Yok yok ben değil.
Yalnız bu aralar, epey bir tanıdık ettiğim, hem çatır çatır evleniyor, hem de sapır sapır doğuruyor...
Zaten yapın da anacım babacım, güzeldir, mübarektir, iyidir, hoştur, nurdur, nimettir zaten o.
Yalnız bende epey bir farklı izlenimi oldu bu hamileliğin ve dahi ebeveynliğin bu aralar, derdim o.
Bir de yazı sonunda bebek bakımıyla ilgili bir sorum olacak, isterseniz bir okuyun sonra bakın, isterseniz direk bir cevaplayıverin de rahatlayım ;)
-----------------------------------------
Bak mesela, bebek desem kimsenin aklına erkeksi bir figür gelmez nedense, hep böyle kızsı, dişil şeyler çağrışır.
Anneyi anne yapan baba, babayı da baba yapan anne ama işte. Söz konusu bebek olunca iş nedense hep annede bitiyor gibi bir ön yargımız var.
İnkar da etmeyelim, çağlar boyunca böyle olmuş bu. Bak şimdi gösterticem.
Ennnn evvela:
Meryem Ana ve İsa
Üç İbrahimî dinin de (evet, bazı mezheplerinde Yahudilik de dahil) kutsal saydığı annemiz ve mucize oğlu Bebek İsa, büyük ihtimalle en meşhur anne-evlat figürü olmalı.
Çoğunlukla kucağında İsa, yanan kalp, yakınlarında melekler ki genellikle de Gabriel, başında hale ile resmedilir.
İşin ilginci, sadece bebekken değil, çarmıhtan indirilme tasvirlerinde bile, İsa Meryem'in "sol"undadır.
-----------------------------------------
İsis ve Horus
Emzirir pozisyonda, yavrucağını yine "sol" yanına yatıran İsis, Bok böceği de dahil olmak üzere bilumum zerzevatı tanrı edinen Antik Mısır'ın en gözde annesidir.
Bilumum yerde bulunabilecek bir efsaneye göre ise; oğlunun, hem annesi, hem karısı hem kızkardeşidir. Ensest desen değil, demesen yine değil!
-----------------------------------------
Anne Yasoda ve Krishna
Canı sıkıldıkça insan bedenine girip dünyaya türlü türlü nasihatler verip ortadan kaybolan Vishnu'nun suretlerinden biri olan Krishna yavrumuz, yine analığının "sol" tarafına otururken görünüyor.
Analık diyorum, zira Yasoda teyze Krishna'nın biyolojik annesi değil, taşıyıcı (!?) annesi. Krishna'nın epey destansı yaramazlık nöbetlerine sabredip, bir de flüt çalma öğretisi kazandırması, anneliğin kutsallığına yapılan bir vurgu imiş.
-----------------------------------------
Uttar Pradesh Annesi
Bu millî bir anne. Sadece Hindistan'ın Uttar Pradesh bölgesinin annesi. Yani öyle tüm dünyayı yaratma yada Macarların, Brezilyalıların falan ruh alemiyle ilgilenme gibi bir zorunluluğu yok.
Çocuğu "sol" tarafa yatırma mevzuunu evrenselleştirmesi ayrı güzellik yalnız.
-----------------------------------------
Kuan Yin Ana
Adının anlamı "Dünyanın inlemesi" olan ve Budistlerin yeniden dünyaya gelme inancının en temel kaynağı işte bu teyze. Yine inanışa göre "sol" tarafına oturtmuş olduğu bebek ise biziz, bütün insanlık, doğmuş ve doğacak bilumum insan nesli.
Şöyle ki;
Kuan Yin, evrendeki yeniden doğarak, reenkarne olarak acı çekme, olgunlaşma sürecini tamamlayan tek kişi. Başka hiç kimse, Buddha'nın kendisi bile henüz bu başarıyı elde edebilmiş değil.
Ve yine analık iç güdüsü sayesinde Kuan Yin, biz yardıma muhtaç insanları, bu acı çekme sürecini tamamlayabilmemiz için tekrar tekrar doğurarak, gelişimimize yardımcı oluyor.
-----------------------------------------
Danu
Keltlerin "Tanrı Emziren"i, toprak anası, İrlanda halkının efsanevi annesi. Bebeğini "sol" tarafına yatırmasına dikkatinizi çekerim.
-----------------------------------------
Eirene - Pax
Antik Yunan ve Romalılarca hürmet edilen, barış tanrıçası, "zeytin dalı"nın mucidi, kasıtlı mı bilmem ama bayaa bayaa, hani böyle "taş gibi güzel" tasvir edilen anacağızımız da budur.
