İskender Pala etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
İskender Pala etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

07 Mart 2016

Aşk bu kitapta dile geliyor

https://netlioo.com/r/gimth
Bu kitabı mutlaka okumalısınız. Satış rekorları kırıyor. Her yazdığı romanla yüz binlerin kalbini feth eden İskender Pala yeni romanı 'OD' ile yeniden okurlarını selamlıyor. Od bir Yunus Emre romanı. Gök kubbemizin her zaman parlayan ve hep çok sevilen, şiirleri gönülden gönüle dolup dilden dile dolaşan Yunus Emre, bu kez OD'un ana kahramanı. İskender Pala'nın ilim ve kültür adamı olmasının yanında, yazar kişiliğinin imbiğinden geçirilerek aşkın tahtına bir kez daha oturtuluyor. 13. yüzyılın her bakımdan kavruk ve yanıp yıkılan ortamına Yunus Emre'nin gelişi tarihi atmosfer içerisinde hakiki anlamına kavuşturuluyor. Yıkıntılar ve yangınlar içinden bir gönül ve bir insanlık anıtının inşa edilişi cümle cümle anlatıyor ve elbette kalbe dokuna dokuna yol alıyor. Romanın her sayfasında Yunus'un hamlıktan saflığa geçişi okunuyor.

Biliyorum,"Biz bu ilden gider olduk, kalanlara selam olsun," demişti… Yine Biliyorum, "Bizim için hayır dua kılanlara selam olsun." Demişti… Ve Sevgili'ye gittiği o geceden sonra adının dilden dile, Aşkının gönülden gönüle dolaştığını da biliyorum… Şimdilerde ona kimisi Âşık Yunus, Miskin Yunus… Derviş Yunus…Varsın onu da desinler. Ve Türk yurtlarında, onu en çok "Bizim Yunus" diye çağırırlar.

Biliyorum…


https://netlioo.com/r/gimth

Kitabı %30 indirimli satın almak için TIKLAYIN

26 Şubat 2013

Bir Yunus Romanı OD (İskender Pala)

Bu kez Yunus Emre'nin hayatıyla karşımıza çıkıyor üstad İskender Pala. Ne kadar tanıyoruz, tarihimize, edebiyatımıza yön veren bu yüce insanlar. Ne kadar tanıyoruz Yunus Emre'yin, Mevlana'yı... İskender Pala onları bize anlatıyor. Hem de o mükemmel üslubuyla roman tadında.

Her yazdığı romanla yüz binlerin kalbini feth eden İskender Pala yeni romanı ‘OD’ ile yeniden okurlarını selamlıyor. Od bir Yunus Emre romanı. Gök kubbemizin her zaman parlayan ve hep çok sevilen, şiirleri gönülden gönüle dolup dilden dile dolaşan Yunus Emre, bu kez OD’un ana kahramanı. İskender Pala’nın ilim ve kültür adamı olmasının yanında, yazar kişiliğinin imbiğinden geçirilerek aşkın tahtına bir kez daha oturtuluyor. 13. yüzyılın her bakımdan kavruk ve yanıp yıkılan ortamına Yunus Emre’nin gelişi tarihi atmosfer içerisinde hakiki

25 Şubat 2013

İşte Satış Rekorları Kıran EFSANE

Çıktığı günden bu yana satış listelerinin üstünde yer alıyor. Yılların birikimiyle, Türkiye'nin en iyi edebiyatçılarından İskender Pala yine o muhteşem üslubuyla karşımızda. Kitap size tarihi anlatırken yine aşk kokuyor. Duygu yoğuluğu ile okuyacağınız bir kitap. İşte EFSANE, işte Bir Barbaros Romanı, İşte Prof. Dr. İskender Pala. Bu kitabı okumanızı kesinlikle tavsiye ederim.

Arka Kapaktan
Efsaneler bazen denizden,
Bazen aşktan ve ateşten gelirler.
Aşktan ve ateşten ve denizden gelenler,
Bazen ışık olurlar ve bütün zamanı aydınlatırlar...
Efsane kurmak kadar, efsaneyi yazmak da efsaneye dâhildir.
Bir çağı haritalarda bulamazsınız.
Derine, insana ve tarihin denizlerine açılmak gerekir.
Girdaplarda yüksek idealler saklanabilir.

