her şeyi fotoğraflayıp sizi post yağmuruna tutucam hazırlıklı olun :) Zira aldığım, yaptığım ya da paylaşmak istediğim o kadar çok şey birikti ki kendimden korkuyorum :)))

Lütfen makinem için fikri olan varsa, görüp kullanan beğenen beğenmeyen varsa, olumlu ya da olumsuz söylesin.. Çünkü içimde şüphe kalmasın istiyorum :)

Sevgiler..