hiç...


YOK

YAHU BU ADAM GÖKHAN TÜRKMEN SÜPRE  VALLAHA ŞU RUYA PARÇASI NE GÜZELMİŞ SÜPER DİNLEYİN BEN BAYILDIM :p BU ARADA BEYNİM SULANMIŞ ACAYİP ÜŞÜTMÜŞSÜN DEDİ DR. EVET DEDİM DOĞUŞTAN VAR O :D EEE RELAKS KALITIMSAL DEĞİL BENDE LAZIMSAL :D :D :D BEN ADAMI ÖLDÜRÜRÜM :p KEPÇEYLE..... HAYATIMDA İLK DEFA BEKAR VE GÜZEL HEMŞİRELERİN GÖZETİMİNDEYİM ŞANSA BAK :p 

YA BUGÜN 18 MART SAYGIDAN YAZIYORUM VE DUALARLA ANILMALI DUA İLE...


(evet not düşmel not yoksa talipleri kızar hala kızım ve yengem) :dddddd 

anam anam garibem

hasta oldum oy anacım desem ne fayda yuk ki :( çorba gönderin ölüyommmm :(
ne utanmaz bi çocuk oluyorum ben bu hallerde yav :P
rahmetli dedemin dediği gibi mubarek öküz aleyhisselam ince giyin ilacı yiyin :D işte bu laf formatına uydu
peh :P

Benim Pencerem Yokluklara Açılır


Gidenler vardır gidişlerinde yananların çığlıklarıyla beslenen, döneneler vardır ardında bıraktığı yıkılmışlığı toplamak isteyen... Bütün zıtlıklarımın sağında solunda oturan şeytanım meleğim, iyi kötü her ne haltsa bu hayatta ölüm kadar soğuk 2. bir şey sunar sanaki, yorgan yerine seriverirsin üzerine. Bir yalnızlıktır bu, bir suskunluk  nasıl bir kandırmadır insanın kendini ki, gerçek mişcesine sarılıveririz her şeye doğruymuşcasına?

Susmakla yazmak arası kalakalmak hayata adanmış denilenlerin kayıplarından süzülüp koşmak. Nasıl bir çırpınıştır bu anlayamadım. Kaçanlar kaçtıkları yerlerde peşlerinden sürüklerdikleri yerde anılarıyla başedebilirler mi? Üstü kalsın dostlar bu hayatın yorgunluğunu dağ başında bir kulübede, bol oksijen sarhoşluğunda geçirmekteyim. Gerçi geceleri mahlukatın sesleri tırsıtıyor bazen ama olsun. Ben kadar hiç bir yaratılmış vahşi olamazki. Onar fıtratları gereği su içen bir ceylanın boynuna dişlerini geçirip aç karınlarına öyünlük ziyafet yapmaktalar. Ve bizler bir bebeğin gözünün içine bakabaka koynuna, alnına mermi yollayabilecek kadar vahşiyiz iste. Anamız ölür, ardından 5 gün sonra yar ocağı, iş kucağı, okulum vardı babama kim bakacak karımı alsak hesabıyla unutan zavallı vahşi bizler.
Yalnızlığımın soluğunda çivi gibi soğukta yaşamayı öğrendim ben. Ben giderken ardımda bıraktığım acıları topladım dua ile sardım, şimdi umarım herkes çok iyidir. Bana yapılan haksızlıklarıysa unuttum bile. Beni benlikten çıkaran tüm duyguları kapattım sandığa. Bir kaç tozlu rafada kitaplarımı koydum, kalemim defterim hani şu telli kareli okul defterlerinden işte, yazıyorum ibadet yapıyorum yemek yapıyorum, kapan kuruyorum ve ben insanlıktan çıkmadan insan olmanın erdemine varıyorum. Ve en önemlisi kimsenin bei sevmesine izin vermiyorum. Aşk katında ibadetim denilenlerin gölge çiçeklerini toplamayacağım çünkü aşk allahtı biz gölgesinde bile yürüyemedik...
Acı çekiyorum doğruda her acınında bir son kullanma tarihi vardır değili mi? Yok mu? yaaa :( Üzüldüm şimdi. Kalbimin arsalarını dünyaca ünlü bir inşaat firmasına verdim :P kaçak katların çarpıklığında olmasın bari her katta sevdiğim bir çok insan kalsın ve ben artık kaçmayayım apartman griliğinin beni boğan havasızlığından diye. Eenasıl olsa geri döneceğim. Galiba korkuyorum ben ve delikanlıya yakışmaz edsının tınnnn safalarından geçerek samimiyetle korktuğumu sölüyorum. Herkes benimle ilgili yorum yapabilir, buyursunlar başımla. Ama kimse beni yetiştiren o mükenmel ebebeyin dedğim kanca bağım olmayan harika kadın ve adamın yetiştirmesine bişi demesin. Yes gençler ben evlatlıkım :) gururla taşıdığım soyadımın hakkını vererek ölücem inşallah. Yandan çarklı bir laz olarak hayatımı idame ettirmek zor helbette :P ama ne yapalım yaradanı yargılayamam.
Ardımda bıraktığım kimse yok, yanımda olanda evet dağıldımda belki çünkü kızım çoooooookkkk daha uzaklara gitti... Yahu gülmeyeyn baş gülmezmiş doğruymuş ve bende gülümsemelerimi o tozlu sandığa kapattım. Acıklı bir küçük emrah edasıyla yazmıyorum bunları her ne kadar bana küçük emrah tiplemesini yakıştırsalarda :P demi canım, beni böylesi duygularıyla yaşamayı öğreten, gizli saklı kaçak göçek yaşamaktansa onurluca sevdasına sevdiklerine sahip çıkmasını bilen, ve asla ardından konuşmadan yüzüne söleyen ki kaybetmek dahi olsa sölerim gururlada sunarım , YARADANIMA şükürler olsun...
Dağdan indiğim her zaman sizlere 2 bişi karalarım gençler ve genç kalanlar :) A e olun :)

