Günler sevdiğim renkteler şimdi. Bir yerlerde
güneş kendini maviye teslim ediyor, kediler ısınmış asfaltlara çörekleniyor.
Bitap düşürücü bir
yaz kavrukluğu değil, ilkyaz boncuğu terlemenin. Bir ten bir tene fazla da
gelmiyor, az da. Bu yer ve gökyüzünde bir tarihte veya bir masalda bir büyü
olduysa, böyle bir mevsime yerleşmiş olmalı.
Müziğinden perdeli
bir neşe taşıyor. Mahallelerin üstü başı dondurma damlalı, top peşinde
çocukları. Arap sabunu telâşı sığmıyor dairelere, apartmanlardan taşıyor.
Sevdiğim
bir şeyler oluyor ve ben kımıldayamıyorum. Uzun bir yorgunluğun en molasız
yerindeyim. Takvim, tarihlerini bir çuvala doldurmuş tombala çekiyor. Acele bir
şeyler arasında günler kaçıyor. Mevsime yetişemeyen nabzım, başka şeylerden
bitap düşüyor.
Mevsim
kalbimi utandırıyor.
Olan ve olmayan
şeyler arasında nefesim kendini bitiriyor.
İyi yolların sonu uçurum, uçurumların altı kaz tüyü, tüyler sivri.
Bildiğim gibi değil hiçbir şey. Bilmezliğin acemiliği oramı buramı morartıyor
tökezlediğim her kalp figânında.
Dışarıda kirazlar böyle aşktan kamaşmış diz izleri beklerken, kendimi bir
manzaraya layık etme çabam, bir mevsime teyellenme uğraşım içimi ağlatıyor.
Günlerin böyle güzelken, zorunluluklarla çevrili, uyutmayan ve uyandırmayan
ağdalı ağırlığı her şeyi ölesiye yoruyor.
Cevap bekleyen dünya ağrıları da kendi yağımda kavrulayım demeyince, bir sürü
sözcüğün kırıcılığıyla cesete dönüyor zihnime eşlikçi bedenim de.
Hiçbir soruya cevap yakıştıracak gücüm yok. Anlatma mevsimi değil dallarda
süren.
Öyle uzun uzun
susulacak bir mavi çalkalanıyorken martılar arasında, kurallı cümleler dizmek,
omuzlarıma binen sorgu anları gibi.
Bir haziran başlangıcında, pencerelerdenden koridorlarları karpuzcu sesi
dolduruyorken ve perdeler parmak ucunda hafif hafif dans ediyorken, ocaktan
domates, biber kokusu yükselmiş ve günler hangisi olduklarını karıştırmaya
bunca meyilliyken, öylece izlenmeli günler.
Bir film gibi.
Öyle bir ağaca asılı kalmış gibi. Sola yüklenen ne varsa tahterevallinin
dengesini kurmaya meyletmiş gibi.
Kiraz renginden şeylerin olduğu bir mevsim, dinlemek, ağustos böceklerini
beklemek, teni tene iliştirmekten başka her şeyi bu tabiat günah yazıyor
olmalı.