19 Şubat 2013

EFSANE Bir Barbaros Romanı (Prof. Dr. İskender Pala)

İşte haftanın en çok satan kitabı. Yine bir İskender Pala klasiği. Büyük edebiyatçı İskender Pala son çıkardığı EFSANE Bir Barbaros Romanı ile ilk çıktığı günden beri satış rekorları kırıyor. Üslubuyla sizi alıp götüreceği gibi tarihimizin de gerçek yüzünü size bir hikaye gibi anlatıyor. Hem bir romanın içinde sürüklenip gideceksiniz hem de tarihimizin iç yüzünü öğreneceksiniz.

Efsaneler bazen denizden,
Bazen aşktan ve ateşten gelirler.
Aşktan ve ateşten ve denizden gelenler,
Bazen ışık olurlar ve bütün zamanı aydınlatırlar…
Efsane kurmak kadar, efsaneyi yazmak da efsaneye dâhildir.
Bir çağı haritalarda bulamazsınız.
Derine, insana ve tarihin denizlerine açılmak gerekir.
Girdaplarda yüksek idealler saklanabilir.

19 Eylül 2012

Aşka Dair (İskender Pala)

Aşkın başlangıcı "görme", sonucu "bakma" dır. İlk görüş anında başlayan ilginin sırasıyla sevgiye, bağlılığa, kalbin erimesine, tutkuya, özleme ve nihayet aşka dönüşmesinin bir tek gayesi vardır; sevilenin yüzüne bakabilmek, o ilk görüş anının lezzetini ve hazzını derece derece artırarak kemale erdirebilmek.

Görmekten bakma derecesine yükselebilmek için aşkın bin bir türlü tecellisi, sayısız çile durağı, firkat, hicran ve hasrete adanmış elemleri vardır ki, bunların her biri âşıkı kabalıklarından yontar, ruhunu arıtıp billurlaştırır ve en son noktada doya doya "bakma" eylemi için onu hazırlayıp sevgili huzuruna çıkartır.

Aşkın "bakma" dan sonraki durağı "tapma"; yani sevenin sevilene kul olmasıdır.

03 Ocak 2012

Kahve Molası (İskender Pala)

Bir kahve molasından meram, bir çift sözdür ki, o söz ruhumuzu dinlendirsin, dimağımızı sarhoş etsin. Hani denilmiştir: Gönül ne kahve ister ne kahvehane Gönül sohbet isler kahve bahane. Bu kitabın içindekiler de bir kahve molasında okunabilecek, belki okumayı eğlenceye dönüştürebilecek küçük hikâyeler, hatıralar, nükteler ve bercestelerden ibarettir. Bu satırlar arasında verilecek bir kahve molasında, yahut bir kahve içiminde olsun açılacak bu sayfalarda geçmiş zamanların neşeleri ve sevinçlerini, hüzünlerini ve acılarını görmek, hissetmek, yaşamak ve ibret almak, kahve tadında lezzetlerle tanışmak pekâlâ mümkündür. Ve biz onları keşfettiğimiz vakit adını tarih koyarız.

Fatih Sultan Mehmed (İskender Pala)

İmtisal-i cahidu fillah
oluptur niyyetüm
Din-i İslam'ın mücerred
gayretidür gayretüm

Fatih Sultan Mehmed

Fatih'in Şiirleri (İskender Pala)

İstanbulun fethinin 550. yılında dev bir eser... Fatihin, Avni mahlasıyla yazdığı bir divan hacmindeki şiirleri tıpkı basımı ve açıklamlarıyla fatihi ve istdanbulu sevenlere armağan.
İskender Pala’nın açıklamaları, Süheyl Ünver’in fethin 500. yıldönümü için hazırladığı desenlerle gerçek bir anı kitap.

İstanbul’un 550. fetih yıldönümüne sanatçı fatihi en iyi anlamlandıracak bir eser kazandırmanın kıvancı fatih ve istanbul bağlılarına...