Beraber Dua Edelim mi?



Allah'ım! Sana hamdederek seni tüm noksanlıklardan tenzih ederim.
Allah'ım! Bizi bağışla.
Ya Rabbi, Sana ve Resulüne itaat etmemizi ve bildirdiklerinle amel etmemizi nasip eyleYa Rabbi, bizi sabreden ve şükredenlerden eyle. Yâ Rabbî! Faydasız ilimden, makbûl olmayan ibâdetten ve kabul edilmeyen duâdan sana sığınırım. Allah'ım! Gazabından rızana, cezalandırmandan affına, senden yine sana sığınırım. Sana olan övgüleri sayamam. Sen, kendini övdüğün gibisin.
Allah’ım! Cenneti ve Cennete götürecek söz ve işleri senden ister, Cehennemden ve Cehenneme sürükleyecek söz ve hareketlerden sana sığınırım.
Allah’ım! Hâlde ve gelecekte bildiğim ve bilmediğim bütün iyilikleri senden ister, bildiğim ve bilmediğim hâlde ve gelecekte bütün kötülüklerden sana sığınırım.
Bu gece sana açılmış ellerin, sana yönelmiş yüreklerin duasını kabul edilenlerden eyle. Ecmain diyip benden önce bütün Muhammedi ümmetin duasını kabul eyle Ya Rabbi...
AMİN

NOT: BLOGUMDA ESKİ VE YENİ, SİLDİĞİM YA DA YENİ GELEN HERKESE TŞKKRLR VE HAYIRLI KANDİLLER. DUALARIM SİZLERE.

Hayırlı Kandiller

Hayta Çok Garip


Ne varsa dünyada bir rüya demek

Biraz da hayatı boşvermek gerek
Her şeyin çaresi sevmektir sevmek
Hayat devam ediyor bak
En güzel şey mutlu olmak
Gideceğiz çırılçıplak
Hayat ne garip
Hayat çok garip
Gün gelir yalnizlik korkusu cöker
Hayat film gibi  son" yazar, biter
Dert etme kendine, gülümse yeter
Hayat devam ediyor bak
En güzel şey mutlu olmak
Gideceğiz çırılçıplak
Hayat ne garip
Hayat çok garip
Yalan olur bir gün yalan

Yaşadığın aşkın sevdan
Yaradandır baki kalan
Hayat ne garip
Hayat çok garip

Bitti dediğin yerden birşeyler başlar elbet, ama ısmarlama asklara yer yok  benim heybemde. Sevmek yetseydi eğer hayatımdan çıkarmazdım sevdiklerimi. Ask başka bir boyut, ask baska kusura bakma...