Bebeği yine "sol"dadır. Bu solda var bir hayır...
-----------------------------------------
Takvim Tanrıçası Xochiquetza
Ben Aztek dilini hiç bir zaman anlayamadım, anlayamacağım da. Okuyamıyorum arkadaş, en kısa isim "Huitzilihuitl" gibi birşey, huzizizuzitululili....
2012'de kıyameti koparacak arkadaşların takvimlerinin tanrısı bu yengeymiş işte. Kusura bakmasın, tutmadı. Yada Mayalardı onlar galiba şimdi tanrıçanın günahını almayalım...
Üstelik bu sefer öyle ulu orta emziriyor hiç öyle kuytuya falan da gizlenmiyor. Ve kızancık yine "sol" tarafta..
-----------------------------------------
Arinna
Nihaaayet çocuğu ortaya alan biri çıktı diyecektim kiii... Başka bir tasvirde bu Hitit güneş tanrıçası da çocuğunu "sol"una yatırmış.
İçlerinden görmekle müşerref olduğum tek tanrıça (tövbe haşa, ne diyorum ben :) ) da bu. Sen tut, güneşi idare et, ülkeler yaşat yok et vs vs vs... Gelip bir cam fanusa hapsediversinler seni. Nasıl evlat yetiştirdiysen artık o da gelip kurtarmıyor eşek sıpası...
-----------------------------------------
Müminlerin Annesi Amine Hatun
Her anneden bahsedip de ondan bahsetmeseydim kendimden utanırdım...
"Sol" omuzuna yatırdığı, nurlar içindeki Muhammed'i ile, hem kainatların efendisinin, hem de tüm müminlerin annesinin, Amine bint Vehb'in temsili minyatürünü görüyorsunuz.
Ne tanrılar, ne tanrıçalar, ne de atfedilen tüm diğer şeyler... Amine hatun, onların hepsini yıkacak olanın nurlu anasından başkası değildi...
-----------------------------------------
Hasılı devir ne olursa olsun, inanç ne olursa olursa olsun, şekli nasıl olursa olsun, bu annelik önemli şey arkadaş.
Ben şurada yıllarca azimle gelişen kendi göbeğime tahammül edemezken, bir kaç ayda "iki insan"a dönüşen o annelerin tahammülüne ne demeli?
Sırf bunun için bile kutsal sayılmalarına şaşmamalı!
Şimdiii,
Artık siz cevaplandırabilir misiniz bilmem ama işte sorularım:
- İslamî minyatürlerden, en pagan inançlara kadar geniş yelpazede, neden bütün bu bebekler hep sol omuza yatırılıyor? Gerçekten öyle midir? Sola mı yatırmak gerek? Bebek gelişimiyle ilgili birşey mi? Yoksa ilginç bir tesadüf falan mı?
- Bu mutlulukları yaşayabilmek neden bana bu kadar olanaksızmış gibi gözüküyor? Yok yok, hamile olmak veya tanrıça olmak istemiyorum... Anladınız siz onu.
- Bu karanlık ve vahşet dolu dünyaya bir çocuk getirmek istemeyenler neden zamanında o haltı yerlerken korunmayı akıl edemiyorlar?
- Bütün doğum yapan ünlüler bebek bakım uzmanı gibi davranmak zorunda mıdır?
- Neden bazı yakın dostlar (aslında hepsi de,bazı diyelim) evlenir evlenmez tüm çevresiyle bağlantılarını keser?
- Arkadaşımın Aralık ayında hamile olduğunu ve Ağustos'ta doğum yapacağını öğrendiğim anda koşa koşa, yok zamanımda, üç kuruşa muhtaçken, güzel anılar hürmetine gidip bebeğinin altınını ve ilk pijamasını alan ben "saygısız ve düşüncesiz" oluyorum da; kocası bir yandan, arkadaşları bir yandan, sırf siyaseten farklı düşünüyoruz diye bana bir cevap hakkı bile tanımadan beni hayatlarından bir çırpıda silip atan,üstüne de bir güzel kalaylayan o "can" arkadaşlarım ve çevresi ne oluyor, onu işte çok ama çok merak ediyorum.
Bir zamanlar her yazımın sonunu aşka, sevgiye, sevdaya bağlarken neden artık hep bir kahırlanma, hep bir "alacağınız olsun" tarzı kapanışlar yapıyorum, bak o işte hayatımın en büyük sorusu oldu artık...
Olsun be anacım, babacım,
Yine sizin canınız sağolsun,
Sevgiyle kalın.
(^_^)
-----------------------------------------
Onu, yaparken düşünecektiniz diyeceğim ama
neyse ki düşünemiyorlar.
Aç kalırdık yoksa...