Tabii ilgisinin ve sevgisinin bir uzantısı olarak evimiz de irili ufaklı kurtarma araçlarıyla doldu...
Konuşmalarımız da:
Ç: Pooolil alabaçııııı!!!! Ihışları naniyooo, nani yapiyoooo!!! Naaaaaaniiii naaaaaniiiiiii!!!! Ben polil alabaçını tüüceeeem, ben buna (bizim arabamızı kastediyor) binmiiiceeeem, aç kapıyı anne (inecekmiş!).
Ç: Ben geeçek ittayeye binceeem!
B: Onlar gerçek yangına gidiyorlar ama, sen nasıl söndüreceksin yangını?
Ç: Beeeeen, bi tu pışkıtcaaam, naaani yapıcam, yaagını töndüücem!!! (üç aşağı, beş yukarı bu şekilde oluyor zaten...)
B: Ama o ambulans hastaneye hasta götürüyor Çınar'cım, şimdi süremeyiz o yüzden.
Ç: Beeeeen, bu ambulançın içindeki hattayı yola bi atcaaaam! Amaaaa, hattayı yola ataaçaaam, alabalay hattayı ecebiliiiiy...
B: Tatlım, ama sen hastayı yola atarsan senin ambulanı sürmene hiç izin vermezler. Ambulans şoförlerinin görevi hastaları hastaneye götürmektir.
Ç: Ben hattaya aaauuuwwwwww yapcaaaam... (doğru yolu bulur)
Tabii, bazen kafası iş makineleri sevgisiyle karışmıyor da değil:
Ç: Bu tepçeeee, ambulança hatta boçaltıyoooo!!!! (Kamyon kum taşır-kepçe kamyona kum boşaltır; kepçe ve ambulansla aynı anda oynuyor ve ambulans da hasta taşıyorsa... Aristo'm benim!)