Kararsız İnsanlar Sorunlu Haller

Hayatımıza giren sorunlu insanlar bile, kararsız insanlardan daha az zarar veriyor emin oldum buna. Bir kaç gündür bir deli :P arkadaşımında yardımıyla çözümlerin aslında avucumda olduğunu görmek güzel. Kör bir kuyuya taş atmaktan daha güzel  şeylerin olduğunu göstermesi, önemsenmem çok hoş. Çok teşekkeür az kalır dua ile yanındayım bende :)

Bazı anlar vardır anıları kutusuna saklamayı yerli yersiz çıkarmamayı öğretiyor. Ve bilenmek umarsılıklarla. Ve bir anda bir arkadaşın tokadıyla uyanıveriyorsan. Evet resmen tokat :) okkalıydı hemde. Hala eli ağır mubareğin :D :P Ama haklıydı... benim kendime ettiğimi yedi düvel toplansa yapamazdı. Şimdi iyiyim aman bir daha vurmada sen :D :D :D ve çok acımasızsın ha, ben duygusallaşmışım gözümde yaş, bir patlattı ama varya dınk kala kaldım :D eeeeee ben dayak yedim bu kız tehlikeli arkadaşlar sakının bundan. Sana demedim mi yazacağım diye al işte :D :D :D :P Dedim sana ben madurum ne utanacağım :D :D

Kim mi bu of offff offff lazuği bozoçkimi zuğa :D :D :P

Gecemi Kovalayan Güneşim


Şimdi kim mutlu?
Bilmem, ama ben olmadığım kesin...
Kırık bir tebessüm hatıralardan,
Kesif bir koku hüzünden,
Kaçamak bir nefes derinden,
Galiba kaçamıyoruz kaçaklığımız km bazı


HOŞGELDİN


Hayatım boyunca iyi bir kul,
iyi bir ümmet, 
iyi bir evlat,
iyi bir kardeş,
iyi bir eş,
iyi bir baba,
iyi bir bloger, 
yani iyi bir olamadım ama
iyi bir arkadaş dost olmuşum bir kaç kişiye teşekkür etmeliyim galiba... :)

Benden şiir isteyen geveze arkadaşım hoş geldin tekrar :)

 
Kırık zamanların farklı bölünmüşlüklerini izledim
Kimi an tebessüm eden bi yüzü bir dudak kıvrımıydı mutluluk
Kimi an kirpik ucunda bir damla...
Hani derdikya "ohhh ben geçtim" :)
ve ardına diğerimizin göz yaşı,
Ne çok severdim seni kızdırmayı. :)
Biliyor musun
Çok isterdim kırık zamanlarıda bir karade senle gülümserken olmayı.

Giderken ardına bıraktığın gölge çiçeklerinde hüzünlenenleri düşün olmaz mı? Yani bir daha gitme...

HOŞGELDİN :)

.........



Bir şeylerin değişme anlarında karanlığıma ışık olmalısın. Ben yönümü seninle bulmalıyım. Ellerimin hüzün duvarlarındaki izlerini silmeli ellerin. Gözlerimin mavisinde süzülü kalan kaygılarımı almalısın benden. Satırlara sinmiş her yaşanmışlığın ya da yaşamak arzusunun, dudaklarımın arasından asla telaffuz edilmeyeceği gibi kalmamalı.