Akademik Divan Şiiri Araştırmaları (İskender Pala)

Türk milletinin altı asır boyunca bediî zevkini oluşturan divan edebiyatı İslâm medeniyetinin etkisi altında gelişmiş, zamanla harikulade örnekler vermiş ve sonunda yavaş yavaş yerini Batı edebiyatları etkisinde bir edebiyata bırakmıştır. Her edebiyatın olduğu gibi, divan edebiyatının da kendine özgü bir düşünce, zevk ve hayal dünyası vardır. Geçen zaman ile paralel olarak değişime uğrayan hayat şartları, divan edebiyatına has özellikleri, zevkleri, sanat anlayışını, hurafeleri, inanışları, gerçek ve batıl ilimleri de ortadan kaldırmış ve artık bu edebiyat yaşanılan hayatın bir aynası

Tavan Arası (İskender Pala)

Bazı eşyalarımız vardır, önce atmaya kıyamayıp tavan arasına kaldırırız da sonra unuturuz hayal meyal hatırladığımız ve işimize yarayacağına inandığımız bir şeyi aramak için, paslanmaya yüz tutmuş kilidini açarız tavan arasının ve uzun bir ömre ait bütün eski eşyalarımızı orada buluruz, güzel ve çirkin, neşeli ve üzgün… Hemen bir şey alıp çıkmak için girdiğimiz bu yarı aydınlık ve tozlu mekânda her neye el atsak, bizi gülümseyen bir çehre ile karşılar ve biz hiç farkına varmadan, dimağımıza uzak hatıraların lezzetini bırakarak zamanımızı hızla eleyip geçer. Birkaç zaman sonra ne

Şiirler Şairler Meclisler (İskender Pala)

Klasik şiirimize Divan Edebiyatı, Aristokrat Edebiyat, Yüksek Zümre Edebiyatı, Havas Edebiyatı gibi sonradan verilen bütün isimler, hemen daima şairlerin halktan kopuk, padişahların çevresinde kümelenmiş birer caize avcısı olduklarını çağrıştıragelmiştir. Bu isimleri koyanlar, bilhassa böyle anlaşılmasına özen göstermişler ve şairlerden bahsederken neredeyse onları sarayda yatıp kalkan dalkavuklar olarak göstermeye kalkışmışlardır. Oysa bu kitabın sayfalarında onları gerçek yüzleriyle ve söylenenin tam aksine birer halk insanı olarak tanıyacaksınız. Onların da kendi

Şi'r- i Kadim (İskender Pala)

Osmanlı medeniyetinin edebiyatı, hiç şüphesiz o kültürün birinci elden kaynağını teşkil eder. Bugün her ne kadar o edebiyat dünyası ile aramızda uzak mesafeler olduğu var sayılıyor ise de, aslen bizim olan ve hatta biz olan bu edebiyatın genç nesillerce anlaşılmasında sayılamayacak kadar faydalar vardır. Elinizdeki kitap bu maksatla hazırlanmıştır ve altı asırlık bir birikimin geniş kültür yelpazesine ışık tutar.

Eskiler, 'el-Ma'nâ fî batnı'ş-şair' buyurmuşlardır. Yani 'Mana, Şairin içindedir.' Bu sebeple biz,

Şairlerin Dilinden (İskender Pala)

Şairler vardı...
Şiiri gönülde duyup fikirde hummaya dönüştürerek tam altı asır yaşamışlardı. Onlar, yürekleri ürpertmekten ziyade, zihni sarhoş etmek için mısralar yazarlardı. Aynı dilber için sevdaya tutulup sonsuz acılar çekerlerken, aynı medeniyetin genel kabulleri içerisinde bilimin, sanatın, felsefenin, edebiyatın tarihini oluştururlardı. Asırlar geçse de hiç değişmeyen acılarının terennümüyle akılları ürperten bu silsile, aynı kaderi yaşamak üzere hak edilmiş gönül erleri gibiydiler.

Şair Fatih: Avni (İskender Pala)

Fâtih.
Gelmiş geçmiş en büyük ve en renkli hükümdar.
Kültürlü.
Asker.
Matematik ve diğer müspet ilimlere meraklı.
Doğu dillerini bilir.
Batı dillerini bilir.
Sultan.
Ve şair.
Avni.
Aruzu kullanmakta usta.
Gazzeleri daha meşhur.
“Fâtih olmasaydım Ulubatlı Hasan olurdum,” diyebilen bir ruh kahramanı.
Fâtih!.