Senin dışında bir hayat daha akar giderde görmezsin. İlklerin ilkesizligi, kuralsız bir hayatta hep malubiyet zerzeniş bu yolun gidişi. Henüz gözlerin kadar derin bir mağbetin büyüsü yaşanmadı gerçekliğimde. Bilirim yaşanmayacakta. Sen nerdesin, hangi düşlerin seni benden bir parça daha ötelere göndermekte? Aklımın alamadığı yerde bütün kapıları açan ellerini tutamamak ki bir ömür ızdırap. Ben gitmelere gebe kalmanın sancısındayım. Senden her adım uzaklaştığımda kavrulurcasına sana yaklaşmak. Nasıl bir çıkmazın çelişkisidir bu? Şimdi bir keman tınısında süzülen yaşların ve sana sesiz yakarışların eşiğinde bir hayat durmuş bakmakta. Görsende susarsın puslu hayatının bana ait olmadığını bildiğim o kısmında. Dışlanmış mıydım ben, neydi bu uzaklaştırmaların? Dudaklarımdaki ateş bu kadar günah mıydı? Kehanet sendin benim yollarımda. Sendin geleceğimin gözleri ki benim sonumdu senin avuçlarında. Ve ben görüyordum, bir kelebek kanadı daha çok çırparak ışığıma kavuşup ölmenin telaşında. Olsun diyordum bu güz sancıları geçecek. Sadakatin kırıklığı da kalsa, seni sensiz yaşamak düşsede anılarıma, ben vazgeçmedim senden. Apansız bir ölüm gibi sevmek, ben ölmeye bile aşık oldum senin yolunda.




Bir şarkının nakaratında kaldım hep. Senin dilinden düşmesem yeterdi bana. Bu kadar önemserken senli anları, kaybolmamalıydı o büyülü huzurun ve ben asla kaybetmek istemedim. Anlatamadım ki, her çırpınışımda biraz daha battım gözlerinin beni kurtarmak istemediği o batakta. Oysa aşka müptelaydı ruhum, görmedi kimse. Sunmak için çıldırdığım sevda düşlerim vardı, bakışlarda kurşuna dizildi kaldı. Ben öldükçe çoğalırım zamana, aşk benim ve ben ölümsüzün bu hayatta.


Bu kapının ardında bir çocuk yüreği, bir parça umut var. Hadi uzat ellerini, ellerin düşlerim kadar güzelse, çekinme dokun şeffaflığıma ve beni o umutlarla sar. Sen bu kapıyı açacak kadar yürekliysen, yürü durma o ışıklı yolun tarifsiz güzel tılsımlı hallerine.




Gördüklerimiz miydi doğru olanlar, yoksa gözden yitenler miydi? Beklenen neydi hayatın çıkmazlarında? Bizi apansız nefessiz bırakan bu yaşamak denen güruh neydi? Toprağın yüzünde yaşamak ve yağmuru karşılamak bağrında. Hani cümle aleme yol, cümle aleme yaşamak olmak. Derdim buydu ömrümün, ıssız kıyılarında. Kaldırımlarda bırakılan ayak izlerinin sesliğinde yazılan hikayelerin çokluğunda kalıplaşmış yaşmalar. İç içe geçmiş halkalar gibi hikayemin içinden geçecektir bilinmez hikayeler. Anne karnı huzurunu yaşamak arzusu sarar hepimizi o apansız gidişlerin ve bitişlerin ardından aradığımız. Ve özlemlerimizi çoğaltmak içimizi yakan bir melodinin can alan anlarında. Anıları sakladığımız kutudan çıkartıp yenilemek bir tebessümle ve ardından ılık ılık süzülür yüzümüze yaşanmışlıklar. Ardından bir isyanın elçisi bir nakarat kopar içimizden “cam kırığı gibi doldun içime”. Düşe kalka büyüdüğümüz zamanlar asla geride kalmaz, önümüzde engellerin çoğalttığı bir düş kırıklığıyla başımız ellerimizin arasında, ay ışığının odamıza süzüldüğü o yerde. Huzur kelimesinin evle birleşmesinde bile huzuru bulamamak hayatımızın son nefesine geldiğimizde ki, anlamak huzurumuz dediklerimizi terkketmelerimiz huzursuz ömürler çoğaltmakmış, uzaklaşmakmış aradığımız o duruluğun kendisinden.