02 Ocak 2012

Şah ve Sultan (İskender Pala)

Tutku…
Güzellik…
Aşk ve savaş. Sadece gönüllerin değil alınların, kemiklerin ve gözlerin alev alev yandığı savaş.
Kahramanlarını, Yavuz Sultan Selim’i de Şah İsmail’i de tarihin merdivenlerinde bir basamak aşağı indiren bir basamak yukarı çıkaran savaş.
Çaldıran...
Şimdi Çaldıran ne 500 yıl geride ne 500 yıl ileride.
Savaş tasında büyücünün gördüğü neydi?

Su Kasidesi (İskender Pala)

Aşk yalnızca bir tanedir; ama görüntüleri onlarca, binlerce, belki milyonlarcadır. Sıradan ilgilerin ve sevgilerin ötesinde, görünen perdelerin arkasında, fark edilen renklerin maverasında çıldırtıcı bir hasreti ve kalıptan sıyrılmış bir özlemi tanımak ve duymak isteyen varsa eğer, bu kitap işte onu anlatır. Ağustos güneşinin kırıldığı kumlarda çatlayan dudakların kıvranarak, dökülerek, koşarak ve çırpınarak akan Dicle'ye hasreti ne ise, Fuzûlî'nin gönlünden taşan aşkın coşkunluğu ve yakıcılığı da odur.Bu kitap, bütün öteki aşkların ağırlığınca bir aşk ilhamıdır, o kadar...

Perişan Gazeller (İskender Pala)

Elinizdeki kitaptaki gazeller, hem kronolojik tasniften uzak kalmış, hem tesadüfen ses kaydı yapılmış, hem de yüzyıllar sonra şairlerinin pejmürde evrakı arasından tesadüfen seçilmiş olmak bakımından perişan sıfatını üzerinde taşıyordu.

Bu yüzden adına "Perişan Gazeller" dedik Divan şiirinden tanıdığımız, sabah mahmuru bir sevgilinin yastık üzerine dağılmış saçları gibi...

Namık Kemal'in Tarihi Biyografileri (İskender Pala)

Bu çalışma ile Namık Kemal'in şimdiye kadar bir bütün olarak yayımlanmayan tarihi biyografileri ilk defa orijinal metin halinde günümüz alfabesine aktarılmıştır.

Müstesna Güzeller (İskender Pala)

Bu kitap, bilimsel bir gayretin ürünü olmaktan çok, öz kültürümüze karşı hissedilen bir vefa borcunun yerine getirilmesi için düzenlenmiştir ve yazdığımız makaleler arasından seçilen 50 adet yazıyı içerir. Divan şiiriyle tarihi ve şimdiki hayatımızı buluşturma gayesiyle kaleme alınan bu yazılarda tuttuğumuz yol, yüründükçe uzayan ve her durağında bir başka hayranlıkla seyrettiğimiz, asude güzellikleri olan bir yoldur. O vadide görülecek daha nice menziller, gidilecek daha nice yollar vardır. Buyurunuz bu güzellikleri beraberce seyredelim ve sohbetlerle yoldaşlık kuralım. Zaten gayemiz de altı yüzyıl boyunca soluduğumuz bir güzellikler manzumesini, sizlere yeniden tanıtabilmek ve sevdirebilmektir. Rastladığımız o müstesna güzellikleri sizinle paylaşmaktan mutluyuz.

Muhteşem Şair Muhibbi (İskender Pala)

Osmanlı’nın en “Muhteşem” hükümdarıdır o.
46 yıl boyunca dünyanın en büyük imparatorluğunu yönetmiş, bunun on yılı aşkın bölümünü İstanbul'dan uzakta, seferlerde geçirmiş ve nihayet yine bir sefer esnasında vefat etmiş, ömrünü ekseriya at sırtında, karargâh otağında, yolda, muhasarada ve savaşta geçirmiştir.
Bu sürede, elbette çok şiir yazmıştır.
Şiir yazmıştır, çünkü sözü şiir biçiminde söylemeyi üstün tutmuştur.
Şiir yazmıştır, çünkü doğu medeniyetinin hükümdarları kılıç kadar söz ile de birbirlerine